MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE ERMENİ - RUM İHANETİ - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

11 Ağustos 2020 Salı

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE ERMENİ - RUM İHANETİ


Ermeni-Rum Çeteleri
Prof. Dr. Hamit Pehlivanlı

ASKERÎ POLİS TEŞKİLATI İSTİHBARAT RAPORLARINDA MİLLÎ MÜCÂDELE SIRASINDA ERMENİ-RUM AZINLIĞIN FAALİYETLERİ VE ALINAN TEDBİRLER

Prof. Dr. Hamit PEHLİVANLI
Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi


19. Yüzyılın ortalarından itibaren batılıların da desteği ile Osmanlılara karşı bir kısım azınlıklar başkaldırmaya başlamışlardı. Bağımsızlık peşinde koşan Ermeni ve Rumlar zaman, zaman isyan etmişler, şiddete başvurmuşlar, kanlı olaylara sebep olmuşlardır. Ermeni ve Rumlar Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmasını fırsat bilerek, düşmanla işbirliğine başlamışlardır. Biz bu yazımızda Ermeni ve Rum azınlığın Kurtuluş Savaşı sırasında işgalcilere nasıl yardım ettiklerini, Türklere karşı ne kadar kötü davrandıklarını belgelerle göz önüne sermeye çalışacağız.

A- Ermeniler
1- Propaganda ve Casusluk Faaliyetleri:

Mütarekeden sonra Ermeniler, Anadolu'da ideallerini gerçekleştirme yolunda faaliyetlere girmişlerdir. Bu faaliyetleri sırasında Rumlarla, Yunanlılarla[1] , İngilizlerle ve diğer işgâl güçleriyle işbirliği yapmışlardır. Kuva-yı Milliye aleyhinde Ermeniler, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde İngiliz ve Yunanlılar adına propagandalarla halkın kafasını karıştırarak morallerini bozmaya çalışmışlardır. Mesela her türlü takip ve araştırmadan uzak Konya ve civarında bazan gizli, hatta bazan açıkça düşmanlıklarını sergilemişlerdir. Çarşıda, pazarda ve evlerde halk arasında dolaşan birçok asılsız haberlerin kaynağı Ermenilerdir. Sadece erkekler değil, Ermeni kadınlarda bohçacı kılığında ticaret amacıyla, Müslümanların evlerine girip çıkmakta ve Türk kadınlarını da aldatmaktadırlar. Doğrudan Yunan birliklerine katılarak hizmet edemeyen Ermeniler, propaganda ve casusluk yaparak hizmet etmeye çalışmaktadırlar[2]. Konya'da propaganda ile uğraşan Ermeniler, Doktor Markaryan'ın evinde toplanmaktadırlar. Toplantılardan sonra Ardavast isimli ermeni murahhası, Akşehir, Karaman ve diğer kazalarda dolaşarak propagandaya devam etmektedir. Askerî Polis Teşkilâtı Konya Şubesi'nin tespitlerine göre Müslüman ahaliyi "ye's ve tereddüde" düşürebilmek için akla hayale gelmeyecek yalanlar uydurmaktadırlar. Örneğin, İtalyanların Bozkır'a geldiği, Abdülhamid'in oğlunun Ankara'yı kuşattığı, Yunanlıların zaferler kazandığı; dolayısıyla sulhden başka çare olmadığı gibi söylentiler, bu yalanlardandır[3] . Bunların propagandaları çoğu zaman olumsuz tesirlerini göstermekte ve askerlik şubelerince askere yollanmak istenen erler ve yakalanan firariler, isyan ederek dağılmaktadırlar[4] . Bu bölgede Ermeni Katolik Papazı Ohannes, çok açık bir şekilde propagandasına devam etmekte ve alenen Ankara Hükümeti için "bu hükümet kâğıd hükümeti, paçavra hükümeti! Fransa Hükümetine kurban olunuz" diyebilmektedir. Papazın bu söz ve propagandasına karşı kimse birşey diyemediği gibi, bazı Türkler'de onunla sık sık temasta bulunmaktadırlar. Nevşehir eski Kaymakamı Nedim Bey, Papazla görüşenlerin başında gelmektedir. Papaz Ohannes ile birlikte çalışan Sefeızâde Şevket, Milli Hükümete muhalif olan Yozgat'taki Çapanoğullarıyla da mektuplaşmaktadır[5] . Çeşitli bölgelerde yaşayan Ermenileri tahrik etmek amacıyla bazı şehir ve kasabalarda, Ermenilerin sürüldüğü, zulüm yapıldığı yolunda propaganda broşürleri dağıtmaktadırlar. Meselâ Kütahya Ermenilerinin "tehcir" edildiğinden bahseden yüzlerce mektubu, Kütahya devecileri aracılığı ile deve semerleri arasında Bursa'ya sevketmişlerdir. Bu mektupların Ermenilere dağıtıldığını, Bursa'da bulunan Askerî Polis memuru bizzat tespit etmiştir[6] . Ermeniler Anadolu'da bulundukları bölgelerde, Kuvay-ı Milliye aleyhine propaganda yapmakla, birlikte bölgeleriyle ilgili işgal güçlerinin işine yarayacak bilgileri de onlara ulaştırmaktadırlar. Hatta işgal bölgelerinden daha içerlere girerek, milli ordu hakkında bilgi toplamaya çalışmaktadırlar[7].

2 - Anadolu Ermenilerinin Ermenistan'a Göçleri:

Anadolu'nun bazı yerlerinden birçok Ermeni, çeşitli yol ve araçlarla. Ermenistan'a yardım için göç etmektedirler. Ermenilerin bu göçünü Askerî Polisin tespitine göre batılı gazetelerde desteklemekte ve Kuvay-ı Milliyecilerin saldırıları karşısında, Ermenistan'ın yalnız bırakılmaması, çağrısında bulunmaktadırlar[8]. Bu çağrıya uyarak 5 Eylül 1920'de İtalyan bandıralı Jan vapuru ile Zonguldak'a gelen 172 Rum ve Ermeni gönüllüsü, Batum'a gitmek üzere hareket etmişlerdir. Bu gönüllülerin bir kısmı askerî kıyafetli, bir kısmı ise çeşitli elbiseler giymiş durumdadırlar[9].
Yine Askerî Polisin tespitlerine göre seksen kadar Ermeni genci bir Fransız vapuru ile İnebolu'dan Trabzon'a gitmek üzere 27 Eylül 1920'de ayrılmışlardır. Buradan da Erivan'a gitmek üzere Batum'a hareket etmişlerdir[10].

Güney bölgelerimizden deniz yolu ile Ermeniler ‘in Ermenistan'a göçlerine büyük ölçüde Fransızlar yardım etmektedirler. Kilikya'dan İstanbul'a getirilen Ermeniler oradan da Ermenistan'a sevkedilmektedirler[11].

Antalya (P) şubesinden bildirildiğine göre 7 Ekim 1920'de Suriye'den gelen Lloyd Kumpanyasının Tirol Vapuruna, Mersin'den altıyüz kadar Ermeni ailesi ile topçu ve piyade sınıflarına mensup Fransız askeri kılığında üçyüz Ermeni askeri bindirilerek Ermenistan'a gönderilmiştir. Adana civarında bulunan binikiyüz Ermeni'nin Mersin'den, İstanbul'a nakilleri içinde LLoyc' Kumpanyası ile 20.000 liraya pazarlık yapılmıştır[12].

3 - Batılı Devletler ile İlişkileri:

Ermenistan Başbakanı Hadisyan, Avrupa ülkelerini dolaşarak kamuoyu oluşturmaya çalışmakta ve Türkler'e karşı kullanmak üzere bazı konularda yardım talebinde bulunmaktadır. Birçok konuda Ermeni Hükümetine yardım vaadinde bulunan Batılılar; Hadisyan'ın asker, para, erzak ve mühimmat ile ilgili isteklerinden asker ve para isteğine olumsuz cevap vermişlerdir. Bunların Ermeniler tarafından kendi aralarında çözümlenmesini, ancak mühimmat ve erzak yardımında bulunabileceklerini bildirmişlerdir. Venizelos, Ermenistan Başbakanına büyük vaatlerde bulunarak "... 
Ermenistan için lâzım olan yerler temin edilmedikçe, askerlerini geriye çekmeyeceğimi ve behemehal (mutlaka) bu hususu temine çalışacağını..."[13] Söylemiştir.

Hadisyan, Avrupa'dan İzmir'e geçerek Yunan Orduları Başkomutanı Paraşkevupulos ile görüşmüş ve onun üzerinde iyi intibalar bırakmıştır. Bu görüşmeden sonra Paraşkevupulos, Ermenistan orduları 
Başkomutanı Nazarbekyan'a fotoğrafı ile Ermeni ve Yunan milletinin dayanışmasından bahseden, bir mektupta göndermiştir. Ayrıca Erivan'daki Ermeni ordusu topçu komutanı "Şah Hatun"a verilmek üzere bir nişan vermiş ve yüksek rütbeli Ermeni Komutanlarının isimlerini de almıştır[14] .

