ANADOLU'YA VURULAN İLK TÜRK-İSLAM MÜHRÜ "SELÇUKLU CAMİLERİ" - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

12 Temmuz 2020 Pazar

ANADOLU'YA VURULAN İLK TÜRK-İSLAM MÜHRÜ "SELÇUKLU CAMİLERİ"




SELÇUKLU DÖNEMİNDE CAMİLER
(Mimari Yapı,Süsleme)




İbrahim GÜLEŞEN
Kırıkkale Üniversitesi Tarihi Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi






Selçuklu cami mimarisinde farklı etki alanlarının izini taşıyan beş ana plan tipi izlemekteyiz. Bu beş tipe tam olarak girmeyen fakat onlardan esinlenen ara tipler de mevcuttur. "Transept tipi" (Çapraz sahınlı) olarak adlandırılan camiler Diyarbakır (ilk yapılışı 7. yüzyıl, 12-13. yüzyıllarda son şeklini aldı), Silvan, Dunaysır, Mardin (XII. yüzyıl) Ulu Camileri gibi Güneydoğu Anadolu'da hâkimdir. Bu tipin öncüsü Emevi Dönemi'nin ünlü Şam Ulu Camii'dir (Ümeyye Camii 706-714). Bu camilerde enine uzanan harim, mihrap aksında maksura kubbesi ile taçlanan ve "transept" olarak adlandırılan, daha yüksek sivri çatılı dik bir sahınla kesilir. Şam Ulu Camii'nde olduğu gibi, çoğu örnekte avlu sütunlu bir revak sırasıyla çevrilir. Bazı örneklerde avlu yoktur veya bugüne kalmamıştır. "Küfe tipi" olarak adlandırılan camiler daha çok orta Anadolu'da yaygındır. Enine planlı harimde eşit aralıklarla sıralanan sucun veya destekler düz çatıyı taşır. Mihrap aksı özel olarak vurgulanmaz. Arap Yarımadası'nda, 8. yüzyılda Kufa şehrinde ilk örneği görülen bu, cami cipi adını oradan alır. Bu tipin avlulu ve avlusuz örneklerine rastlarız. Sivas Ulu Camii, Konya Alaeddin Camii'nin ilk yapılan doğu bölümü bu tipe örnektir. Sivrihisar ve Afyon Ulu Camileri düz ahşap kirişli tavanları ve ahşap sütunları ile Anadolu'ya özgü ilginç "Küfe tipi" örneklerdir. 



13. yüzyıl Anadolusu'nun daha yaygın cami örnekleri "Bazilikal tip" olarak adlandırılan gruba girer. Kıble yönüne göre uzunlamasına yönlenen, sütun veya desteklerle 3-5 şahına ayrılan bu yapılarda orta sahın daha geniş ve yüksektir. Avluları yoktur. Çoğu kez kıble aksında veya orta sahın da sayısı değişen kubbeleri vardır. Orta sahının merkezindeki kubbe veya tonoz "aydınlık feneri" olarak isimlendirilen bir açıklıkla aydınlanır. Bu plan tipi Anadolu'da bol olarak görülen Ermeni, Gürcü ve Bizans Dönemi bazilikalarından ilham almış ve İslam dünyasında ilk kez Selçuklularda gelişmiştir. Divriği Ulu Camii, Niğde Alaeddin Camii bazilikal planlı örneklerdir. Ankara Arslanhane, Beyşehir Eşrefoğlu Camileri Orta Asya çadır geleneğine ve 11-12. yüzyıl Türkistan ahşap camileri geleneğine uzanan ahşap tavanlı, konsollu ve kirişli örneklerdir. Arslanhane Camii'nde devşirme Bizans Dönemi sütunları kullanılırken,  Afyon'da ahşap sütun ve başlıklar kullanılmıştır. Bu eserler Selçukluların özgün Doğu-Batı sentezi uygulamasını yansıtır.

İran'da Büyük Selçukluların ana cami tipi olan, revaklı büyük avlunun etrafında dört eyvanın yer aldığı camiler Anadolu'da terk edilir. Bu tipin ilginç bir uzantısını tek eyvanla Malatya Ulu Camii'nde (1247-1273) buluruz. Bu ilginç yapı dekoratif şekilde kullanılan tuğla malzemesiyle de İran geleneğini sürdürür. Yapının büyük ustalıkla yapılmış çini mozaik ve sırlı tuğla işçiliği İran etkili planda Anadolu ayrıntısını verir. Kare planlı gövde üzerinde tek kubbeli cami ve mescitler, Anadolu'nun her yöresinde yüzyıllar boyu, bazı detay farklılıkları ile karşımıza çıkar. Son cemaat revakı, önlerinde veya yanlarında hol gibi bölümleri olan örnekler olduğu gibi, sadece duvarların taşıdığı kubbeden ibaret olanları da vardır. Bu yapıların kökeni konusunda çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. İlhamlarını büyük olasılıkla İran bölgesi Büyük Selçuklu türbelerinden almışlardır. Genelinde moloz taş veya tuğladan yapılmış olan bu küçük camii veya mescitler dışta süslü taş taçkapıları, taş veya tuğla minareleri, içte sırlı ve sırsız tuğla dizilerinin bezediği kubbeleri ile özenle yapılmış yapılardır. Konya Hacı Ferruh (1215) ve Hoca Hasan (13. yüzyıl sonu) Mescitleri, Akşehir Ferruh Şah (1224) ve Taş Medrese (1250) Mescitleri bu gruptan örneklerdir.[1]

Selçuklu `da Bazı Cami Örnekleri

KONYA ALAEDDİN CAMİ

Anadolu Selçuklu Devleti’nin en büyük ve en önemli ulu camilerinden olan Alâeddin Camisi Konya’nın merkezinde yer alan Alâeddin Tepesi üzerinde inşa edilmiştir. Yapımına Selçuklu Sultanı I. Rükneddin Mesud (1116-1156) zamanında başlanan cami, I. Alâeddin Keykubad zamanında tamamlanmıştır (1221).
Cami, İslam mimarisi yapı tarzında inşa edilmiş, üzeri ağaç ve toprakla örtülmüştür. Yapıda Roma ve Bizans devirlerine ait kırkın üzerinde mermer sütun bulunmaktadır. Caminin abanoz ağacından kündekâri tekniği ile Ahlatlı Mengü Berti tarafından 1155 yılında yapılmış minberi, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin şaheserlerindendir. Çinilerle süslü mihrabın önünde yine çini süslü maksure kubbesi mevcuttur. Taç kapısında yapı ustası olarak Muhammed Bin Havlan el-Dımışkî’nin adı yazılıdır. Cami avlusunda Selçuklu sultanlarından I. Mesud, II. Kılıçarslan, I. Gıyâseddin Keyhüsrev, II. Rükneddin Süleyman, III. İzzeddin Kılıçarslan, I. Alâeddin Keykubad, II. Gıyâseddin Keyhüsrev, IV. Rükneddin Kılıçarslan ile III. Gıyâseddin Keyhüsrev’in mezarları bulunan türbe ile yanında I. İzzeddin Keykâvus adına yaptırılmış ve yarım kalmış ikinci bir türbe daha bulunmaktadır.

DİVİĞRİ ULU CAMİ

Sivas Divriği’nde Mengücekli Ahmed Şah tarafından 1228-29 tarihinde  Darüşşifa ile birlikte yaptırılmıştır. Ara Altun, Divriği Kale Camii’ndeki dikine yönelmenin Divriği Ulu Camii’nde zayıfladığını söylemektedir.[1]

Oktay Aslanapa eserin planını tanımlarken, “…kıble duvarına dikey uzanan ortadaki geniş iki yanında daha dar ikişer nef olmak üzere beş neflidir.” demektedir. Divriği Ulu Camii’nde, Kale Camii’nde olmayan mihrap önü kubbesi tekrar gelmiştir. Yapının nefleri beşer bölümlüdür, 16 sütun üzerine birbirinden farklı 25 tonoz ve kubbe ile örtülüdür. [2]
Yapının orta nefi daha geniş ve yüksektir. Orta sahında kapı eksenlerinin kesiştiği eksende ışıklık [3]
bulunmaktadır. Haşim Karpuz, bunun avlu geleneğini devam ettirdiğini söylemektedir.
Doğan Kuban, Divriği Mucizesi adlı kitabında, Divriği Kale Cami’nde de olduğu gibi mihraba dik yönelen nefler ile birlikte dikdörtgen plan şemasıyla Divriği Ulu Camii ve benzer plandaki yapılan diğer İslam ülkelerinde olmayan yeni bir cami tipolojisi ortaya koyduğunu söylemektedir.[4]
Doğan Kuban, yapının Anadolu Selçuklu çağına özgün bir cami tipolojisinde olduğunu söylerken çok ayaklı sistemiyle de bir Arap camisi kurgusunda olduğunu söylemektedir.[5] Selçuklularda Cami-8

