ATATÜRK’ÜN LAİKLİK İLKESİ ve DİN ANLAYIŞI - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

18 Ağustos 2020 Salı

ATATÜRK’ÜN LAİKLİK İLKESİ ve DİN ANLAYIŞI

 

Atatürk'ün Laiklik ve Din Anlayışı
Zehra ŞAHİN

Zehra ŞAHİN
Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü Öğrencisi


                     ATATÜRK’ÜN LAİKLİK İLKESİ

Giriş

Geçmişten bu güne ve bugün de hâlâ konusu ele alınan, birçok farklı görüş içinde olan laiklik ilkesini ele almış bulunmaktayım. Bizim toplumumuz bu konuya hassasiyetle yaklaşması dini değerlerin yok edileceği düşüncesi ile çok fazla üstüne gidilen, tartışma konusu olan laiklik hakkında tam anlamıyla bir bilgi sahibi olmadığımızı görüyorum. Konu dine geldiği zaman insanımız çelikten bir zırhla savunmaya geçmektedir. Konunun içinde din olması kişinin at gözlüğü takması kaçınılmaz olmuştur. Biz Türkler örf ve adetlerimize ne kadar düşkünsek dinimize de bir o kadar düşkün ve hassas bir milletiz. Bu durumu asla eleştirme durumunda değilim. Sadece yakındığım üzüldüğüm tek bir nokta vardır ki o da araştırmadan, bilgi sahibi olmadan bu konular hakkında tartışmalara girilmesidir. Tarih değiştirilemez ve kendi yorumlarımızla bir tarih yazamayız. Tarihi yorumlar ve anlatımlar objektif olmak zorundadır. Toplumumuzda üzgünüm ki bu durum çok az görülmektedir. Söyle bir zihniyetin olduğunu düşünüyorum. Tarafsız bir duruma bakamıyoruz. Birinden biri tutulur ve tarih bu şekilde anlatmaya çalışılır. Objektif olsak işimiz daha kolay olmakla birlikte doğru bir tarih anlatmış olacağız.

 

 

Laiklik ortaokul düzeyinde din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak gösterilmiş ve küçük yaştan bu zamana kadar sadece kafamızda oluşan bilgi bu olmaktadır ve bu yeterli bir bilgi değildir. Konunu derinlemesine ele alındığında sadece bu olmadığını, dini değerlerin korunmaya çalışıldığı bir ilke olduğunu çok sonradan anlamış oluyoruz. Atatürk'e karşı alınan gard da bundan kaynaklanmaktadır. “ Atatürk’ün dini yönü nasıldır? Atatürk’ün dine bakış açısı nedir?”  Atatürk hakkında tartışılan konuların yarısından çoğu Atatürk’ün İslami yönünü ve laikliği ele almıştır. İlber Ortaylı bu konu hakkında çok güzel bir tutumla tarafsız bir şekilde bu konuya açıklık getirmiştir. Bir televizyon programında İlber hocaya “ Atatürk’ün din karşıtlığı var mıydı? “ diye bir soru yöneltmişlerdir. İlber Hoca muazzam bir tutum ile

“İç dünyasını, içini hiç merak etmiyorum.  Ne kadar dindar ne kadar değil bilemem hiç kimse de bilemez, merak da edilmez yani. Atatürk uçuk değildi. Dine karşı olacak, Rizit Pozitifzim uygulayacak biri değildi, gülünç olurdu buna hiç gitmez hiç girecek bir insan değildi. Tutun ki daha muhafazakâr olduğunu düşün o karakterde birinin çok mu dindar olacağını zannediyordun. O karakterde birinin böyle davranması beklenmez çünkü realist bir insandır.  Uçmuş insan tipi lider tipi değildir. Atatürk Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yanında çok bilgili dindar çok bilen hemde küllihine inerek bilen insanlar bulundurmuştur. Öyleleri var ki Farsça ve yanında da Pahlavi bile biliyor tam böyle hafız şer edecek kadar İslami kültürü ve bilgisi derin insanlar yanında bulunduruyordu. “İlber Hocanın da dediğinden anladığımız kadarıyla Atatürk din düşmanı değildir.  

Laiklik ilkesine daha geniş bakış açısı ile baktığımızda din ve vicdan özgürlüğünün aynı zamanda din ve vicdan özgürlüğünün de güvencesini, yeni devlet toplumda ki tüm katmanlara eşit mesafe de durmak zorundadır. Görüldüğü gibi laiklik bireyden topluma, toplumdan devlete uzanan ve tüm bunları kapsayan derinlikte ve boyuttadır. Laiklik ilkesi olduğu için Atatürk dinsiz, ateist, din düşmanı denmesi hiç de doğru bir tutum değildir. Atatürk Dinin sömürülmesine, politikaya karıştırılmasına ve devlet ilkesi haline getirilmesine karşıdır. O’nun karşı olduğu kişiler, İslâm dinince de red edilen yobazlar, bağnazlar, hurafeciler, din simsar ve aktörleridir.

Örneğin Atatürk Din ve laiklik konusunda şöyle söylüyor:

“Bunca asırlarda olduğu gibi, bugün dahi akvamın cehlinden ve taassubundan istifade ederek bin bir türlü siyasî ve şahsî maksat ve menfaat temini için, dini alet ve vasıta olarak kullanmak teşebbüsünde bulunanların, dâhil ve hariçte mevcudiyeti, bizi bu zeminde söz söylemekten, maatteessüf, henüz müstağni bulundurmuyor. Beşeriyette din hakkında ihtisas ve vukuf, her türlü hurafelerden tecerrüd ederek, hakiki ulum ve fünun nurlarıyla musaffa mükemmel oluncaya kadar, din oyunu aktörlerine, her yerde tesadüf olunacaktır.” (1923)

“Türk devleti laiktir. Her reşit, dinini intihapta serbesttir.”(1930)

Atatürk bazı sözlerinde ise Allah’tan İslam’dan dinden saygıyla bahsetmektedir.

“Bizim dinimiz en mâkul ve en tabiî bir dîndir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. Müslümanların toplumsal hayatında, hiç kimsenin özel bir sınıf halinde mevcudiyetini muhafazaya hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler, dinî emirlere uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık sınıfı yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her fert dinini, din duygusunu imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır….”

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası vardır ki, din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddî çıkar temin edenler, iğrenç kimselerdir”.

“… Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da, Peygamber de, insanların ve milletlerin değer ve şerefini muhafaza etmelerini emrediyor…”

 

Görüldüğü gibi laik bir devlet dine karşı olan bir devlet değildir. Dinin kullanılmasına karşı olan, din adına insanlara baskı uygulanmasına izin vermeyen ve dinin kişilere, özel yaşamlarına yaşantılarına has bir şey olduğunu savunan bir devlettir.

 

                                        Kaynakça

YAŞAR Yücel, Atatürk İlkeleri Türk Tarih Kurumu:  Belleten Dergisi, Kasım 1988, cilt L II, say 204, sayfa 810-824

TAYHANI İhsan, Türkiye Cumhuriyetinin Temeli: Laiklik, Ankara üniversitesi, Türk İnkılap Tarihî Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi 543, Bahar 2009, s 577-528


5 yorum:

  1. zehra hanıma böyle bir konuyu aydınlattığı için teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  2. Atütrk'e dinsiz diyenlere muhteşem bir cevap. Zehra hanım tebrikler

    YanıtlaSil
  3. Zehra kardesimizi tebrik ediyor aramiza hoş geldin diyoruz

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel bir yazı olmuş tebrik ederim. Başarılarının devamını dilerim.

    YanıtlaSil
  5. elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot