TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ VE GÖKALP, AKÇURA, KÖPRÜLÜ - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

10 Temmuz 2020 Cuma

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ VE GÖKALP, AKÇURA, KÖPRÜLÜ

Türk Milliyetçiliği Fikrinin Üç Büyük İsmi 



Koray Murat TURAL

Kırıkkale Üniversitesi 4. Sınıf Öğrencisi



ZİYA GÖKALP KİMDİR?

1876 yılında Diyarbakır’da dünyaya geldi. Meşrutiyet ilan edilince İttihat ve Terakki partisinin Diyarbakır şubesini kurdu. Bu arada çeşitli gazetelerde sosyal ve siyasi konularda yazılar kaleme alırken diğer yandan da halkı meşrutiyet, hürriyet, adalet ve eşitlik konularında aydınlatan konferanslar verdi. Gökalp, birçok alanda eser verdi ve kitaplarının çoğu, kendisi hayatta iken yayınlandığı gibi vefatından sonra da orijinal halleriyle yahut sadeleştirilerek yayınlandı. Ziya
Gökalp’ın başta sosyoloji olmak üzere çok çeşitli konularda bilgi sahibi olması, onun eğitim konusunda farklı bakış açıları geliştirmesine katkı sağlamıştır. Eğitimin milli olması gerektiğini savunan Gökalp, bu hususla ilgili çok sayıda makale kaleme aldı. O, öğretmenlik mesleğini de çok önemsemekteydi ve bu konudaki sorunlar çözüme kavuşturulduğu takdirde, eğitim alanında birçok meselenin kendiliğinden hal olunacağına inanmaktaydı. 
.