4- Ermeniler ‘in Taşkınlıkları ve TBMM Hükümeti'’nin Bunlara Karşı ' Aldığı Tedbirler:

Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletlerince, Anadolu'nun işgâle başlaması ile birlikte özellikle Ermeni ve Rumlar, bulundukları bölgelerde Türklere saldırmışlardır. Yerli Rum ve Ermenilerden oluşan çete grupları, Gemlik dolaylarındaki bazı köyleri basarak bütün erkeklerle birlikte seksenbeş kadını yakmışlar, sadece birkaç ev bu faciadan kurtulabilmiştir[15].

Yine Ermeni çetelerinin, Orhangazi ve çevresinde birçok Müslümanı katletmeyi planladıkları, (P) teşkilâtınca tespit edilmiştir. Diğer bir Ermeni çete grubu ise, 20 Eylül 1920'de Delice ve Bayır köyleri ile Gemlik'teki Müslüman mahallelerini yağmalayarak yakmıştır. Yetmiş haneden oluşan Dutluca köyünü yakan ve yağmalayan Ermeni çete grubunun, üçyüz civarında olduğu tahmin edilmektedir[16].

İşgâl güçlerinden büyük ölçüde cesaret alan Ermeniler, zulüm ve işkencelerinin dozunu o kadar arttırmışlardır ki, Yalova civarında Lâlâdere köyünde altı ve üç yaşlarında ve altı aylık çocukların başlarını, kulaklarını kesmekten utanmamışlardır. Bu çetelerin öldü sanarak bırakıp gittikleri dört yaşındaki bir çocuk, Karamürsel'e getirilerek tedavi edilmiştir. Bu cinayetleri işledikten sonra, bütün 
Lâlâdere köyünü yakarak kaçmışlardır[17].

İşgal güçleri ile işbirliği yaparak Türkler aleyhine propaganda yapan, Türk köylerini, basarak yakan, büyük küçük demeden insanları öldüren ordu gerisinde bozgunculuk çıkaran Ermenilere karşı hükümet, bazı tedbirler alarak milli menfaatleri korumaya çalışmıştır. Yunanlılar lehine propaganda yapan bir kısım Ermeni ve Rumların, Konya bölgesinden uygun başka bir yere nakillerine karar verilmiştir[18]. Her türlü tedbire rağmen Ermenilerin zararlarının önüne geçemeyen hükümet, sonunda bu yola başvurmaya mecbur kalmıştır. Böylece yıkıcı propaganda karşısında ne yapacağını şaşırmış durumda olan Türker’de rahatlamış olacaktır. Daha önce tedbirlerin alınmamış olması halkın "kuve-i mâneviyesi" ni bozmuştur.[19]

Alman tedbirlerden bir diğeri de, Ermenilerin Anadolu içerisinde lüzumlu, lüzumsuz seyahat etmelerinin önlenmesidir. Bu konuda "Dâhiliye Vekâleti" nin emri Valiliklere gönderilmiştir[20]. Askerî Polis Teşkilâtı Başkanlığı şubelere gönderdiği emirde, valiliklerle işbirliği yapılarak, Ermenilerin seyahatlerine mâni olunmasını istemiştir[21]. Böylece Ermenilerin çeşitli yerlere giderek zararlı propaganda ve Yunanlılar lehine casusluk yapmalarının önüne kısmen de olsa geçilmiş olacaktır.

