![]() |
| Sarıklı İnkılapçılar Kuleli Vakası |
![]() |
| Erdem BAŞTUĞ Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü 4.Sınıf Öğrencisi |
Şem’idir
Kalbimizin can ile mal ü namus
Hıfz
için bab-ı sitemden olur adlin fanus
Ettin
azad bizi olmuş iken zulme esir
Cehlimiz
sanki idi kendimize bir zincir
Bir
ıtık-namedir insana senin kanunun
Bildirir
haddini Sultana senin kanunun[1]
Genç
Osmanlılar hareketinin ideologlarından Şinasi’nin sürgün günlerinde Mustafa
Reşid Paşa’ya yazdığı şiir… Şiirin ilginç tarafı malumunuz olduğu sürece son
iki mısrada geçen dalkavukluk. Şinasi’nin bu şiirini örnek vermemizdeki gaye
tıpkı Şinasi gibi Mustafa Reşit Paşanın Genç Osmanlılar üzerindeki hâkimiyeti
ve denetimi daha iyi anlamamızı sağlamak. Hiç şüphe yok ki Genç Osmanlılar
hareketini bir araya getiren ana amil Ali ve Fuat Paşalara olan kin daha
doğrusu Mustafa Reşit Paşa döneminde mansıpların koruyarak Sadaretin el
değiştirmesi ile beraber mansıpların kaybetmeleridir. Yani aralarında ortak
bir ideolojiden ziyade onları bir araya getiren Padişah ve adamlarına karşı
ortak düşmanlık idi. Kuleli Vak’asını anlatırken İngiliz asıllı Amerikalı
tarihçi Bernard LEWİS bu tezimizi kuvvetlendirecek şu tespiti yapar:
Öte
yandan daha yakın zamanlarda yapılan araştırmalara bakıldığında bu planın
arkasındaki insanların aklında bu tür bir amaç ya da program yoktu, aksine
onlar Hristiyanlara verilen tavizlere karşı çıkıyorlardı. Aslında herhangi bir
ilkenin savunucusu olmaktan ziyade Padişaha ve adamlarına karşıydılar. Bundan
dolayı da klasik anlamda bir darbe ve suikast girişimi onları daha çok
ilgilendiriyordu[2]
Peki Neydi Bu Hareketin Temsilcilerinin Doktrinleri?
Aslında
Genç Osmanlıların var olma nedeni tazimata seküler ve batılı emperyalizme karşı
duruşlarıdır. Genç Osmanlılar Ali ve Fuat Paşaların temsil ettiği guruba eski
nesil diyor. Kendilerini yeni nesil olarak görüyorlar. Islahat Fermanına
tepkiyle bakıyorlar. Bunlar Mustafa Reşit Paşa 1839’da hazırlamış olduğu Tanzimat
Fermanın, 1856 Islahat Fermanına göre daha milli olduğunu savunup M. Reşit Paşa
ve 1839 fermanından Saygıyla söz ederlerken birazda M. Reşit Paşa sayesinde
iktidar sahibi olup M. Reşit Paşa ve 1839’dan sonra iktidardan düşmüşlerdir.
Genç Osmanlılar; 1856 fermanın Türk-İslam egemenliğine tehlikeye attığını ifade
ediyor Genç Osmanlılar yine eşitliği eleştirirken bu eşitlik Gayri Müslimlerin
lehine bozuldu diyorlar. Devletin yıkılışını tahlil ederken bu durumun iki
nedeni var diyorlar.
1. Ali ve Fuat Paşaların baskıcı rejimi,
2. Dışardan
devlete gelen (harici) baskılar.
Özellikle
2.Görüşlerine dikkat çekmek istiyorum enteresan mı talihin cilvesi mi dersiniz
bu insanlar harici tehdidi eleştirirken Merkez Karargâhları Paris’tir. Yani
Harici baskıyı eleştirirken tehdit olarak gördükleri ülkelerin sınırları
içerisinde sürgün hayatı yaşamaktadırlar. Genç Osmanlılar anti emperyal
düşünceye sahip olmalarına rağmen enteresan olan bunların muhalefet merkezleri Fransa
ve İngiltere’dir Hürriyet ülkede yok diyorlar. İlk etapta hürriyet getirilmeli
diyorlar. Hürriyet parlamenter rejimle gelir diyorlar. Namık Kemal Ali ve Fuat Paşaları
eleştirirken Parlamenter sistem gelmeli diyorlar. Ama Ali ve Fuat Paşalar Parlamenter
sistem devleti parçalar diyor. Namık Kemal bununla birlikte merkeziyetçi bir parlamenter
sistem olmalı diyor. Aralarındaki birlikteliğe rağmen örgütlü bir muhalefet gerçekleştiremediler.
Ama iki şey bıraktılar iyi bir propagandist oldukları için vatan-hürriyet kavramlarının
sembolü oldular 2. Siyasi alan dışında kültürel ve edebi alanda modern milli hareketin
kültürel öncüsü oldular. Ali ve Fuat Paşayı yabancılaşmayla eleştiriyorlar. Ali
ve Fuat Paşanın temsil ettiği liberaller batıya direnmek yerine onlar gibi
olmalıyız onlarla anlaşmalıyız derken işte tam bu noktada Genç Osmanlılar karşı
çıkıp mücadele ve direnmeyi öneriyorlar. Genç Osmanlıları kendi aralarında
fikri bir bağ yoktu. Namık Kemal, Şinasi, Ali Suavi ve Ziya Paşa bunları bir
araya getiren iktidar hırsı ve Ali ve Fuat Paşa düşmanlığıdır. Niyazi BERKES "Türkiye’de Çağdaşlaşma" isimli eserinde birbirleri ile çelişen bu insanların
fikirlerini şu şekilde anlatmaktadır;
Gerçek
şudur ki Şinasi; Hem laikliğin hem ulusçuluğun asıl öncüsü ve temsilcisi iken
Namık Kemal’de bunların hiç birisi yoktur. Namık Kemal batı uygarlığının din-devlet
ayrımının gerçekleştirilmesi doğrulusunda olduğunu bilmekle birlikte bunun İslamlık
ve Osmanlı devleti doğrultusuna uymadığı inancındadır. Bu iki öncülüğü Ali
Suavi’ye vermeye çalışan “Sarıklı İnkılapçı” “Türkçüğün Babası” gibi birbiriyle
çelişen Namık Kemal’e göre şarlatanlığa kaçan Suavi’nin birbirini tutmaz
yanlarını ele alan yazılar aralarında ortak fikri bir bağ olmadığına tipik bir
örnektir.[3]
Diğer
bir enteresan olan konu ise aslında bu insanların büyük çoğunluğunun
gayrimüslimler ile eşit olma durumuna karşı çıkmaları tamamen batı kültürünün
körü körüne alınmasının sakıncalarından bahseden uzun makaleleri aynı zamanda
çelişkili olarak muhafazakâr bir kimlikte taşıdıklarını aslında tam olarak
gayelerini belirleyememiş olmasıdır. Bu durumu örneklendirecek Ziya Paşa’nın
Ali Paşa’yı hicvettiği meşhur şiiri ile makalemi bitirmek istiyorum selametle…
Azmine
yaver olur ise eğer kasd-ı Hüda
Kıptiyan
cayı olur mesned-i sadr-ı vala
Yalınız
etti Yahudiler için istisna,
Rum’dan
Ermeni’den yaptı müşir ü bala
Eyledi
resm-i müsavat-ı hukuku ikmal[4]
KAYNAKÇA:
Bernard LEWİS Modern
Türkiye’nin Doğuşu
Niyazi
BERKES Türkiye’de Çağdaşlaşma
Ziya Paşa, Türk Klasikleri
ENGELHARD TANZİMAT VE OSMANLI
HALİL İNALCIK DEVLET-İ ALİYYE
CİLT IV
Ahmet Cevdet Paşa Tarih-i
Cevdet
[1] Bernard
LEWİS Modern Türkiye’nin Doğuşu S.190
[2] Bernard
LEWİS Modern Türkiye’nin Doğuşu S.207-208
[3] Niyazi BERKES Türkiye’de Çağdaşlaşma S.283
[4] Ziya
Paşa, Türk Klasikleri S.68


Erdem bey çok güzel bir yazı tebrik ederim
YanıtlaSil