Hayatı
Asıl ismi Mehmet Ziya olan Ziya Gökalp, 1876 yılında bir memur ailesinin oğlu olarak Diyarbakır ‟da dünyaya geldi.[1] Aslen Diyarbakır’ın Çermik ilçesine bağlı Alyon köyündendir. İlköğrenimini Diyarbakır “da Mercimek örtmesi isimli bir okulda tamamladıktan sonra Askeri Rüştiyeyi ve Diyarbakır idadisi nim bitirdi.[2] Onun yetişmesine aydın bir insan olan, Diyarbakır Salnamesinin hazırlayıcılarından, babası Tevfik Efendi önemli katkı sağladı. Babası, Batı tarzı eğitimi benimsemiş olmakla birlikte oğlunun doğu kültürünü de tanımasını istedi. Bu nedenle Gökalp, Gazali, Farabi, İn-i Rüşt gibi İslâm düşünürlerinin eserlerini okudu ve etkilendi. Diyarbakır “da yaşadığı yıllarda İstanbul dakik yayın hayatını da yakından takip etmekteydi. Taşrada bulunması çok zor olan kitapları, özellikle Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi’nin eserlerini İstanbul’dan temin ederek okumaya çalışmaktaydı. Ziya Gökalp, idadiyi bitirdikten sonra İstanbul’a gitti. Yüksek öğrenimine parasız olduğu için İstanbul Baytar Mektebi’nde başladı. Bu okulun son sınıfında okuduğu sırada, Fransız İhtilali ‟ne dair arkadaşlarına mektup yazması, ayrıca Jön Türkler ile ilişkisi olduğu gerekçesi ile okuldan kovularak bir yıla yakın hapis cezasına çarptırıldı.
 Çağdaşları Tarafından Ziya Gökalp’in Eleştirisi:
Ziya Gökalp erken cumhuriyet dönemi Türk milliyetçiliği kurucularının tanınmış simalarındandır. 1920’lerde Türkiye devletini kuranların geliştirdiği resmî ideolojiyi şekillendiren en etkili kaynak olarak pek çok kişi Gökalp’in Türkçülük ideolojisine işaret etmektedir. Gökalp’in Türkçülük ideolojisi, günümüzde Türk ulusal kimliğinin içeriğinin sorgulandığı sürece paralel olarak, resmî ideolojinin kaynaklarına dair yapılan tartışmaların bir parçası haline gelmiştir. Gökalp’in yazıları her zaman farklı şekillerde yorumlanmaktadır. Bazıları onun Türkçülüğünün Türk eniştesi üzerine temellendiğini (dışlayıcı) iddia ederken, diğerleri Türkiye’de yaşayan tüm etnik gruplara eşitlik sunan (dâhil edici) bir Türkçülük olduğunu iddia etmektedir. Bu çalışma, Gökalp’in milliyetçiliğinin Türk kültürü ve Türk ulusu vurgusuna rağmen Türk devletine sadakat ve aidiyet fikrini savunduğunu tartışmaktadır.
Cumhuriyet’in arifesindeki Gökalp’ın temel sorunu, Osmanlı Devleti’nin nasıl kurtulacağı sorunudur. Bu dönemde (1918) kaleme aldığı “Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak” adlı eserinde, Gökalp, Osmanlı’nın kurtuluşunun nasıl mümkün olacağının arayışı içerisindedir. Cumhuriyet sonrası Gökalp’ın temel sorunu ise oluşmakta olan yeni bir ulus olarak Türk ulusunun karakteristik özelliklerinin neler olacağı sorunudur.
Ziya Gökalp’ın ilk yazıları, birinci sayısı 3 Ağustos 1869‟da yayınlanan ülkemizin en eski gazetelerinden Diyarbakır Gazetesi’nde yayınlandı.[3] Ziya isminden baka Demirağ, Celal Sakıp, Tevfik Sedat, Vedat ve Mehmet Mehdi takma isimlerini kullanan Ziya Gökalp, Gökalp ismini ilk kez Altın Destanı isimli Türkçülerin edebi bildirisi sayılan yazıda kullandı. Gökalp birçok alanda eser verdi ve kitaplarının çoğu, kendisi hayatta iken yayınlandığı gibi vefatından sonra da orijinal halleriyle yahut sadeleştirilerek yayınlandı
Ziya Gökalp’ın başlıca eserleri Şunlardır: 1. Şaki İbrahim Destanı,[4] Diyarbakır, 1907: Hece vezniyle yazılmış Şiirlerden oluğu. Hamidiye Alayı Komutanı İbrahim Paganın halka yaptığı zulmü anlatır. 2. İlme-i İçtima Dersleri, İstanbul, 1911: Ziya Gökalp’ın Darülfünunda verdiği derslerden oluğa kitaptır.3. Kızıl Elma, İstanbul, 1915: Ziya Gökalp, bu kitabında “Turan”, “Kızıl Elma”, “Alageyik” vb. Şiirlerini bir araya getirmiştir. 4. Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak,[5] İstanbul, 1918: Ziya Gökalp bu eserinde kendisinin Türkçülük öğretisinde yer alan Türklük, mefkûre, hars, turan vb. kavramları sosyolojik ve felsefi açıdan incelemiştir. 5. Yeni Hayat, İstanbul, 1918: Din, vatan, ahlâk, görev gibi kavramlar üzerine yazılmış manzumelerden olunmaktadır. 6. Altın Işık, İstanbul, 1923: Halk kültürünü konu edinerek millî bir edebiyatın oluşturulabileceğini ispatlamak için kaleme alınan eserde, birçok halk masalının yanı sıra “Alparslan” isimli bir piyes mevcuttur. 7. Türkçülüğün Esasları, Ankara, 1923: Ziya Gökalp’ın Türkçülük doktrinini açıkladığı eser, nazarî ve amelî olarak iki kısma ayrılmıştır. Birinci kısımda Türkçülüğün içeriği, ikinci kısımda ise programı tespit edilmiştir.8. Türk Töresi, İstanbul, 1923: Eski Türklerde, töre ve din konuları, eski Türk menkıbeleri, Türk destanları ve eski Türk ak masalları incelenmiştir. 9. Doğru Yol, Ankara, 1923: Bu eserde Halk Fırkasının programı açıklanmıştır. 10. Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul, 1926: Yazarın ölümünden sonra yayınlanan eserde, Ġslâmiyet‟ten önce Türk Dini, eski Türklerde mantık,
YUSUF AKÇURA
Türk Milliyetçiliği ve halkçılığının önderlerinden olan Yusuf Akçura, Meşrutiyet dönemi siyasal/düşünsel yaşamının etkili aktörlerinden biri olmasının yanı sıra, Cumhuriyet’in kuruluş temellerinde de büyük payı olan değerli bir aydındır. Cumhuriyet idaresinin kuruluş sürecinin tüm aşamalarında görevler üstlenmiş, özellikle fikir cephesinde yürüttüğü çalışmalarıyla, düşün hayatımızda seçkin bir konuma sahip olmuştur. Yusuf Akçura, Cumhuriyet döneminin ideolojik-kültürel yapılanmasında ve yeni rejimin takip edeceği siyasal hattın belirlenmesinde, ilke ve program temelinde önemli katkıları olan bir fikir ve eylem adamı olarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki
yerini almıştır. Kurtuluş Savaşı sürecinde asker ve bir bürokrat olarak Ankara Hükümeti’nin saflarında yer alan Akçura, TBMM milletvekilliği ile siyaset adamı, Türk Ocağı ve eğitim kurumlarındaki çalışmalarıyla da fikir adamı niteliklerini öne çıkarmıştır. Cumhuriyet’in inşa döneminde, toplumsal ve siyasal planda ürettiği fikirlerle en önemli Kemalist ideologlar arasında yer almıştır.
Hayatı: 
Yusuf Akçura 2 Aralık 1876'da doğdu. Türkçülük akımının önde gelen düşünür ve tarihçisidir. Harbiye Mektebi'nde okudu. 1897'de darbe girişimlerine katıldığı için tutuklandı. Taşkışla Divan­ı Harbi kararı ile müebbet kalebentlik cezasına çarptırıldı. Karar sonrasında Padişah fermanı ile Trablusgarp'a sürüldü. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin 1899'da yaptığı girişimler sonucu Trablusgarp kenti içinde serbest dolaşma izni aldı. Kısa bir süre sonra da Fransa'ya kaçarak, Paris'teki Jön Türker’e katıldı; burada Siyasal Bilgiler yüksekokuluna devam etti. 1903'te "Osmanlı Devleti Kurumlarının tarihi Üstüne Bir Deneme" adlı teziyle okulu bitirerek Rusya'ya döndü. Kazan'da öğretmenlik yaptı. Bu dönemde Mısır'da çıkan Şurayı Ümmet ve Türk gazetelerinde çok sayıda imzasız makalesi yayımlandı. Bunlar içinde, 1904'te Türk Gazetesinde çıkan "Üç Tarz­ ı Siyaset" başlıklı dizi makale özel önem taşır. Bu makalede imparatorluğun önündeki seçeneklerin "Osmanlıcılık", "Panislamizm" ve "ırk esasına müstenit Türk Milliyetçiliği" olduğu, bunlardan en uygununun da sonuncusu olduğunu belirtiliyordu.[6] Akçura, II. Meşrutiyet'ten sonra İstanbul'a geldi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Darülfünun ‘da ve Mülkiye Mektebinde siyasal tarih dersleri verdi. Türkçülük akımına daha çok düşünce düzeyinde katıldı. Türk Derneği ve Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer aldı. Türk Yurdu'nun başyazarı ve editörü oldu.
Eserleri: 1 .Ulûm ve Tarih (Kazan, 1906)   2. Alim can-el Barudi Tercüme-i Hali (Kazan, 1907)   3.Üç Haziran Vak’â-yi Müessifesin (Orenburg, 1907)  4.Mevkûfiyet Hatıraları (Kazan, 1907Eski Şûra’yı Ümmet’te Çıkan Makalelerimden (İstanbul, 1913) 5.Rusya’daki Türk-Tatar Müslümanlarının Şimdiki Vaziyeti ve Emelleri (İstanbul, 1914)   6.Türk, Cermen ve İslavların Münasebat-ı Tarihileri (İstanbul, 1914)   7.Şark Meselesine Ait Tarihi Siyasi Notları (İstanbul, 1920)  8.Muasır Avrupa’da Siyasi ve İçtimai Fikirler ve Fikri Cereyanlar (İstanbul, 1923)  9. Siyaset ve İktisat Hakkında Birkaç Hitabe ve Makale (İstanbul, 1924)  10. Tarihi Siyasi Dersleri I-IV (İstanbul, 1927-1935)  11. Türk Yılı (İstanbul, 1928) 12. Osmanlı Devleti’nin Dağılma Devri (İstanbul, 1940)   13.Ta Kendim ya da Defter-i Amalim (İstanbul, 1944)
Yayımlanmış Makaleleri:
İlk Büyük Türk Tarihçisi; Kazanlı Şahabettin Mercanı[7]
Kader[8]
Glohofski’nin Nutku Üzerine Mütalaa[9]
Şark Meselesine Dair[10]
Rusya İhtilâli’ne Dair[11]
Ders Kitapları
Yana Sakonlar Kütlende I[12]
Yana Sakonlar Kütlende II[13]
Yana Sakonlar Kütlende III[14]

MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ
Fuat Köprülü 1890’da İstanbul’da doğdu. 1909 yılında Fecri ati topluluğuna katılan ve bu topluluk içinde şiirler yazan sanatçının, 1913 yılına kadar Servet-i Fonun dergisinde şiirleri yayımlandı.[15] Bu yıllarda “Milli Edebiyat” ve “Yeni Lisan” akımlarına karşıydı. Ziya Gökalp’le tanıştıktan sonra Milli Edebiyat akımını benimsedi. Türkçülük akımının da etkisiyle Türk tarihinin ilk dönemlerine kadar indi ve ilk Türk topluluklarının tarih ve edebiyatlarını inceledi.[16]
Köprülü'nün Yaşamı: İlkokul sıralarından başlayarak okumaya ve araştırmaya karşı büyük bir ilgi duyan Köprülü, ortaokulu Ayasofya Merkez Rüştiyesinde, liseyi ise Mercan İdadisinde okudu. İlk yazısı, 1905 yılında, henüz 15 yaşında iken "Musavver Terakki “de yayımlandı. Liseyi parlak bir biçimde bitiren Köprülü 1907-09 yılları arasında o zamanki Mektep-i Hukuk'a devam etti. Ancak tutmak istediği yol bakımından bu eğitimin yararlı olamayacağını düşündüğünden Hukuk Fakültesi'nden ayrıldı. Edebiyat Fakültesi'ndeki görevine dönen Köprülü, aynı yıl sonlarında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan Türkiyat Enstitüsü'nün müdürlüğüne getirildi. Hocalık yaşamında aslî görevine ek olarak İlahiyat Fakültesi'nde Türk Dinî Tarihi (1924), İstanbul Mülkiye Mektebi'nde
Siyasi Tarih (1923-1929), Sanayi-i Nefise Mektebi'nde Medeniyet Tarihi (1926-1929) dersleri de verdi. Kraçkovsky ve Oldenburg gibi Rus bilim adamlarının teklifiyle Sovyet İlimler Akademisi'nin muhabir üyeliğine seçildi. İlk büyük yapıtı Türk Edebiyatı'nda İlk Mutasavvıfları yayımlandı. 1923'te Edebiyat Fakültesi dekanı oldu, Türkiye Tarihi adlı kitabını çıkardı. 1925'te Türkiyat Mecmuasını çıkarmaya başladı, ünü giderek dünyaya yayıldı, birçok uluslararası kongreye Türkiye temsilcisi olarak katıldı. 1928'de Türk Tarih Encümeni başkanlığına seçildi. 1931'de Türk Hukuk Tarihi Mecmuasını çıkarmaya başladı; 1932-1934 arasında Divan Edebiyatı Antolojisini çıkardı. 1933'te ordinaryüs profesör oldu, İstanbul Üniversitesi'nde birkaç kez dekanlık yaptı. Celal Bayar, Adnan Menderes ve Refik Kocaltan ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu. Demokrat Parti 14 Mayıs 1950 seçimlerini kazanıp iktidara gelince, dışişleri bakanı oldu. Ord. Prof. Fuat Köprülü 28 Haziran 1966’da yaşamını yitirdi.
KÖPRÜLÜNÜN ESERLERİ: 1. Kıraat-ı Edebîye (1904), 2. Hayat-ı Fikriye (bazı yabancı yazar ve fikir adamları hakkında, 1909) 3. Malumat-ı Edebîye (Sahabettin Süleyman ile, 1915) 4. Yeni Osmanlı Tarihi Edebiyatı (Ş. Süleyman ile, 1916) 5. Turan'ın Kitabı (1916-17), 6. Türk