DİYARBAKIR ULU CAMİİ:
Anadolu’da yapılan bir Büyük Selçuklu Devleti yapısıdır Cami, Büyük Selçuklu Hükümdarı Mlikşah’ın emriyle 1091’de yapılmıştır.[1] Oktay Aslanapa,  Diyarbakır Ulu Cami’nin, Arap tarzı avlulu cami tipinde[2] yapılan Şam Emeviye Cami (Şam Ulu Cami) planına göre yapıldığını söylemektedir. Ancak mihrabı ortadan keserek mihraba uzanan geniş ve yüksek dikey nef ahşap çatı örtülüdür. Selçuklu sultanı Melikşah, Şam Ulu Camii’ne Kubbe-i Nasr’ı eklettirmiştir. Yine Melikşah tarafından yapılan Diyarbakır Ulu Cami’nde plan bu kez kubbesiz ve daha sade bir mimariyle tekrarlanmıştır. [3]
Mekanı üçe bölen iki paye sırası ortadan geniş ve dikey bir nef ile kesilerek transpet oluşturulmuştur. Yapının revaklı avlusu bulunmaktadır.[4]
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top, yapının transept planlı camiler guruba dahil olup plan bakımından Şam
Emeviye Cami ile benzerlik gösterdiğini söylemektedir. Ara Altun’a göre de Diyarbakır Ulu Cami, Şam Emeviye Cami geleneklerini ve çizgisini sürdürmektedir. Ahmet Çakmak’a göre ve Tavernier’e göre cami kiliseden çevrilmiştir.

Çok ayaklı enine gelişen bir plana sahip olan cami ilk İslam camilerinde görülen plana uyum sağlamaktadır. Karahanlılar zamanında Merv Yalöten’de 11.-12. YY’larda yapılan Talhatan Baba Cami’nin enine dikdörtgen plan şeması burada da takip edilmiştir. 

Doğan Kuban da camide az farkla Şam Emeviye Cami (Şam Ulu Cami – Şam Ümeyye Cami) planının yinelendiğini söylemektedir. Şam Emeviye Camisi, İzmir’in Selçuk ilçesinde
Aydınoğulları Beyliği’nden İsa Bey tarafından yaptırılan İsabey Camisi’ne de etki etmiş olan en eski camidir.

HUNAT HATUN CAMİ
Alaeddin Keykubad’ın eşi ve II. Gyaseddin Keyhüsrevin annesi Mahperi Huand Hatun tarafından yaptırılmıştır ve 1238 yılında tamamlanmıştır.[1] Camide mihrap önü kubbesi bulunmaktadır. Haşim Karpuz, yapının planını mihrap önü kubbesinin iki yanında bulunan sahınlar ve mihrap aksının kuzeyindeki sahınlar mihrap duvarına dik, diğer sahınlar mihrap duvarına paralel düzenlenmiştir şeklinde tanımlamıştır ve yapıyı derinlemesine yönelen köşklü camiler bölümlemesi altında incelemiştir.[2]  
Oktay Aslanapa ise planı şu şekilde tanımlamıştır:
“Camide tekrar mihrap önü kubbesi ve bunun önündeki eyvan ortada açık avlu ile belirtilen orta eksenin iki tarafında kıble duvarına paralel uzanan neflerle Malatya Ulu Camisi plan şeması bazı değişikliklerle tekrar ele alınmaktadır. Kubbenin iki tarafına birer dikey nef daha yerleştirilerek, mihrap bölümü yanlara doğru da genişletilmiştir. Bu bakımdan Kayseri
Ulu Camii ve Erzurum Ulu Camii ile aynı şemaya girmektedir.”(Aslanapa,1991,s.46) Haluk Karamağaralı, yapının planını mihrap önünde kubbe bulunması, mihrap aksındaki nefin geniş ve belirgin olması sebebiyle Kayseri Ulu Cami planına benzetmiştir.[3]


KIRIKKALE BALLI BABA CAMİİ VE TÜRBESİ

Kırıkkale'nin Balışeyh ilçesinde bulunmaktadır. 12. Yy’da yapıldığı tahmin edilen camiinin kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Tavan örtüsündeki ahşap işçiliği dikkat çekicidir. Kesme ve Moloz taştan, dikdörtgen şeklinde yapılmıştır. 1991-1920 yılında restore edilen camiini gerçekliği, orijinaline yakın olarak yapıldığı söylenir. Minaresi, Osmanlı döneminden farklıdır. Kısa ve kalındır. Osmanlı döneminde dik ve kubbeler zirvededir. Köylüler ile yapılan röportajımda söylediklerine göre, camii duvarının sol tarafında o dönemden kalma gül motifi ve diğer bir duvarda ise haç işaretinin bulunduğunu ve yapılan restore çalışmalarından önce oranın kaldırıldığı söyleniyor.

KIRIKKALE ŞEYH ŞAMİ CAMİİ VE TÜRBESİ
Kırıkkale'nin Sulakyurt ilçesinde bulunmaktadır. Camiinin o bölgenin mübarek zaatından olan Şeyh Şami’nin oğlu Şeyh Carullah tarafından yaptırılmıştır. Selçuklu dönemine ait camii hâlâ günümüze
kadar 6 ahşap direk çatıyı taşımaktadır.  Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Şeyh Şami yani diğer adı Hamza olarak bahsetmektedir. Camiinin çoğu yapısı Selçuklu da gördüğümüz gibi ahşap işçilik ile yapılmıştır. Değişik zamanlarda zarar gören camii, yapılan onarım sonucunda mimari bazı özelliklerini yitirmiştir. Yapılışından beri duran direkler orijinalliğini korumaktadır.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde;
Hazreti Şeyh Şami’yi gelüp ziyaret eyledik[1]
Çok şükür Hakka yine hüsnü ibadet eyledik diyerek Şeyh Şami gibi mübarek bir zaatın güzelliğini görüp kelimelere dökmüştür. İlçenin içerisinde bulunan Camii’nin az ilerisinde Şeyh Şami’ye ait 4 boruda akan suyu görmekteyiz. Görenleri hayrete düşüren su yaz, kış farketmeksizin hiç durmadan akmaktadır. Rivayetlere göre Sulakyurt ilçesinde eski zamanlarda bir kuraklık olmuş ve insanlar susuzluktan ne yapacaklarını şaşmışlardır. Şeyh Şami’yi tanıyan halk ona gidip ondan yardım istemişlerdir. Şeyh Şami ‘ de keramet gösterip asasını fırlattığında asası oraya çakılıp su fışkırmış, adı da asa suyu olarak şuan hâlâ kesintisiz akmaktadır.

KAYNAKÇA

ÖNEY, Gönül, Anadolu Selçuklu Sanatı
ASLANAPA, Oktay, Anadolu’da İlk Türk Mimarisi
ALTUN,  Ara, “Orta Asya Türk Sanatı île Anadolu’da Selçuklu ve Beylikler Mimârisi”
Mimarbaşı Koca Sinan: Yaşadığı Çağ ve Eserleri 1, Vakıflar Genel Müdürlüğü,İstanbul, 1988
ASLANAPA, Oktay, Anadolu’da İlk Türk Mimarisi s.26
KARPUZ,  Haşim, Anadolu Selçuklu Mimarisi, Selçuk Üniversitesi Vakfı Yayınları, Konya,2001
KUBAN,  Doğan, Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı, Yapı Kredi Yayınları,İstanbul,2008
ÇAYIRDAĞ, Mehmet,”Huand Hatun Külliyesi”, TDV İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, C:18, İstanbul,1998
KARAMAĞARALI,  Haluk, “Kayseri’deki Hunad Camiinin Restitüsyonu ve Hunad Manzumesinin Kronolojisi Hakkında Bazı Mülahazalar”, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 21, Ankara, 1976
Çelebi, Evliya, Evliya Çelebi Seyahatnamesi


[1] Mehmet Çayırdağ,”Huand Hatun Külliyesi”, TDV İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, C:18, İstanbul,1998,s.261
[2] Haşim Karpuz, Anadolu Selçuklu Mimarisi,…s.33

[3] Haluk Karamağaralı, “Kayseri’deki Hunad Camiinin Restitüsyonu ve Hunad Manzumesinin Kronolojisi
Hakkında Bazı Mülahazalar”, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 21, Ankara, 1976, s.200-201 


[1] Oktay Aslanapa, Anadolu’da İlk Türk Mimarisi, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara, 1991, s.3
[2] Sergej Chmelnizkij, Çev: Nurettin Elhüseyni, “Arap Tarzı Camiler”, İslam Sanatı ve Mimarisi …, s.356
[3] Oktay Aslanapa, Anadolu’da İlk Türk Mimarisi …, s.2
[4] Oktay Aslanapa, Anadolu’da İlk Türk Mimarisi …, s.3 

[1] Oktay Aslanapa, Anadolu’da İlk Türk Mimarisi,…s.25
[2] Ara Altun, “Orta Asya Türk Sanatı île Anadolu’da Selçuklu ve Beylikler Mimârisi”…s.36

[3] Oktay Aslanapa, Anadolu’da İlk Türk Mimarisi,…s.26

[4] Haşim Karpuz, Anadolu Selçuklu Mimarisi,…s.40

[5] Doğan Kuban, Divriği Mucizesi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,2003,s.43 


[1] Anadolu Selçuklu Sanatı / Prof. Dr. Gönül Öney 

26 yorum:

  1. congratulations on an interesting art history approach

    YanıtlaSil
  2. Harika bir çalışma olmuş elinize sağlık 👍🏻👌🏻

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir araştırma olmuş, elinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. İstifade edilebilecek bir çalışma olmuş ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Çok açıklayıcı ve bilgilendirici bir makale yayımlamışsınız.Emeginize sağlık 👍🏼

    YanıtlaSil
  6. Güzel bir çalışma olmuş.Başarılarınızın devamını dilerim :)

    YanıtlaSil
  7. Nası güzel makale. Maşallah. Elinize sağlık..

    YanıtlaSil
  8. Güzel makale ibrahim bey tebrikler.

    YanıtlaSil
  9. Başarılarının devamını dilerim kardeşim emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  10. Eline , emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  11. Tebrik ederim güzel kardeşim muazzam olmuş

    YanıtlaSil
  12. Emre Sökülmez12 Temmuz 2020 12:03

    Emeğinize sağlık İbrahim Bey güzel bir çalışma olmuş

    YanıtlaSil
  13. hocam teşekkür ederiz varolun

    YanıtlaSil
  14. elinize sağlık

    YanıtlaSil
  15. Uzun zamandır aradığım bilgilere, sayenizde bugün itibarıyla ulaştım :)) Teşekkür ederim, başarılarınızın devamını dilerim.

    YanıtlaSil
  16. Hocam elinize sağlık başarılarınızın devamını diliyorum.

    YanıtlaSil
  17. Emeğinize sağlık. Çok bilgilendirici bir makale olmuş. Başarılarınızın devamını dilerim ibrahim bey.

    YanıtlaSil
  18. Emeğine sağlık kardeşim çok güzel olmuş

    YanıtlaSil
  19. Selçuklu Tarihi makale dersim vardı.Makalenizi okudum gerçekten çok bilgi verici kendi gözleminizle yazmışsınız elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  20. Baştaki cami tipleri olsun, Cami örnekleri olsun çok güzel seçilmiş çok güzel çalışılmış gerçekten... başarılar dilerim...

    YanıtlaSil
  21. Emeğine sağlık güzel ve bilgilendirici bir makale olmuş..... Tarihin zenginliklerini sergilemişsin... Başarın daim olsun...

    YanıtlaSil
  22. Sayın hocam, Gerçekten özenle tek tek inceleyip okuduğum bir makale yazmışsınız. Tebrik ederim, Çok beğendim.Elinize sağlık. Devamını bekleriz....

    YanıtlaSil
  23. ������

    YanıtlaSil

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot