Akademi Tarih sayfamızın bugün ki konuğu Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü 4.Sınıf Öğrencisi İbrahim GÜLEŞEN sizlere Osmanlı Türkçesi belgesi sunuyor. Keyifli okumalar dileriz.
İbrahim GÜLEŞEN
Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi
MALÎ DURUM
(XVII. YÜZYILIN İLK YARISI)
alageldiği rüşvetleri kabûl etmeyip hazineye îrâd kayd etmeği ya hüsn-i tedbîr add
eylediğinden veyahud başka çâre tedârükünden âciz idiğinden usûl ve kā‘ide ittihâz eyledi ve ba‘zı sebük-mağz ve mağşûşü’t-tab‘ olan defterdârlar dahi hazîneye gelen nukūdu
sarrâflara i‘tâ ve mukabilinde züyuf akçe istîfâ ederek bunun fazlasını fâide zann etdiler ve bu tasarrufât sebebiyle nice nice fitne hâdis olup envâ‘-ı terzîlât ve tezlîlâta giriftâr oldular.
Bu misillü tedâbîr-i fâside ve ârâ-yı kâside umûr-ı mâliyyeyi günden güne fenâlaşdırıp tâ Köprülü Mehmed Paşa merhûmun sadâretine kadar mümtedd olduğu hâlde müşârun-ileyh
mesârifât-ı zâideyi kat‘ ve vâridât-ı hazîneyi mecrâ-yı sahîhine vaz‘ eyledi. Çünkü Sultân
Murad-ı sâlis merhûm tasavvufa mâil ve hünkâr şeyhi nâmıyla asrında kesb-i ikbâl ü iştihâr eden Şeyh Şucâ‘’ın velâyetine kāil olduğundan gerek mûmâ-ileyhe ve gerek bu misillülere evkāf-ı selâtîn ve gümrük ve sâir emvâl-i emîriyyeden duâ-gûy vazîfeleri tahsîs idüp giderek bu usûl kesb-i vüs‘at ü cesâmet etmekle dâire-i saltanata ve bâ-husûs harem ağalarına ve harem-i sarây-ı pâdişâhî müteneffizelerine kesb-i tealluk eden bir takım kallâş ve mağribîye
külliyyetli vezâif ta‘yîn olunmuşdu.
Hattâ Bozcaada muhafazasına me’mûr olan guzâtın ulûfeleri ocaklık vechile ol havâlî
memlehalarında müretteb ve muhuvvel olup muahharan bu ocaklığın vâridâtından dahi birtakım müft-hârâna duâ vazîfeleri tahsîs kılınmış olduğundan onların muzâhamesiyle ulûfe-i guzât tesviye olunamamak derecesine geldiğinden bu keyfiyyet müstahfızların dağılmasına ve adanın giriftâr-ı dest-i a‘dâ olmasına bâdî olduğu mervîdir. Köprülü merhûm
bunları tehkīh eder iken Şeyh Salim nâmında bir mağribinin gümrük ve evkāf ve sâireden yevmî bin akçe kadar duâ-gûy vazîfesi olduğunu gördükde nısfını kat‘ eylemekle şeyh-i mezbûr berevât-ı hümâyûnu yere atıp “bunları bana pâdişâh verdi. Sen nasıl kat‘ edersin?”
diyerek bî-edebâne evzâ‘a mütecâsir olduğundan derhal i‘dâm eyledi. Kıbrıs cezîresinde vâkı‘ Lefkoşe kal‘asının yerli ağalığına ya‘nî asâkir-i müstahfıza zabitliğine mahsûs olan zeâmet sâdır olan tashîh emr-i âlîsi mûcibince mâ-vaza‘a lehinden ihrâc ve duâ-gûyluk
vechile şeyh-i mezbûra tevcîh kılınmış olduğu kuyûd-ı hâkānîde manzûr-ı fakīr olmuşdur ki
idâre-i umûr-ı devletde hâsıl olan iğtişâşın derecesi bundan istidlâl olunmak lâzım gelir. Otuz seneden mütecâviz zamanda müşkilât-ı mâliyye bi’l-külliyye ber-taraf olmuşken muahharan yine serzede-i zuhur olmağa başladı ki tafsîlâtı in-şâallâhü
Teâlâ fasl-ı âtî tekmilesinde îrâd olunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.