KAYNAKÇA
1. Ali Nükhet Göksel, Ziya Gökalp, Hayatı-Eserleri, İstanbul, 1949, s. 7; Zekâ Vesselam, “Mehmet Ziya Gökalp”, Dictionary of Orient al Literatürse, (Edith. Hırı Beka), Landon, 1974, s. 61
2. Cevdet Kudret, Ziya Gökalp, Ankara, 1963, s. 8.
3. Ural Hey, Türk Ulusçuluğunun Temelleri, (Çeviren: Kadir Günay), Ankara, 1979, s. 35.
4. Ziya Gökalp ‟in evlendiği hanımın ismi bazı kaynaklarda “Cevriye” olarak geçmektedir. Boz: Ural Hey,
5. Şevket Baysaloğlu, Ziya Gökalp’ta Diyarbakır, Diyarbakır’da Ziya Gökalp, İstanbul, 1976, s. 17; Ali Nükhet Göksel, Ziya Gökalp, Hayatı-Eserleri, s. 20
6. Yusuf Akçura, Türkçülüğün Tarihi, İstanbul, 1998, s. 177.
7. [1] C. Orhan Tüteni, “Ziya Gökalp’ın Diyarbakır Gazetelerindeki İlk Yazıları”, Türkiyat Mecmuası, c. X1,
8. Ziya Gökalp, Şaki İbrahim Destanı ve Bir Kitapta Toplanmamış Şiirler, (Hazırlayan: şevket
9. Ziya Gökalp, Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak, (Hazırlayan: İbrahim Kutluk), Ankara, 1976
10. Yusuf Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset, İstanbul: Ötümken Yayınları, 2016, s. 97
11. Yusuf Akçura, “İlk Büyük Türk Tarihçisi; Şahabettin Mercanı”, Musavver Malûmat Gazetesi, 2 Ocak 1897.
12. Yusuf Akçura, “Kader”, Şura-yık Ümmet, 9 Mayıs 1902
13. Yusuf Akçura, ‘‘Glohfski’nin Nutku Üzerine Mütalaa’’, Şura-yık Ümmet, 21 Haziran 1902.
14. Yusuf Akçura, ‘‘Şark Meselesine Dair’’, Şura-yık Ümmet, 1 Aralık 1902



