TÜRK DİLİNİN BAYRAK İSMİ ÖMER SEYFETTİN - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

15 Ağustos 2020 Cumartesi

TÜRK DİLİNİN BAYRAK İSMİ ÖMER SEYFETTİN

 

Muhteşem Bir Kalem
Acı Bir Son
Ömer Seyfettin

Editörler

M. Mine ÇUHADAR

Koray Murat TURAL

Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü


Çocukluğumu onun duru Türkçesi ile yazılmış öykülerini okumakla geçti. Hele hele bir de tarihe meraklıysanız Ömer Seyfettin hikayeleri ve Yahya Kemal şiirlerini baş ucunuzdan ayıramazdınız. Osmanlı münevverlerinin ağdalı dil kullandığı hatta yazdıklarından kendilerinin bile anlamadığı, batı hayranlığının toplumu sardığı günlerde Ömer Seyfettin dalgalanmayı bekleyen Türk Dil bayrağına adeta poyraz olmuştu. Bu gün hemen hemen herkesin hayranı olduğu şiir, öykü ve fikir yazılarının usta kalemi Ömer Seyfettin’in kimsesizler gibi muamele gördüğünü ve cesedinin kadavra olarak kullanıldığını biliyormuydunuz? Biz Akademi Tarih editörleri olarak dev yazar ve Türk Milliyetçisi Ömer Seyfettin’i sizlere tanıtmak istedik. Hadi bakalım…

11 Mart 1884'te Gönen'de doğan Seyfettin,  6 Mart 1920'de İstanbul'da henüz 36 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Çağdaş Türk Hikâyeciliğinin ve ‘Milli Edebiyat Akımı’nın kurucularındandır. Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'in oğludur. İlk eğitime Gönen'de başladı. Babasının görevi nedeniyle sürekli yer değiştirmemeleri için annesiyle birlikte İstanbul'a gelmek zorunda kaldı. 1892'de Aksaray'daki Mekteb-i Osmaniye'ye yazdırıldı. 1896'da Eyüp'teki Baytar Rüşdiyesi'ni bitirdi. Edirne Askeri İdadisi'nden sonra 1903'te İstanbul'da Mekteb-i Harbiye'den mezun oldu. Teğmen rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerine katıldı. İzmir Zabitan ve Efrat Mektebi'nde kısa süre öğretmenlik yaptı. 1908'de merkezi Selanik'te olan 3'üncü Ordu'da görevlendirildi. 1911'da ordudan ayrıldı. Ama Balkan Savaşı çıkınca tekrar askere alındı. Sırp ve Yunan cephelerinde savaştı. Yanya Kalesi'nin savunması sırasında Yunanlılara esir düştü. Bir yıl süren tutsaklıktan sonra İstanbul'a döndü. Kısa bir süre "Türk Sözü" dergisinin başyazarlığını yaptı. 1914'te Kabataş Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. Ölümüne dek bu görevi sürdürdü.

     Ömer Seyfettin'in 2 Mayıs 1918'de yayımlanan yazısı "Eskiden Türk milletini parçalayan iki kuvvet vardı: 1- Rus pençesi 2- Milli gaflet. Birinci kuvvet artık kırıldı. Fakat ikinci kuvvet hâlâ duruyor. Bu kuvvete karşı uğraşmak, bugün bütün milliyetini idrak etmiş Türkler için farzdır."


Selanik'te yayınlanan "Genç Kalemler" dergisindeki yazılarıyla tanınmaya başladı. Derginin ikinci dizisinin ilk sayısında Nisan 1911'de yayınlanan "Yeni Lisan" başlıklı yazısı "Milli Edebiyat" akımının başlangıç manifestosu olarak kabul edilir. Yazılarında, yalın, halkın konuştuğu ve anladığı bir dil kullanmak gerektiğini savundu. Türkçe'nin kendi kurallarına uygun yazılmasını, Arapça ve Farsça sözcüklerden arındırılmasını istedi. Milli Edebiyat akımının öncülüğünü Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem'le birlikte sürdürdü.
İçinde ki yazma aşkı Edirne'deki öğrenciliği sırasında başladı. İlk şiiri "Hiss-i Müncemid" "Ömer" imzasıyla 1900'de "Mecmua-i Edebiye"de yayınlandı. İlk öyküsü "İhtiyarın Tenezzühü" 1902'de Sabah gazetesinde yer aldı. İzmir ve Makedonya'da görevliyken yazdığı şiir, öykü ve makaleler çeşitli dergilerde çıktı. Askerliğe ara verdiği dönemde ise yazıları "Rumeli" gazetesi ve çeşitli dergilerde yayınlandı.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında "Yeni Mecmua"da yayınlanan öyküleriyle ününü iyice yaygınlaştırdı. Öykülerini kişisel deneyimlerine, tarihsel olaylara ve halk geleneklerine dayandırdı. Günlük konuşma dilini kullanması, öykülerine canlı ve etkileyici bir özellik verdi. Çok değişik konular işledi. Bunları anlatırken yergiye, polemiğe, komik durumlara ve toplumsal yorumlara da yer verdi.

Türk Dili için mücadele veren Seyfettin 6 Mart 1920 yılında tedavi gördüğü hastanede 36 yaşındayken vefat etti. İşgal altındaki esir İstanbul’da kimse ilgilenmedi. Cesedi kimsesiz muamelesi gördü ve Tıbbiyeli öğrenciler tarafından kadavra olarak kullanıldı.

ESERLERİ

Şiir:

Ömer Seyfettin'in Şiirleri (1972, Fevziye Abdullah Tansel derlemesi)

Roman:

 Ashâb-ı Kehfimiz (1918)

Efruz Bey (1919)

Yalnız Efe (1919, 1988)

Öykü:

Harem (1918)

Yüksek Ökçeler (1922, 1988)

Gizli Mabed (1923, 1988)

Beyaz Lale (1938)

Asilzâdeler (1938)

İlk Düşen Ak (1938, 1980)

Mahçupluk İmtihanı (1938, 1982 bir oyun da içerir)

Dalga (1943, 1952)

Nokta (1956)

Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür (1958)


İnceleme:

Milli Tecrübelerden Çıkarılmış Ameli Siyaset (1912)

Yarınki Turan Devleti (1914)

Türklük Mefkuresi (1914)

Türklük Ülküsü (ilk 3 kitap birarada ölümünden sonra, 1975)

 

KAYNAKLAR

Selahattin Dilidüzgün (2005). Eğitsel Bir Bakış Açısı ile Ömer Seyfettin ve "Kaşağı" İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi. Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi

Geçgel, H , Sarıçan, E. (2011). Ömer Seyfettin’in Hikâyelerinde Çocuk ve Eğitim Teması. Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. ss. 164-175.

Cengiz Aydemir. Modern Türk Hikayeciliğinde Ömer Seyfettin Etkisi. Balıkesir Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2020.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot