“Piramatüre
Devlet Yunanistan” Doğu Akdeniz’de Yaşanan Olayların Tarihsel Niteliği
“Piramatüre
Devlet Yunanistan” Doğu Akdeniz’de Yaşanan Olayların Tarihsel Niteliği
· Yunanistan'ın Müstakil Oluşuna Giden Süreç
XIV. Yüzyıl
sanki dünyada çözülmemiş ne kadar emperyal konu varsa hepsi bu yüzyıl içerisine
sığmıştır. Bugün Türkiye gayet hukuki siyasal ve tarihi anlamda haklı olarak
Akdeniz ve Ege adalarında “Mavi Vatan” kavramını ortaya atarak ülkemizin
sosyo-ekonomik haklarını savunma gayreti içerisindedir. Bugün yaşadığımız
olaylara baktığımız zaman meselenin yeni olmadığı tarihsel altyapısı olmakla
binaenaleyh bu durumun ortaya çıkışının 1820’lere sonunda Avrupalı güçler
tarafından desteklenen Yunan bağımsızlığı ile sonuçlanan isyan neticesi
sonrasında yaşanan süreç içerisinde geliştiği su götürmez bir gerçektir sizlere
Yunan bağımsızlığı ve sonrasında yaşanan gelişmeleri aktarmaya çalışacağım.
1821 Martında
başlayan Yunan İsyanının başarıya ulaşmasını üç ana faktörle özetlemek
gerekirse bunlar
1.Mora
Valisi Tepedenli Ali Paşa’nın azli sonrası Teselya ve Mora’da Yunan
İsyancıların serbest hareket imkânı bulması
2.Başından
beri milliyetçi ideoloji etrafında birleşen Yunan isyancıların Yunan
burjuvazisinin desteğini alması ve isyanın ekonomik altyapısının sağlanması
3.Avrupalıların
eski Yunan tarihi ve medeniyetine olan ilgisi “Philhelenizm” sevdası
Yunan İsyanı
bu üç unsurun oluşması ve özellikle son söylediğimiz maddenin gerçekleşmesi ile
gelişecek ve müstakil bir devlet olarak ortaya çıkacaktır burada asli konumuz
“Doğu Akdeniz” meselesi olduğundan isyanın düşünsel fikirsel altyapılarına
değinmekten ziyade isyan sırasında Avrupalıların takındığı durumdan biraz
bahsedeceğim.
Avrupalılar
Napolyon’a karşı vermiş olduğu mücadele sonrası 1815 Viyana Kongresi ile tüm
milliyetçi akımları yok herhangi bir yerde ihtilal hareketi vuku bulduğu vakit
ezilmesi gerektiğine dair karar almalarına rağmen Yunan isyanı neticesinde
durum pek de böyle olmamıştır. Osmanlı lehine müdahaleden kaçınan küresel
güçler ilk etapta Osmanlı Devletine “Bu sizin iç meseleniz kendi içinizde
halledin” dedikten sonra gelişen süreçte Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali
Paşanın isyana müdahil olması ve Yunan isyancıların ezilmesinin ardından Avrupa
Kamuoyu ayağa kalkacak şuan olduğu gibi “Geleneksel TÜRK düşmanlığı” tekrar
hortlayacak Philhelenizm (Yunan hayranlığı) toplumun büyük kesmin de canlanacak
ve hükümetlere Yunan isyancılar lehine duruma müdahale hakkında baskı
gelecektir. Bu düşüncenin temelinde “Bugün ki Avrupa medeniyeti varlığına Antik
Helen kültürüne borçludur” fikriyatı yatmaktadır. Bir tek Avusturya başbakanı
Metternich isyan esnasında Türklere destek vermektedir. Zira çıkarları gereği
Avusturya çok etnik yapılı bir demografik yapıya sahip olup Yunan isyancıların
başarısı Avusturya içerisindeki diğer etnik grupları da tahrik edebilecek
kudrettedir. İsyanın gelişim sürecinde isyancılara en çok destek sağlayan Rusya
ve şuan günümüzde Yunanistan’ın adeta sözcülüğünü yapan Fransa olacaktır. Zira
Fransa 1815’de kendine kurulan cepheyi Yunan isyanı ile fırsat bulup kırmak
isterken Rusya’nın Osmanlı’ya karşı tarihsel hırs ve ihtirasları sabit olup
kendisine bağlı bir Yunanistan kurmak istemektedir. Hal böyle olunca bilhassa
Rusya güdümünde bir Yunanistan kurulmasından korkan İngiltere durumu müdahil
olmuş Rusya ile St.Petersburg görüşmeleri yapılarak özerk bir Yunanistan kararı
alınmış daha sonra buna Fransa’da eklenip Londra protokolü imzalanmış bu
oldu-bitti durumun Osmanlı tarafından kabul edilmemesi halinde Osmanlı’ya karşı
ittifak yapılmakla birlikte sonraki gelişmeler neticesinde Osmanlı Devleti gayet
haklı olarak egemenliğine yönelik bu kararı kabul etmemiş meşhur Navarin
hadisesi ile Osmanlı ve Mısır donanmaları yakılmıştır. Sonra yaşanan hadiseler
Yunan devletinin bağımsızlığına giden yol açılmıştır. Yazının en başında
Yunanistan’a “Piramatüre” yani erken doğum yapmış bağımsızlığı erken elde
ETTİRİLMİŞ! Tanımı verdim çünkü;
· Avrupalı
devletler arasındaki rekabet bilhassa Rus müdahalesine karşı İngiltere’nin
tepkisi kendisine bağlı bir Yunan devleti yaratmak istemesi Yunan devletini
doğurur.
Bundan sonra
gelişen süreçler içerisinde sürekli bilhassa Osmanlı devleti üzerinde şuan
olduğu gibi Avrupa’da ki “Türk karşıtlığından” istifade etmek isteyerek
yayılmacı emeller peşinde koşan bilhassa hamiliğini Fransa’nın yaptığı kendi
başına hiçbir şey yapamayıp her “TÜRK TOKADI” yediğinde dayak yemiş bir çocuk
edasıyla ağabeyini çağıran “Avrupa’nın şımarık çocuğunu” görmekteyiz.
Örneğin 93
harbi olarak tarihimize geçen Osmanlı-Rus harbinde Yunanistan Rus kuvvetleri
Edirne’ye yaklaştığında Yanya ve Epir bölgesini harekete geçmek için fırsattan
istifade etmek istemiş ancak ağabeylerinin(Küresel güçler) bu durumun Rusya’nın
işine yarayacağı dolayısıyla bekle barış konferansında seni mükafatlandıracağız
demesi ile Berlin kongresini beklemiş lakin umduğunu bulma fırsatı Fransa
harici tüm devletler tarafından ters tepmiş tabi burada bir parantez açmak
gerek İngiltere daha sonra Liberal partili Türk düşmanı Gladstone’nin iktidarı
ile bir politika değişikliğine gitmiş ve her türlü konuda Yunanistan’a tam
destek verecektir.
Peki bugün
neden Fransa Yunanistan’ın arkasında? Fransa’nın bu politikasında ki amacı
tarihsel süzgeç eşiğinde cevaplayarak makalemizi noktalayalım.
· Yunanistan meselesinde Fransa ve Doğu Akdeniz
Daha önce belirttiğimiz üzere “Piramatüre” devletin kuruluşunda Fransa etkin rol oynamıştı yine Berlin Konferansında Yunanistan’ın tezlerinin avukatlığını yapan yine Fransa idi zira Doğu Akdeniz’de her zaman söz sahibi olmak isteyen bölgede güçlü bir İngiltere ve İtalya istemeyen hatta bugün Almanya’nın durumundan da anlaşılacağı gibi Avrupa’nın siyasi liderliğini üstlenip Almanya’ya karşı bir handikap kurmak isteyen Fransa nüfusu altında bir Yunanistan’ın gelişmesi için büyük uğraş sarfetmiş ve halada etmektedir. 1886’da Yunanistan ile Girit adası üzerinden kriz patlak verdiğinde yine karşımızda Fransa vardı… İngiltere ise Fransa’nın Yunanistan ile yakın münasebetler kurup Doğu Akdeniz’de bu vasıta ile Fransa’nın güçlü bir donanma oluşturmasından hoşlanmamakla binaenaleyh bu durumdan hoşnut olmayan sadece İngiltere değil Yunanistan’ın güçlenip Selanik tarafında yaklaşmasından hoşnut olmayan bir diğer devlet Avusturya idi. Almanya ise politikası gereği Avusturya’yı desteklemekteydi. Keza Rusya’da bölgede kendisine komşu olabilecek güçlü bir Fransa yerine zayıf Osmanlı devletini tercih etmekteydi. Bu Emperyal güç savaşı lehimize dönüşecek İngiltere Yunanistan’ın durdurulması için gerekirse kuvvet kullanması kararı alacak (Tabi bu kararda Osmanlı devletinin zayıflamasının Rusya’nın işine yarayabileceği İstanbul ve Çanakkale boğazına inen Rusya’nın Hint ticaret yolunu tehdit edebileceği varsayımı da yatmaktadır) diğer devletlerinde Yunanistan’a karşı bir ültimatom vermesi neticesinde Fransa yalnız kalacak Yunanistan abluka altına alınacak Fransa ise yalnız kaldığı için elinden bir şey gelmemekle ablukaya katılmayıp tepki göstermek ile yetinecek ve Yunanistan’a itidal tavsiyesi vermekten başka elinden bir şey gelmeyecektir.
Gördüğünüz gibi Yunanistan’ın her koşulda tetikçiliğini yapan Fransa çünkü politikası bunu gerektirmektedir. Dönem şartları içerisinde Girit Krizinde olduğu gibi usta bir diplomasi ile Osmanlı Devleti Küresel güçlerin emperyalist ihtiraslarını kendi lehine çevirerek akıllı bir politika yürütmüştür. Bize düşen tarihi iyi analiz etmek “Hamaset” ile tarihe bakılamayacağını iyi kavrayarak Uluslararası diplomaside dengeleri gözeterek bir politika belirlemek bilhassa Fransa karşısında geçmişte olduğu gibi çıkarları çatışan güçleri yanımıza çekerek kendimize karşı oluşabilecek bir ablukayı iterek Fransa-Yunanistan ittifakına doğrultmaktır.
Geçmişten gelen ses diyor ki “Navarin Faciası” gibi tecrübelerden ders alarak bir daha böyle bir facianın yaşanmaması için gerekli diplomatik önlemleri sağlayabilip bilhassa Avrupa Kamuoyunu iyi kullanabilirsek “Mavi Vatan” gerçekleşebilir.
KAYNAKLAR
FAHİR ARMAOĞLU 19.YÜZYIL SİYASİ TARİHİ
AKDES NİMET KURAT TÜRKİYE VE RUSYA TÜRK-RUS İLİŞKİLERİ
ENVER ZİYA KARAL OSMANLI TARİHİ CİLT V.- VIII-IV
BERNARD LEWİS MORDERN TÜRKİYE’NİN DOĞUŞU
ENGELHARD TANZİMAT VE OSMANLI
HARRY N.HOWARD TÜRKİYE’NİN TAKSİMİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.