[3] C. Orhan Tüteni, “Ziya Gökalp’ın Diyarbakır Gazetelerindeki İlk Yazıları”, Türkiyat Mecmuası, c. X1,
[11] Yusuf Akçura, ‘‘Rusya İhtilâli’ne Dair’’, Şura-yık Ümmet, 14 Eylül 1905.
[12] Yusuf Akçura, ‘‘Yana Sakonlar Kütlende I’’, Ahar, S. 11, 7 Ocak 1908
[13] Yusuf Akçura, ‘‘Yana Sakonlar Kütlende II’’, Ahar, S. 12, 9 Ocak 1908.
[14] Yusuf Akçura, ‘‘Yana Sakonlar Kütlende III’’, Ahar, S. 18, 25 Ocak 1908.
[15] ÇALIŞOĞLU.Murat, Mehmet Fuat Köprülünün Siyasi Hayatı, Doktora Tezi

29 yorum:

  1. Çok güzel olmus emeginizesaglik

    YanıtlaSil
  2. Değerli yazarımıza ilgisinden dolayı teşekkür ederiz

    YanıtlaSil
  3. Emeğine sağlık yazarın çok güzel faydalı bir makale olmuş

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederiz elinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Bu denli yarayışlı bi yazıyı bizim ile baylaştığınız için cok teşekkür ederiz sağolun elinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Emeğinize saglik

    YanıtlaSil
  7. Iyi ve güzel çalışma olmuş, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  8. Başarılı ��

    YanıtlaSil
  9. Başarılı 👌

    YanıtlaSil
  10. Başarılı 👌

    YanıtlaSil
  11. Tebrikler kardesim cok guzel bir konu

    YanıtlaSil
  12. Türkçülük öyle şerefli bir bayraktır ki: Onu vatanın her köşesinde durmadan dalgalandırmak her Türk'ün ilk ve milli vazifesidir. tebrik ederim güzel konu

    YanıtlaSil
  13. Tebrik ediyorum Canım Arkadaşım

    YanıtlaSil
  14. Tebrik ederim canım arkadasim

    YanıtlaSil
  15. Tebrik ederim canım arkadasim

    YanıtlaSil
  16. Çok güzel bir çalışma olmuş emeğine sağlık başarıların devamını dilerim

    YanıtlaSil
  17. Çok güzel olmuş elinize sağlık

    YanıtlaSil
  18. Emeği geçen herkese teşekkürler çok güzel olmuş

    YanıtlaSil
  19. Harika olmuş ellerine, emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
  20. Ellerine,emeğine sağlık harika olmuş.

    YanıtlaSil
  21. Harika olmuş ellerine,emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  22. Harika olmuş başarıların daim olsun.Ellerine, emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
  23. Ellerinize sağlık çok faydalı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  24. Ellerine sağlık çok güzel bir konu ve çalışma. Başarılarının devamını dilerim .

    YanıtlaSil
  25. Emeğine sağlık. Harika olmuş.

    YanıtlaSil
  26. Dün tembelliğinden bahsolunan bu millet, kendine göre en ağır vergileri ödeyen millettir. Elinize sağlık koray bey.

    YanıtlaSil

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot