Türk Milliyetçiliği Fikrinin Üç Büyük İsmi
Koray Murat TURAL
Kırıkkale Üniversitesi 4. Sınıf Öğrencisi
ZİYA GÖKALP KİMDİR?
1876 yılında
Diyarbakır’da dünyaya geldi. Meşrutiyet ilan edilince İttihat ve Terakki
partisinin Diyarbakır şubesini kurdu. Bu arada çeşitli gazetelerde sosyal ve
siyasi konularda yazılar kaleme alırken diğer yandan da halkı meşrutiyet,
hürriyet, adalet ve eşitlik konularında aydınlatan konferanslar verdi. Gökalp,
birçok alanda eser verdi ve kitaplarının çoğu, kendisi hayatta iken
yayınlandığı gibi vefatından sonra da orijinal halleriyle yahut
sadeleştirilerek yayınlandı. Ziya
Gökalp’ın başta sosyoloji olmak üzere çok çeşitli konularda bilgi sahibi olması, onun eğitim konusunda farklı bakış açıları geliştirmesine katkı sağlamıştır. Eğitimin milli olması gerektiğini savunan Gökalp, bu hususla ilgili çok sayıda makale kaleme aldı. O, öğretmenlik mesleğini de çok önemsemekteydi ve bu konudaki sorunlar çözüme kavuşturulduğu takdirde, eğitim alanında birçok meselenin kendiliğinden hal olunacağına inanmaktaydı.
Gökalp’ın başta sosyoloji olmak üzere çok çeşitli konularda bilgi sahibi olması, onun eğitim konusunda farklı bakış açıları geliştirmesine katkı sağlamıştır. Eğitimin milli olması gerektiğini savunan Gökalp, bu hususla ilgili çok sayıda makale kaleme aldı. O, öğretmenlik mesleğini de çok önemsemekteydi ve bu konudaki sorunlar çözüme kavuşturulduğu takdirde, eğitim alanında birçok meselenin kendiliğinden hal olunacağına inanmaktaydı.
.
Hayatı:
Asıl ismi Mehmet Ziya olan Ziya Gökalp, 1876 yılında bir memur ailesinin oğlu
olarak Diyarbakır ‟da dünyaya geldi.[1] Aslen Diyarbakır’ın Çermik
ilçesine bağlı Alyon köyündendir. İlköğrenimini Diyarbakır “da Mercimek örtmesi
isimli bir okulda tamamladıktan sonra Askeri Rüştiyeyi ve Diyarbakır idadisi
nim bitirdi.[2]
Onun yetişmesine aydın bir insan olan, Diyarbakır Salnamesinin
hazırlayıcılarından, babası Tevfik Efendi önemli katkı sağladı. Babası, Batı
tarzı eğitimi benimsemiş olmakla birlikte oğlunun doğu kültürünü de tanımasını
istedi. Bu nedenle Gökalp, Gazali, Farabi, İn-i Rüşt gibi İslâm düşünürlerinin
eserlerini okudu ve etkilendi. Diyarbakır “da yaşadığı yıllarda İstanbul dakik
yayın hayatını da yakından takip etmekteydi. Taşrada bulunması çok zor olan
kitapları, özellikle Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi’nin eserlerini
İstanbul’dan temin ederek okumaya çalışmaktaydı. Ziya Gökalp,
idadiyi bitirdikten sonra İstanbul’a gitti. Yüksek öğrenimine parasız olduğu
için İstanbul Baytar Mektebi’nde başladı. Bu okulun son sınıfında okuduğu
sırada, Fransız İhtilali ‟ne dair arkadaşlarına mektup yazması, ayrıca Jön
Türkler ile ilişkisi olduğu gerekçesi ile okuldan kovularak bir yıla yakın
hapis cezasına çarptırıldı.
Ziya Gökalp erken
cumhuriyet dönemi Türk milliyetçiliği kurucularının tanınmış simalarındandır.
1920’lerde Türkiye devletini kuranların geliştirdiği resmî ideolojiyi
şekillendiren en etkili kaynak olarak pek çok kişi Gökalp’in Türkçülük
ideolojisine işaret etmektedir. Gökalp’in Türkçülük ideolojisi, günümüzde Türk
ulusal kimliğinin içeriğinin sorgulandığı sürece paralel olarak, resmî
ideolojinin kaynaklarına dair yapılan tartışmaların bir parçası haline
gelmiştir. Gökalp’in yazıları her zaman farklı şekillerde yorumlanmaktadır.
Bazıları onun Türkçülüğünün Türk eniştesi üzerine temellendiğini (dışlayıcı)
iddia ederken, diğerleri Türkiye’de yaşayan tüm etnik gruplara eşitlik sunan
(dâhil edici) bir Türkçülük olduğunu iddia etmektedir. Bu çalışma, Gökalp’in
milliyetçiliğinin Türk kültürü ve Türk ulusu vurgusuna rağmen Türk devletine
sadakat ve aidiyet fikrini savunduğunu tartışmaktadır.
Cumhuriyet’in
arifesindeki Gökalp’ın temel sorunu, Osmanlı Devleti’nin nasıl kurtulacağı
sorunudur. Bu dönemde (1918) kaleme aldığı “Türkleşmek İslamlaşmak
Muasırlaşmak” adlı eserinde, Gökalp, Osmanlı’nın kurtuluşunun nasıl mümkün
olacağının arayışı içerisindedir. Cumhuriyet sonrası Gökalp’ın temel sorunu ise
oluşmakta olan yeni bir ulus olarak Türk ulusunun karakteristik özelliklerinin
neler olacağı sorunudur.
Ziya Gökalp’ın ilk yazıları, birinci sayısı 3 Ağustos 1869‟da yayınlanan
ülkemizin en eski gazetelerinden Diyarbakır Gazetesi’nde yayınlandı.[3] Ziya isminden baka
Demirağ, Celal Sakıp, Tevfik Sedat, Vedat ve Mehmet Mehdi takma isimlerini
kullanan Ziya Gökalp, Gökalp ismini ilk kez Altın Destanı isimli Türkçülerin
edebi bildirisi sayılan yazıda kullandı. Gökalp birçok alanda eser verdi ve
kitaplarının çoğu, kendisi hayatta iken yayınlandığı gibi vefatından sonra da
orijinal halleriyle yahut sadeleştirilerek yayınlandı
Ziya Gökalp’ın başlıca
eserleri Şunlardır: 1. Şaki İbrahim Destanı,[4] Diyarbakır, 1907:
Hece vezniyle yazılmış Şiirlerden oluğu. Hamidiye Alayı Komutanı İbrahim
Paganın halka yaptığı zulmü anlatır. 2. İlme-i İçtima Dersleri,
İstanbul, 1911: Ziya Gökalp’ın Darülfünunda verdiği derslerden oluğa kitaptır.3.
Kızıl Elma, İstanbul, 1915: Ziya Gökalp, bu kitabında “Turan”, “Kızıl
Elma”, “Alageyik” vb. Şiirlerini bir araya getirmiştir. 4. Türkleşmek, İslamlaşmak,
Muasırlaşmak,[5]
İstanbul, 1918: Ziya Gökalp bu eserinde kendisinin Türkçülük öğretisinde yer
alan Türklük, mefkûre, hars, turan vb. kavramları sosyolojik ve felsefi açıdan
incelemiştir. 5. Yeni Hayat, İstanbul, 1918: Din, vatan, ahlâk, görev
gibi kavramlar üzerine yazılmış manzumelerden olunmaktadır. 6. Altın Işık,
İstanbul, 1923: Halk kültürünü konu edinerek millî bir edebiyatın
oluşturulabileceğini ispatlamak için kaleme alınan eserde, birçok halk
masalının yanı sıra “Alparslan” isimli bir piyes mevcuttur. 7. Türkçülüğün
Esasları, Ankara, 1923: Ziya Gökalp’ın Türkçülük doktrinini açıkladığı
eser, nazarî ve amelî olarak iki kısma ayrılmıştır. Birinci kısımda Türkçülüğün
içeriği, ikinci kısımda ise programı tespit edilmiştir.8. Türk Töresi,
İstanbul, 1923: Eski Türklerde, töre ve din konuları, eski Türk menkıbeleri,
Türk destanları ve eski Türk ak masalları incelenmiştir. 9. Doğru Yol, Ankara,
1923: Bu eserde Halk Fırkasının programı açıklanmıştır. 10. Türk Medeniyeti
Tarihi, İstanbul, 1926: Yazarın ölümünden sonra yayınlanan eserde,
Ġslâmiyet‟ten önce Türk Dini, eski Türklerde mantık,
YUSUF AKÇURA
Türk
Milliyetçiliği ve halkçılığının önderlerinden olan Yusuf Akçura, Meşrutiyet
dönemi siyasal/düşünsel yaşamının etkili aktörlerinden biri olmasının yanı
sıra, Cumhuriyet’in kuruluş temellerinde de büyük payı olan değerli bir
aydındır. Cumhuriyet idaresinin kuruluş sürecinin tüm aşamalarında görevler
üstlenmiş, özellikle fikir cephesinde yürüttüğü çalışmalarıyla, düşün
hayatımızda seçkin bir konuma sahip olmuştur. Yusuf Akçura, Cumhuriyet
döneminin ideolojik-kültürel yapılanmasında ve yeni rejimin takip edeceği
siyasal hattın belirlenmesinde, ilke ve program temelinde önemli katkıları olan
bir fikir ve eylem adamı olarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki
yerini almıştır. Kurtuluş Savaşı sürecinde asker ve bir bürokrat olarak Ankara Hükümeti’nin saflarında yer alan Akçura, TBMM milletvekilliği ile siyaset adamı, Türk Ocağı ve eğitim kurumlarındaki çalışmalarıyla da fikir adamı niteliklerini öne çıkarmıştır. Cumhuriyet’in inşa döneminde, toplumsal ve siyasal planda ürettiği fikirlerle en önemli Kemalist ideologlar arasında yer almıştır.
yerini almıştır. Kurtuluş Savaşı sürecinde asker ve bir bürokrat olarak Ankara Hükümeti’nin saflarında yer alan Akçura, TBMM milletvekilliği ile siyaset adamı, Türk Ocağı ve eğitim kurumlarındaki çalışmalarıyla da fikir adamı niteliklerini öne çıkarmıştır. Cumhuriyet’in inşa döneminde, toplumsal ve siyasal planda ürettiği fikirlerle en önemli Kemalist ideologlar arasında yer almıştır.
Hayatı:
Yusuf Akçura 2 Aralık
1876'da doğdu. Türkçülük akımının önde gelen düşünür ve tarihçisidir. Harbiye
Mektebi'nde okudu. 1897'de darbe girişimlerine katıldığı için tutuklandı.
Taşkışla Divanı Harbi kararı ile müebbet kalebentlik cezasına çarptırıldı.
Karar sonrasında Padişah fermanı ile Trablusgarp'a sürüldü. İttihat ve Terakki
Cemiyeti'nin 1899'da yaptığı girişimler sonucu Trablusgarp kenti içinde serbest
dolaşma izni aldı. Kısa bir süre sonra da Fransa'ya kaçarak, Paris'teki Jön
Türker’e katıldı; burada Siyasal Bilgiler yüksekokuluna devam etti. 1903'te
"Osmanlı Devleti Kurumlarının tarihi Üstüne Bir Deneme" adlı teziyle
okulu bitirerek Rusya'ya döndü. Kazan'da öğretmenlik yaptı. Bu dönemde Mısır'da
çıkan Şurayı Ümmet ve Türk gazetelerinde çok sayıda imzasız makalesi
yayımlandı. Bunlar içinde, 1904'te Türk Gazetesinde çıkan "Üç Tarz ı
Siyaset" başlıklı dizi makale özel önem taşır. Bu makalede imparatorluğun
önündeki seçeneklerin "Osmanlıcılık", "Panislamizm" ve
"ırk esasına müstenit Türk Milliyetçiliği" olduğu, bunlardan en
uygununun da sonuncusu olduğunu belirtiliyordu.[6] Akçura, II. Meşrutiyet'ten
sonra İstanbul'a geldi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Darülfünun ‘da ve
Mülkiye Mektebinde siyasal tarih dersleri verdi. Türkçülük akımına daha çok
düşünce düzeyinde katıldı. Türk Derneği ve Türk Ocağı'nın kurucuları arasında
yer aldı. Türk Yurdu'nun başyazarı ve editörü oldu.
Eserleri:
1 .Ulûm ve Tarih (Kazan, 1906) 2. Alim
can-el Barudi Tercüme-i Hali (Kazan, 1907)
3.Üç Haziran Vak’â-yi Müessifesin (Orenburg, 1907) 4.Mevkûfiyet Hatıraları (Kazan, 1907Eski
Şûra’yı Ümmet’te Çıkan Makalelerimden (İstanbul, 1913) 5.Rusya’daki Türk-Tatar
Müslümanlarının Şimdiki Vaziyeti ve Emelleri (İstanbul, 1914) 6.Türk, Cermen ve İslavların Münasebat-ı
Tarihileri (İstanbul, 1914) 7.Şark
Meselesine Ait Tarihi Siyasi Notları (İstanbul, 1920) 8.Muasır Avrupa’da Siyasi ve İçtimai Fikirler
ve Fikri Cereyanlar (İstanbul, 1923) 9.
Siyaset ve İktisat Hakkında Birkaç Hitabe ve Makale (İstanbul, 1924) 10. Tarihi Siyasi Dersleri I-IV (İstanbul,
1927-1935) 11. Türk Yılı (İstanbul,
1928) 12. Osmanlı Devleti’nin Dağılma Devri (İstanbul, 1940) 13.Ta Kendim ya da Defter-i Amalim
(İstanbul, 1944)
Yayımlanmış
Makaleleri:
İlk Büyük Türk
Tarihçisi; Kazanlı Şahabettin Mercanı[7]
Kader[8]
Glohofski’nin
Nutku Üzerine Mütalaa[9]
Şark Meselesine
Dair[10]
Rusya İhtilâli’ne
Dair[11]
Ders Kitapları
Yana Sakonlar
Kütlende I[12]
Yana Sakonlar
Kütlende II[13]
Yana Sakonlar
Kütlende III[14]
MEHMET FUAT
KÖPRÜLÜ
Fuat Köprülü
1890’da İstanbul’da doğdu. 1909 yılında Fecri ati topluluğuna katılan ve bu
topluluk içinde şiirler yazan sanatçının, 1913 yılına kadar Servet-i Fonun
dergisinde şiirleri yayımlandı.[15] Bu yıllarda “Milli
Edebiyat” ve “Yeni Lisan” akımlarına karşıydı. Ziya Gökalp’le tanıştıktan sonra
Milli Edebiyat akımını benimsedi. Türkçülük akımının da etkisiyle Türk
tarihinin ilk dönemlerine kadar indi ve ilk Türk topluluklarının tarih ve
edebiyatlarını inceledi.[16]
Köprülü'nün Yaşamı: İlkokul sıralarından başlayarak
okumaya ve araştırmaya karşı büyük bir ilgi duyan Köprülü, ortaokulu Ayasofya
Merkez Rüştiyesinde, liseyi ise Mercan İdadisinde okudu. İlk yazısı, 1905
yılında, henüz 15 yaşında iken "Musavver Terakki “de yayımlandı. Liseyi
parlak bir biçimde bitiren Köprülü 1907-09 yılları arasında o zamanki Mektep-i
Hukuk'a devam etti. Ancak tutmak istediği yol bakımından bu eğitimin yararlı
olamayacağını düşündüğünden Hukuk Fakültesi'nden ayrıldı. Edebiyat Fakültesi'ndeki
görevine dönen Köprülü, aynı yıl sonlarında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan
Türkiyat Enstitüsü'nün müdürlüğüne getirildi. Hocalık yaşamında aslî görevine
ek olarak İlahiyat Fakültesi'nde Türk Dinî Tarihi (1924), İstanbul Mülkiye
Mektebi'nde
Siyasi Tarih (1923-1929), Sanayi-i Nefise Mektebi'nde Medeniyet Tarihi (1926-1929) dersleri de verdi. Kraçkovsky ve Oldenburg gibi Rus bilim adamlarının teklifiyle Sovyet İlimler Akademisi'nin muhabir üyeliğine seçildi. İlk büyük yapıtı Türk Edebiyatı'nda İlk Mutasavvıfları yayımlandı. 1923'te Edebiyat Fakültesi dekanı oldu, Türkiye Tarihi adlı kitabını çıkardı. 1925'te Türkiyat Mecmuasını çıkarmaya başladı, ünü giderek dünyaya yayıldı, birçok uluslararası kongreye Türkiye temsilcisi olarak katıldı. 1928'de Türk Tarih Encümeni başkanlığına seçildi. 1931'de Türk Hukuk Tarihi Mecmuasını çıkarmaya başladı; 1932-1934 arasında Divan Edebiyatı Antolojisini çıkardı. 1933'te ordinaryüs profesör oldu, İstanbul Üniversitesi'nde birkaç kez dekanlık yaptı. Celal Bayar, Adnan Menderes ve Refik Kocaltan ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu. Demokrat Parti 14 Mayıs 1950 seçimlerini kazanıp iktidara gelince, dışişleri bakanı oldu. Ord. Prof. Fuat Köprülü 28 Haziran 1966’da yaşamını yitirdi.
Siyasi Tarih (1923-1929), Sanayi-i Nefise Mektebi'nde Medeniyet Tarihi (1926-1929) dersleri de verdi. Kraçkovsky ve Oldenburg gibi Rus bilim adamlarının teklifiyle Sovyet İlimler Akademisi'nin muhabir üyeliğine seçildi. İlk büyük yapıtı Türk Edebiyatı'nda İlk Mutasavvıfları yayımlandı. 1923'te Edebiyat Fakültesi dekanı oldu, Türkiye Tarihi adlı kitabını çıkardı. 1925'te Türkiyat Mecmuasını çıkarmaya başladı, ünü giderek dünyaya yayıldı, birçok uluslararası kongreye Türkiye temsilcisi olarak katıldı. 1928'de Türk Tarih Encümeni başkanlığına seçildi. 1931'de Türk Hukuk Tarihi Mecmuasını çıkarmaya başladı; 1932-1934 arasında Divan Edebiyatı Antolojisini çıkardı. 1933'te ordinaryüs profesör oldu, İstanbul Üniversitesi'nde birkaç kez dekanlık yaptı. Celal Bayar, Adnan Menderes ve Refik Kocaltan ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu. Demokrat Parti 14 Mayıs 1950 seçimlerini kazanıp iktidara gelince, dışişleri bakanı oldu. Ord. Prof. Fuat Köprülü 28 Haziran 1966’da yaşamını yitirdi.
KÖPRÜLÜNÜN
ESERLERİ: 1. Kıraat-ı
Edebîye (1904), 2. Hayat-ı
Fikriye (bazı yabancı yazar ve fikir adamları hakkında, 1909) 3. Malumat-ı Edebîye
(Sahabettin Süleyman ile, 1915) 4.
Yeni Osmanlı Tarihi Edebiyatı (Ş. Süleyman ile, 1916) 5. Turan'ın Kitabı (1916-17),
6. Türk
KAYNAKÇA
1.
Ali
Nükhet Göksel, Ziya Gökalp, Hayatı-Eserleri, İstanbul, 1949, s. 7; Zekâ
Vesselam, “Mehmet Ziya Gökalp”, Dictionary of Orient al Literatürse, (Edith.
Hırı Beka), Landon, 1974, s. 61
2.
Cevdet
Kudret, Ziya Gökalp, Ankara, 1963, s. 8.
3.
Ural
Hey, Türk Ulusçuluğunun Temelleri, (Çeviren: Kadir Günay), Ankara, 1979, s. 35.
4.
Ziya
Gökalp ‟in evlendiği hanımın ismi bazı kaynaklarda “Cevriye” olarak
geçmektedir. Boz: Ural Hey,
5.
Şevket
Baysaloğlu, Ziya Gökalp’ta Diyarbakır, Diyarbakır’da Ziya Gökalp, İstanbul,
1976, s. 17; Ali Nükhet Göksel, Ziya Gökalp, Hayatı-Eserleri, s. 20
6.
Yusuf
Akçura, Türkçülüğün Tarihi, İstanbul, 1998, s. 177.
7.
[1]
C. Orhan Tüteni, “Ziya Gökalp’ın Diyarbakır Gazetelerindeki İlk Yazıları”,
Türkiyat Mecmuası, c. X1,
8.
Ziya
Gökalp, Şaki İbrahim Destanı ve Bir Kitapta Toplanmamış Şiirler, (Hazırlayan:
şevket
9.
Ziya
Gökalp, Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak, (Hazırlayan: İbrahim Kutluk),
Ankara, 1976
10. Yusuf Akçura, Üç Tarz-ı
Siyaset, İstanbul: Ötümken Yayınları, 2016, s. 97
11. Yusuf Akçura, “İlk Büyük
Türk Tarihçisi; Şahabettin Mercanı”, Musavver Malûmat Gazetesi, 2 Ocak 1897.
12. Yusuf Akçura, “Kader”,
Şura-yık Ümmet, 9 Mayıs 1902
13. Yusuf Akçura,
‘‘Glohfski’nin Nutku Üzerine Mütalaa’’, Şura-yık Ümmet, 21 Haziran 1902.
14. Yusuf Akçura, ‘‘Şark
Meselesine Dair’’, Şura-yık Ümmet, 1 Aralık 1902
[3] C. Orhan Tüteni, “Ziya Gökalp’ın Diyarbakır
Gazetelerindeki İlk Yazıları”, Türkiyat Mecmuası, c. X1,
[11] Yusuf Akçura,
‘‘Rusya İhtilâli’ne Dair’’, Şura-yık Ümmet, 14 Eylül 1905.
[12] Yusuf Akçura,
‘‘Yana Sakonlar Kütlende I’’, Ahar, S. 11, 7 Ocak 1908
[13] Yusuf Akçura,
‘‘Yana Sakonlar Kütlende II’’, Ahar, S. 12, 9 Ocak 1908.
[14] Yusuf Akçura,
‘‘Yana Sakonlar Kütlende III’’, Ahar, S. 18, 25 Ocak 1908.
[15] ÇALIŞOĞLU.Murat,
Mehmet Fuat Köprülünün Siyasi Hayatı, Doktora Tezi
Çok güzel olmus emeginizesaglik
YanıtlaSilDeğerli yazarımıza ilgisinden dolayı teşekkür ederiz
YanıtlaSilEmeğine sağlık yazarın çok güzel faydalı bir makale olmuş
YanıtlaSilTeşekkür ederiz elinize sağlık
YanıtlaSilGüzel çalışma 👌🏻
YanıtlaSilBu denli yarayışlı bi yazıyı bizim ile baylaştığınız için cok teşekkür ederiz sağolun elinize sağlık
YanıtlaSilEmeğinize saglik
YanıtlaSilIyi ve güzel çalışma olmuş, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilBaşarılı ��
YanıtlaSilBaşarılı
YanıtlaSilBaşarılı 👌
YanıtlaSilBaşarılı 👌
YanıtlaSilTebrikler kardesim cok guzel bir konu
YanıtlaSilTürkçülük öyle şerefli bir bayraktır ki: Onu vatanın her köşesinde durmadan dalgalandırmak her Türk'ün ilk ve milli vazifesidir. tebrik ederim güzel konu
YanıtlaSilTebrik ediyorum Canım Arkadaşım
YanıtlaSilTebrik ederim canım arkadasim
YanıtlaSilTebrik ederim canım arkadasim
YanıtlaSilÇok güzel bir çalışma olmuş emeğine sağlık başarıların devamını dilerim
YanıtlaSilHarika konu tebrikler
YanıtlaSilÇok güzel olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilEmeği geçen herkese teşekkürler çok güzel olmuş
YanıtlaSilHarika olmuş ellerine, emeğine sağlık.
YanıtlaSilEllerine,emeğine sağlık harika olmuş.
YanıtlaSilHarika olmuş ellerine,emeğine sağlık
YanıtlaSilHarika olmuş başarıların daim olsun.Ellerine, emeğine sağlık.
YanıtlaSilEllerinize sağlık çok faydalı bir yazı olmuş.
YanıtlaSilEllerine sağlık çok güzel bir konu ve çalışma. Başarılarının devamını dilerim .
YanıtlaSilEmeğine sağlık. Harika olmuş.
YanıtlaSilDün tembelliğinden bahsolunan bu millet, kendine göre en ağır vergileri ödeyen millettir. Elinize sağlık koray bey.
YanıtlaSil