CELALİ İSYANLARI SÜRECİNDE SUHTELERİN AHLAK DIŞI EYLEMLERİ
Erdem BAŞTUĞ
Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi
17.Yüzyıl başlarında Osmanlı
İmparatorluğu’nun en önemli içtimai meselesi hiç kuşkusuz ki “Celali İsyanları”
adını verdiğimiz Memalik-i Mahrusa-i Osmaniyye’nin(Korunmuş Osmanlı
Memleketleri) pek de güvenli olmadığı zamanları andırır. İsyanın gelişim
sürecinde rol oynayan ana faktörlerden birisi “Suhte” adını verdiğimiz Medrese
Talebeleri idi. Medreseler özellikle sadece Müslüman tebaaya açık olmakla
müteakip binaenaleyh burayı bitirenler kadılık, Naiplik, Müderrislik, İmamlık
gibi devlete hizmet edecek “ehl-i şer” kesimine mensup olacak kişiler
yetiştirdiğinden Anadolu halkı tarafından cazip görülmekte ve Medreselere olan
talep yoğun olmaktaydı. Bu durum beraberinde Medreselere yığılma olması ve bir
süre sonra bu yığılmaların etkisi ile buraları bitiren “Suhtelerin” iş
bulamaması işsiz kalması neticesinde patlak verecek bir dizi isyan anatomisinin
habercisi idi.
Suhte Talebelerinin Cinsel Sapıklığa Varan Hadiseleri
Eğitimleri esnasında İmarethanelerde 3-5
arası kişiler halinde kapalı ortamlarda kalan adeta beşeriyet ile bağlantıları
kopuk Suhtelerin ruhsal bunalımlarının da bozukluğu ile cinsel sapıklığa varan
arzuları artmaktaydı. Bu duruma en güzel örneklerden birini Mustafa AKDAĞ’IN
Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik kavgası isimli eserinde açıklamaktadır
Halk ağzında ve yazı dilinde genel olarak
“suhte” deyimiyle sözü edilen medrese öğrencilerinin genç çocuklarla düşüp
kalkmaları, toplum ahlakını kemiren bir alışkanlık halinde sürüp gidiyordu. Yalnız
bunlar değil, Levent dediğimiz köyden şehre gelmiş işsiz güçsüz dolaşan ve
bekar odalarında her türlü ahlaksızlığı yapmaktan çekinmeyen ergen kitleler de
cinsel sapıklığı huy edinmişlerdi. Kadın-erkek ilişkisini son derece kısıtlayan
hatta fahişeliğe bile göz yummayıp, bu gibi kadınları oradan oraya süren o
dönemin yobazlığı, asayişçilerinin “cerime-para cezası çıkarabilmek i.in bir
erkekle bir kadını konuşurken de olsa yakalayabilme gayretleri, Suhte ve
Leventlerin bu söylediğimiz doğaya aykırı alışkanlıklarını bütün bütün
kamçılamış olduğu bir gerçektir. Bu sıralarda, birer meyhane gibi kullanılır
olmuş bulunan bozahanelerin işleticileri bu gibi yerlere doluşan ergen
müşterileri için “taze oğlanları” bulundurmakta ve yasaklamalarıda hiçe
saymakta idiler[1]
Yine aynı eserinde Mustafa AKDAĞ bu durum
karşısında şaşkınlığını gizleyemeyip şu yorumu yapmaktadır:
Bu tür ahlakdışı olaylar açıktan alıp
yürüdüğü halde imam, müezzin, müderris ve benzerleri hacı hoca takımı nasıl
olup da önleyici büyük tepkiler gösteremediler, anlamak güçtür. Hâlbuki aynı
çevreler Kadın-erkek cinsel buluşumlar açığa dökülecek kerteyi bulduğunda hemen
toplu halde mahkemeyi boylayıp kıyameti koparıyorlardı[2]
Yukarıda belirtilen duruma ilişkin birçok
hadise ile bahsedilen eserde desteklenmektedir. Meraklısına eseri okumasını
tavsiye ederim. Peki Devlet bu duruma ne yaptı? Nasıl önlem almayı tercih etti?
Tüm bu olanlar karşısında “ ehl-örf” ilk başlarda sadece seyreyledi desek
sanırım yanlış bir tabir kullanmış olmayız. Anadolu’da ki “Suhte” hareketlerine
ilişkin tezimizi Celali İsyanları ile alakalı çalışmaları bulunan Sosyolog
Karen BARKEY’in Eşkıyalar ve Devlet İsimli eserinde geçenler adeta teyit eder
bir hüviyettedir.
“Öte yandan, suhtelere ciddi bir ilgi
gösterilmişe benzemiyor. Kriz süresince, sıkıntılarının farkedildiğini ifade
edecek ya da onları tatmin edecek pek bir şey yapılmadı. Devlet görevlileri,
ancak suhteler İstanbul'a yaklaştığında, Bursa'yı, Balıkesir'i, daha doğrusu
Batı Anadolu'nun tümünü suhte korkusu sardığında ve Afyonkarahisar'ın
öğrencilerin merkezi haline geldiğinden korkulmaya başlandığında bir şeyler
yapma zorunluluğunu hissettiler. Suhte meselesi, 1581-82 yıllarında ordunun
dikkatinin İran'la savaşa çevrilmesiyle vahim bir hal aldı. Bu dönemde yeni
adaletnameler, af ilanları çıkarıldı ve daha başka türden çözümler halka
duyuruldu. Devlet medreseden çıkan herkes için doğru düzgün bir iş
bulunamamasının olayların nedeni olduğunu nihayet kabul ettiğinde, yetkililer,
tövbe edenlere bir toprak kiralayacakları ya da uygun bir iş verecekleri sözünü
verdiler. Ancak eğitilmiş kimseler, eğitimleriyle örtüşen işler istiyor ve
toprağa geri dönmeyi reddediyorlardı. 17. yüzyılın başların da suhteler, bir
eşkıyalık dalgasının etkisi altına girdiler. Kırsal kesimde eşkıyalarla sekban
ordularının yaygınlaşmasıyla ve mücadelelerin, savaşların daha da
alevlenmesiyle birlikte suhtelere karşı takınılan tutumlar da değişti. İlk
defa, bu öğrencilerle, tüm yönlerini, sembolik güçlerini ve çıkarlarını hesaba
katarak pazarlık edip anlaşmak için ciddi bir çaba sergilendi. Bu çaba ile
suhteleri taşradaki diğer mücadelelerin dışında bağımsız bir birim olarak yok
etmek hedefleniyordu. Örneğin, l613'te İstanbul, Edirne ve Bursa dışındaki
yerlerde suhtelerin kendileri ne özgü kıyafetlerini giymelerini yasaklayan bir
ferman çıkarılmıştı. Bu, kimliğini aldığı eğitim ilc, dolayısıyla da
kıyafetiyle tanımlayan bir gruba yapılmış doğrudan bir saldırıydı. Tarihçilerin
çoğu, bu hamleleri, öğrencilerin sayısının iyice şiştiğine ve bunların merkezin
yöneticilerini çatışmalara zorladığına dair raporların ardından yapıldığı
inancında olsalar da ben buna katılmıyorum. Bence bu dönemde eşkıyalık artık o
derece yaygınlaşmıştı ki bir grubtan faaliyetlerine ket vurmaya çalışmak akla
uygun bir başlangıçtı. Suhtclcr görece önemsiz bir gruptu ve onları kolay
hedefler kılan ayırt edici özelliklere (özellikle kıyafetlere) sahiptiler.
Tarih kitapları suhtelerin 16l3'tcn sonra yok olmaya başladığını söyler.
Tarihsel anlatılarda, suhtelerin, yavaş yavaş oluşan ve kırsal kesimin
yağmalanması ve tahribi etrafında örgütlenen başka grupların içine karıştıkları
üstü kapa lı şekilde belirtilir. Suhteler belki ayırt edici özelliklerini
yitirdiler ama diğer potansiyel eşkıya, haydut ve paralı askerlerle ittifaka
girdikleri ölçüde sayıları ve örgütsel güçleri arttı.[3]
Devlet eşkıya ile hani pazarlık yapmazdı?
Yukarıda görüldüğü gibi bırakın “Suhteler” İle pazarlık yapmayı devletin ilk
başta önemsiz gördüğü Önemsemediği bu isyanın büyümesi neticesinde zamanla
Suhteler ile pazarlık dahi yaptığı görülüyor. Ancak devletin bu tutumunun işe yaradığını
da söyleyebilmek mümkündür. Kuşku yok ki Eşkıya ile pazarlığa oturan Devlet-i
Aliyye bürokrasisinin asıl gayesi “Suhteleri kendi sistemi içerisine entegre
etmekti. Zamanla bu durumun netice verdiği söylemek mümkündür. Sonuç ne olursa
olsun devletin sosyo-ekonomik durumları nedeniyle ve eğitim sistemindeki
yozlaşma sebepleri ile patlak veren bu hadiselerin en çok mağdur olanı Anadolu
insanı olmuştur. Suhteler Celali hareketinin sadece tipik bir örneği köylere
baskın veren ve Şer’iye Sicillerinden gördüğümüz kadarıyla iğrenç pis cinsel fantezilerini
faaliyete geçiren Suhtelerin sapıklığa varan hareketlerini hoş görmek kesinlikle
mümkün değildir. Suhte hareketleri gerekli eğitim sağlanamadığı ve merkezi
otoritenin bozulması neticesinde nelerin oluşabileceğine dair tipik bir
örnektir. Suhteler ile mücadele etmek için III.Murad dönemi itibariyle sürecin
son bulduğu I.Ahmed dönemine kadar olan süreçte halka “Adaletnameler”
dağıtılmış görevini kötüye kullanan ehli-örf ve suhteler ile halkın mücadele
etmesi doğrultusunda bildiriler bizatihi padişahlar tarafından dağıtılmıştır.
Bu gibi olaylardan ders çıkarıp tarihimizde bir daha bu gibi elim hadiselerin
yaşanmaması için eğitim sistemimize bilhassa önem vermek bağnazlık yerine aklın
ilmin fennin ışığında bir toplum olmak dileğiyle…
KAYNAKÇA
- M.AKDAĞ Türk Halkının Dirlik
ve düzenlik Kavgası
- Karen BARKEY EŞKİYALAR VE DEVLET
-Gelibolulu Mustafa ALİ Künhü’l Ahbar
-Cemal BARDAKÇI Anadolu İsyanları
-Editör Tufan GÜNDÜZ Osmanlı Tarihi El Kitabı
-Peçevi İbrahim Tarih-i Peçevi
-Halil İnalcık Devlet-i Aliyye Cilt 2
-Erhan AFYONCU Sorular İle Osmanlı Tarihi
[1] M.AKDAĞ
Türk Halkının Dirlik ve düzenlik Kavgası S.149-150
[2] M.AKDAĞ
Türk Halkının Dirlik ve düzenlik Kavgası S.150
[3] Karen
BARKEY EŞKİYALAR VE DEVLET S.175-176



Kardeşim çok özel bir konu. Kalemine sağlık. Cok güzel.
YanıtlaSilEmeklerine sağlık , güzel olmuş .
YanıtlaSilElinize sağlık güzel olmuş
YanıtlaSilBu türçalışmaların devamı dilerim.
YanıtlaSil