B- Rumlar

Anadolu'nun, Yunanlılarca işgâle başlanmasıyla birlikte, azınlıklardan Rumlarda Türkler aleyhine gizli veya açık faaliyetlere başladılar. Askerî Polisin tespitlerine göre yerli Rumlar'ın cephe gerisinde en faal oldukları ve bozgunculukta başarılı oldukları bölgelerden birisi de Konya ve çevresidir. Yunanhlar'm galibiyetinden emin oldukları için,asayiş kuvvetlerini dinlemiyorlar hatta onlara saldırmak cesaretini gösteriyorlardı. Konya'nın Sille Nahiyesindeki Rumlardan Hoço'yu bir suçundan dolayı jandarmalar götürmek istemişlerdir. Fakat Rumlar toplanarak suçluyu teslim etmedikleri gibi, jandarmaların silahlarını alarak kovmuşlardır. Bunun üzerine valilik, gerekli kuvveti göndererek, asayişi sağlamış ve olaya karışanlardan Askerî Polisçe tespit edilen onbeş kadar Rum'u Konya'ya getirtmiştir. Bunlardan Hoço ile birlikte, Ekmekçi Mahallesinden Papaz oğlu Silve, Sizos, Sava, Bakırcı Ohannes ve Intenes, evrakları düzenlenerek mahkemeye sevkedilmişlerdir. Bu olay nedeniyle Sille Nahiyesi'nde ki diğer Rumların evlerinde yapılan araştırmalar sonucu, üç adet tüfek bulunarak alınmıştır. Yine aynı kasabada öğretmenlik yapan ve İngiliz istihbaratı için çalışan bir Rum da tespit edilerek Konya'ya getirilmiştir. Askerî Polis'in Konya Şubesi, Sille'de benzeri olayların önüne geçmek için, güvenilir "fahrî memur" tayin etmiştir[22].

Daha evvel azınlıklara tanınan özel haklar çerçevesinde açılan azınlık okullarında görevli Rum memurlar[23], gönüllü olarak işgal güçleri adına çalışmışlardır. Eskişehir "Rum mektebi" Müdürü Mavridi'de bunlardan biridir. Eskişehir Mutasarrıflığı ve Polis Müdüriyetini atlatarak 21 Ağustos 1920'de "Seyahat Vesikası"[24] almayı başaran Mavridi, 2 Eylül 1920'de trenle Konya'ya gelmiş ve propagandaya başlamıştır. Ancak daha işe yeni başlamışken, Konya (P) şubesince yakalanarak nezarete alınmış ve tesirsiz hale getirilmiştir[25].

Konya ve civarında Kuvay-ı Milliye aleyhine cereyan eden olayları tezgahlayan merkezin Patrikhane olduğu, burada elde edilen belgelerden anlaşılmaktadır. Elde edilen belgelerden, Rumların davranışlarından haberleşmelerinden anlaşıldığına göre, yerli Rumların haklarını korumaktan çok, Yunanistan adına hareket edildiği anlaşılmaktadır. Rumların ve Ermenilerin bütün bu olumsuz ve aleyhtar davranışlarına rağmen yetkililer Rum ve Ermeni papazları ve ileri gelen Ermeni ve Rumlarla bir toplantı yaparak olayları çözümlemeye çalışmaktadırlar. Nitekim bu maksatla Konya Valisinin bir toplantı düzenlediğini bilmekteyiz.[26]

Anadolu'da, Yunan emellerine hizmet etmek için, Konya'da kurulmuş olan "Rum Meclisi" üyeleri şunlardır: [27]

Reis-i Evvel (I. Başkan) Metropolid Agef Birukapiros. Reis-i Sâni (II. Başkan) Mühendis Rizo Reis-i Evvel Vekili Doktor İpokrat Reis-i Sâni Vekili Doktor Yorgi Sakaludu Aza (Üye) Sirefeyacuoğlu (Banka sahibi) Aza (Üye) Elyasoğlu Stefan (Tüccar) Aza (Üye) Elyasoğlu Bursaş (Tüccar) Aza (Üye) Boos Aleksiyaris (Tüccar) Az a (Üye) Terkenli Yavuli (Tüccar) Aza (Üye) Saatçi Sova (Tüccar) Aza (Üye) Nikola Zitoncualu (Tüccar) Aza (Üye) Vasil Lukizis (Tüccar) Aza (Üye) Ananayabozubusos (Fabrikada kâtip) Kâtip Aleksis bisurbiziz (Mektep Kâtibi) Sandık Emini Nikola Hafubuteris (Tüccar)

Türkler tarihleri- boyunca azınlıklara karşı daima iyi rolü davranmışlardır. Hiçbir zaman, suç işleyen bir kısım azınlık mensuplarını bahane ederek diğerlerini cezalandırma yoluna gitmemişlerdir. Bütün milletin ve ülkenin tehlikede olduğu Millî Mücadele sırasında bile Ermeni ve Rumlara karşı âdil davranmışlardır. Belgelerden de anlaşıldığı gibi, Ermeni ve Rumların soykırım iddiaları gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Türkler en fazla fitne, fesat ve bozgunculuk çıkaranları başka yerlere nakletmişlerdir.




[1] Bülent Çukurova, M.M . Grubu Haber Alma Raporlarında Grup Faaliyetleri ve Bazı Zararlı Cemiyetler (A.Ü. TİT . Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 1989, s. 142
[2] ATAŞ E Arşivi: K. 683, D. 126A, F. 22
[3] ATAŞ E Arşivi: K . 693, D. 157, F. 2-3 . Kony a Askerî Polis Şube Müdür ü Üsteğmen Nazım bu propagandaların önüne ancak bu işi yapanların bölgeden uzaklaştırılmaları ile geçilebileceğini söylemektedir. Uzaklaştırılmalarını istediği Rum ve Ermeniler ise şunlardır: Doktor İpokrat Metropolid Ayanoğlu Minako, Doktor Artiniyadis, Hirakim Bacıoğlu, Terz i Minced, Mühendis Rizo, Boranaki Tokatlidus; Kukunusoğlu Herakim, Minasoğlu Budanaki, Meyhaneci Selleli Aposnol, Murahha s Ardavast, Muhtar Karabet, Mağmarya n Istepan, İstasyon Memuru Samutyan , Kırtasiyeci Katmaryan , Papaz Pervanet, Belediye Kalfası Ropin, Doktor Markaryan , Kunduracı Hacı İskender (Türk olması lazım).
[4] ATAŞ E Arşivi: K . 683, D. 126 A, F. 94, Nevşehir Askerlik Şubesinin topladığı ve cepheye yolladığı askerler, Ermen i Papazı Ohannes ve onu n yerli işbirlikçisi Seferzâde Şevket'in faaliyetleri sonucu isyan ederek muhafızlardan kurtularak kaçmışlardır.
[5] ATAŞ E Arşivi: K. 683, D. 126A, F. 94. Konya Askerî Polis Şubesinden Nevşehir, Ürgüp, Ereğli, Niğde bölgelerinde araştırma yapmakla görevlendirilen bir subay, Nevşehir ve Ürgüp yöresinde çıbanbaşı olarak şunları göstermektedir: Nevşehir'de ikâmet eden Ermeni Katolik Papazı Ohannes ve ona yardım eden ve aynı yerde ikâmet eden Seferzâde Şevkettir.
[6] 6 ATAŞE Arşivi: K. 680, D. 118, F. 71-1
[7] ATAŞE Arşivi: K. 680, D. 118, F. 31. İşgal güçleri adına bilgi toplamak için İstanbul'da  bir Ermeni kadınının Anadolu'ya geçtiği ve Ali Fuad (Cebesoy) Paşa'nm karargahı etrafında dolaştığı tespit edilmiştir. Garp Cephesi Askerî Polis Teşkilâtı Başkanı Binbaşı İsmail Hakkı Bey'in bu konuda Garp Cephesi Komutanlığı'na yazdığı bir rapor şöyledir: "1. Dersaadetten gelen bir Ermeni kadınının Ali Fuad Paşa Hazretlerinin karargâh mevkii ile mesai saatlerini ve hangi saatlerde nerelerde bulunduğunu mütecessis bir tavırla tahkik etmekte olduğu haber alınmıştır. 2. Bu kadınla sıhriyeti olan ve aynı hanede ikâmet etmekte olan diğer bir kadının şâyan-ı itimat ve teşkilâtımızda müstahdem memuremize 29 Ağustos 1920'de "Yarın İngiliz tayyaresi beyanname atacaktır. Belki buraya ata r diye zevcim köye gitmedi. " demiş ve filhakika aynı günde Rum ve Ermeni mehafilinde birkaç gün zarfında düşman tayyarelerinin gelip, beyanname atacakları tarzında bir şayiada deveran ediyordu. Ertesi günü tayyarenin beyannameler atmaya başlaması üzerine mezbue "nasıl ben söylemedim mi? " tarzında beyanatta bulunmak suretiyle her şeyden haberdar olduğunu anlatmak istemiştir. 3. Gerek beyannamelerin atılacağı günün gayri müslüm komitelerce mâlum bulunması, gerekse bu derece merak ve dikkatle karargâh mevkii ve mesai saatleri hakkında maluma t elde etmeye çalışması, düşmanın zât-ı kumandanîleriyle karargâh-ı alilerine bir tecavüz istihbaratın da bulunduğuna ihtimal verilmekte ve bunun tayyarelerle tatbikine çalışılması muhtemel bulunduğu cihetle bu hususta tetkikat-ı lâzımenin icrası muvafık olur. Mülâhazasında bulunduğumu arz eylerim efendim." Bnb. İsmail Hakkı. 3/9 / 1920.
[8] ATAŞ E Arşivi: K. 680, D. 118, F. 104.
[9] ATAŞ E Arşivi: K. 691, D. 150, F. 9-1
[10] ATAŞ E Arşivi: K. 680, D. 118, F. 69
[11] ATAŞ E Arşivi: K. 680, D. 118, F. 104
[12] ATAŞE Arşivi: K. 680, D. 118, F. 105.
[13] ATAŞE Arşivi: K . 680, D. 118, F. 81.
[14] ATAŞE Arşivi: K. 680, D. 118, F. 81.
[15] ATAŞE Arşivi: K. 693, D. 157, F. 2-55
[16] ATAŞE Arşivi: K. 687, D. 141, F. 14
[17] ATAŞE Arşivi: K. 687, D. 141, F. 30
[18] ATAŞE Arşivi: K. 683, D. 126A, F. 16-3.
[19] ATAŞE Arşivi: K. 691, D. 150, F. 16-4.
[20] ATAŞE Arşivi: K. 683, D. 126 A. F. 16-1.
[21] ATAŞE Arşivi: K. 683, D. 126A, F. 16.
[22] ATASE. Arşivi: K. 683, D. 126A, F. 20.
[23] Sille'de meydan a gelen olaylara karışanlar arasında bulunanlardan birisi "Rum Mektebi " eski müdür ü Yorgi Mavruhliyetis diğeri ise halen aynı okulun müdürlüğün ü yap a n Vasilaki ile yine aynı okulun öğretmenlerinden Dimasten Kurmiris'tir. Askeri Polis Teşkilâtı Kony a Şubesinin b u kişiler hakkında elde ettiği bilgiler şöyledir: "Rum Mektebi eski müdürü Yorgi Mavruhliyetis: Mütarekede n sonra Atina'da n Konya'y a gelmiştir. Bu okulda "muallim" iken, Yunan ordusu Konya'ya gelince istikbâl etmek üzere Ru m çocuk ve kızlarına Yunan elbisesi yaptırdığı, Venizelos lehinde pek çok propaganda yaptığı ve Venizelos'a ait şarkıları çocuklara öğrettiği tespit edilmiştir. Yuna n propagandacısı olduğu muhakkaktır. Muallim Dimasten Kurmiris: Aslen Kıbrıslı olup, Türkçe bilmez, İngiliz pasaportu ile mütarekeden sonra Konya'ya gelerek, Sille'de Rum Mektebi muallimliğine tayin edilmiştir. Ağustos 1920'de Sille'de jandarmalar a karşı Rumlar tarafından icra edilen bir taarruzda, ahaliye heyecânâmiz nutuk vermiş ve kendisi derdest edilerek Konya'ya getirilmiş ise de hakkında hiçbir muamele yapılmamıştır. Merkûm vakadan evvel Konya Rum Mektebine nakletmiş, vaka bastırıldıktan sonra beş altı gün hanesinden çıkmamış, sonra tekrar Sille'ye gitmiştir. Vaziyet ve ahvali bunun Yunan, İngiliz propagandacısı olduğuna hiç şüphe bırakmamaktadır. Halen' Rum Mektebi Müdür ü olan Vasilaki: Delibaş vakasından sonra nazarı dikkati celb etmemek üzere Sille'ye firar etmiştir. Merkûm, seferberlikte hayatını Yunanistan'da hizmete vakfetmiş mütarekede Konya'ya gelmiştir. Vakada (Delibaş İsyanı) Kilisenin çanıyla ahaliyi içtimaa davet etmiş, asilere harekât-ı milliye aleyhinde teşvikatta bulunduğu lcdettahkik tebeyyûn etmiştir. Merkûmda Yuna n propagandacılarının mühim simalarındandır. " (ATAŞE Arşivi: K. 683, D. 126A, F. 24-3).
[24] ATASE Arşivi: K . 683, D. 126A, F. 24-1.
[25] ATASE Arşivi: K. 683, D. 126A, F. 24, 24-2. Garp Cephesi Askerî Polis Teşkilâtı Başkanlığı 5 Eylül 1920'de Konya Şubesine yazdığı bir telgrafta "evvelce iş'ar olunduğu üzre merkumun Eskişehir'e iadesinden sarf-ı nazarla oraca taht-ı nezarette bulundurulması " emrini vermiştir (ATAŞE Arşivi: K. 683, D. 126A, F. 24-1
[26] ATASE Arşivi: K. 693, D. 157, F. 2-7.
[27] ATASE Arşivi: K. 683, D. 126A, F. 21-1.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot