Vatan Sever mi, Yoksa Katil mi? Mithat Paşa 1822 - 1884 - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

5 Eylül 2020 Cumartesi

Vatan Sever mi, Yoksa Katil mi? Mithat Paşa 1822 - 1884

Mithat Paşa 1822 - 1884

 

Duygu KARAKAŞ
Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü


Vatan Sever mi, Yoksa Katil mi? 

Mithat Paşa 1822 - 1884


Akademi Tarih 1071 Blog Sayfası sizleri bilgilendirmeye devam ediyor. Bugün sizlere Türk tarihinin önemli isimlerinden Mithat Paşa’yı tanıtacağız. Mithat Paşa 2. Abdülhamit döneminin en önemli isimleriden birisidir.

Mithat Paşa 18 Ekim 1822’de İstanbul’da dünyaya geldi. Rusçuklu Hafız Mehmed Eşref Efendi’nin oğludur. Çocukluğu babasının naip (kadı vekili) olarak bulunduğu Vidin ve Lofça’da geçti.12 yaşında iken İstanbul’a geri geldi; Devlet kademesinde görev aldı. Aynı anda Fatih camii’nde ünlü hoca efendilerin derslerini izledi; Arapça, Farsça, mantık ve İslâm hukuku öğrendi.

Yolsuzluklarla mücadele hakkında hazırlayıp gönderdiği bir rapor dönemin sadrazamı Mustafa Reşit Paşa'nın beğenilince İstanbul'a çağrıldı. Memuriyet hayatına İstanbul’da devam etti ve Reşit Paşa tarafından himaye edildi. 1858’de devrin sadrazamı Emin Âli Paşa’dan izin alarak Avrupa kentlerinde altı ay geçirdi. Bu arada Fransızca’yı öğrendi. Dönüşünde Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye Başkâtipliğine atandı (1859) ve Kuleli Olayı sanıklarının yargılanmasında görevlendirildi.

Mithat Paşa’nın başarılı çalışmaları, düşmanı olan Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’nın bile takdirini kazanmıştı. Yeniden sadrazamlığa yükselmiş olan Kıbrıslı, onu “vezir” rütbesi ve “paşa” unvanı ile Niş valiliğine atadı. Dört yıl süren bu görev sırasında üstün yeteneğini ve yaratıcılık gücünü ortaya koydu. Yörede eşkıyalık olaylarını önledi; Müslüman ve gayri-Müslüm halkın barış içinde yaşaması için önlemler aldı; maliye, bayındırlık alanlarında başarılı çalışmalar yaptı. Sulama kanalları yaptırmak, kimsesiz çocuklar için ıslahhaneler açmak, zirai kredi kooperatifleri kurdurmak, posta şirketlerini faaliyete geçirmek gibi büyük reformlar gerçekleştirdi. Aynı zamanda Ziraat Bankası’nın ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin temeli sayılan Memleket Sandıklarının kurdu. Memleket Sandıkları ile çiftçiye yüksek faizli krediler veren tefecilere karşı devlet destekli kooperatif bir sisteme geçildi.

Mithat Paşa, üç yıldan fazla kaldığı Tuna vilayetinde önemli hizmetler gerçekleştirdi. Bir devlet büyüklüğündeki eyaletin idaresini yeni nizamnameyi uygun olarak düzenledi. Köylerde İhtiyar Meclisleri, kazalarda İdare ve Deavi Meclisleri’ni kurdu. Senede bir kez toplanacak olan Vilayet Umum Meclisleri’ni oluşturdu. Paşa, özellikle şose yollarına önem verdi. Tuna’da kaldığı üç buçuk yıl içerisinde 3.000 kilometre yol, 1.400 köprü yaptırdı. “Menafi Sandıkları" adı altında bir teşkilat kurdu, ziraatçiler, küçük bir faiz karşılığında sarraflar yerine bu sandıktan borç alabildiler. Zamanla Tuna Vilayeti’nden başka Osmanlı Devleti’nin tüm vilayetlerinde benzer şekilde "Memleket Sandıkları" kurulmuş ve bu sandıklar Ziraat Bankası ile Emniyet Sandığı’nın temelini oluşturmuştur. Niş, Rusçuk, Sofya’da öksüz ve yetimler için ıslahhaneler kurdu. Bu kurumlarda çocuklara terzilik, ayakkabıcılık gibi el becerileri kazandırıldı. 17 Temmuz 1866’da Tuna’da telgraf hattı döşendi. “Tuna Ticaret Vapurları”’nı işletmeye açtı. “Tuna” adında bir gazete kurdu. Verginin zamanında toplanması için “tahsildarlık” kuruldu; vilayetin yıllık gelirinde büyük artış sağlandı. Tuna Vilayeti Nizamnamesinin Tuna’da çok başarılı uygulanması sonucunda Rumeli, Anadolu ve Arabistan’da da gerçekleştirilmesine karar verildi.

 

Mithat Paşa’ya Bağdat Valiliğinden istifasından sonra bir yıl görev verilmedi. Sadrazam Mahmut Nedim Paşa onu Sivas’a vali olarak göndermek istedi ancak bunu kabul etmedi; Edirne valiliği teklifini ise kabul etmek zorunda kaldı. Ne var ki görev yerine gitmeden önce onu huzuruna kabul eden padişah kendisini sadrazam atadı. 31 Temmuz 1872’de başlayan sadrazamlığı yalnız 80 gün sürdü. 80 günün sonunda görevden alındı. Mithat Paşa, sadrazamlıktan azledildikten sonra dört sene boyunca kısa süreli görevlerde bulundu. İlk defa 1873’te getirildiği Adliye Nazırlığı görevinden birkaç ay içinde azledildi; Selanik’e vali olarak görevlendirildi; bu görev üç ay sürdü. 1875’te yeniden Adliye Nazırlığına getirildi ancak devletin büyüyen problemleri karşısında Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’yı protesto için istifa etti.

 

Osmanlı Padişahı Abdülaziz’in son yıllarındaki siyasi kaos ortamında Mithat Paşa saray karşıtı ve reform yanlısı siyasetin başlıca lideri olarak dikkatleri üzerine çekti. Serasker (ordu komutanı) Hüseyin Avni Paşa, Şirvanizade Rüştü Paşa ve (Şirvanizade’nin ölümünden sonra) Mütercim Rüştü Paşa ile birlikte, Abdülaziz’i devirmeyi planlayan "cuntayı” oluşturduğu iddia edildi..

 

30 Mayıs 1876 Darbesi’yle Abdülaziz devrilip V. Murat tahta geçirildi. Devrik padişahın dört gün sonra şüpheli bir biçimde ölümü ve ardından Hüseyin Avni Paşa’nın Çerkes Hasan adlı genç subay tarafından öldürülmesi olayları üzerine yeni padişah ruhsal bir bunalıma girince, 31 Ağustos’ta o da tahttan indirilerek kardeşi II. Abdülhamid padişah ilan edildi. Bu olayda Sadrazam Mütercim Rüştü Paşa ön planda görünse de rejim değişikliğinin gerçek mimarı Mithat Paşa idi. Paşanın kendisine bağlı bir milis kuvveti oluşturduğu, İstanbul sokaklarında Paşa lehine taşkın gösteriler yapıldığı ve kısa bir süre sonra Mithat Paşa’nın Osmanlı saltanatına son vererek cumhuriyet ilan edeceği söylentileri tüm sokaklarda yayıldı.

 

II. Abdülhamid’in cülûsundan sonra Mithat Paşa ilk Osmanlı Kanun-ı Esasî’sini (anayasa) hazırlayan encümenin başına geçti. 17 Aralık 1876’da Rüştü Paşa’nın "Mithat Paşa’nın entrikalarından korkarak" istifası üzerine sadrazamlığa atandı. 23 Aralık’ta II. Abdülhamid, Mithat Paşa’nın hazırladığı anayasayı (bazı değişikliklerle) ilan etti. Aynı gün toplanan Tersane Konferansı Mithat Paşa’nın önderliğinde, Avrupa devletlerinin önerdiği barış koşullarını reddederek, Rus Ordusunun İstanbul Yeşilköy’e kadar gelerek büyük bir felakete dönüşecek olan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşının (93 Harbi) yolunu açtı.

 

Padişah II. Abdülhamid 5 Şubat 1877’de Mithat Paşa’yı sadrazamlıktan azlederek, bir gemiyle ülke dışına sürdü. Bir süre Avrupa’da kalan ve ertesi yıl Girit’e dönmesine izin verilen Mithat Paşa, Aralık 1878’de affedilerek Suriye valiliğine atandı, ancak İstanbul’a gelmesi kesinlikle yasaklandı. Iki yıl kadar süren Suriye valiliği sırasında yollar, köprüler ve okullar yaptıran; Şam, Beyrut ve Akkâ’da geniş caddeler açtıran; Trablus şehri ile Mine kasabası arasında bir tramvay hattı kuran; Dürzî isyanını bastıran Mithat Paşa’nın Suriye’de bağımsız bir devlet kurma yolunda olduğuna ilişkin kuşkular üzerine 1880’de Aydın (İzmir) valiliğine gönderildi.

 

9 ay süren Aydın valiliği döneminde polis ve jandarma ekipleri düzenleyerek, suçlulara karşı ciddi bir uğraş verdi; daha önceki valinin başlattığı okul inşaatlarını tamamlattı; bir sanat okulu yaptırdı; Urla, Çeşme ve Seferîhisar yollarını yaptırarak hizmete soktu.

 

Bu esnada II. Abdülhamid başta sadrazam Sait Paşa olmak üzere Mithat Paşa’ya karşı yine kışkırtılmış ve Saray tarafından İzmir’e seryaverlerden biri suikast düzenleme amacıyla gönderilmiştir. Kendisi ve tüm ailesinin katledilmesi planlandıysa da önceden Mithat Paşa dostlarından bunu öğrenmiştir. 5 Mayıs 1881’de konağının bir askerî birlikçe sarılması üzerine Fransız konsolosluğuna sığındı. Fransa, Tunus’u ele geçirme planları yapmaktaydı ve Osmanlı Devleti ile ilişkilerini bozmak istemediğinden sığınma talebini geri çevirdi. Üç gün sonra hükûmetin güvence vermesi üzerine teslim oldu.

İstanbul’a getirilen Mithat Paşa sarayda kurulan özel bir mahkeme (Yıldız mahkemesi) tarafından Abdülaziz’in öldürülmesiyle suçlanarak yargılandı. Osmanlı topraklarında ilk kez eski bir sadrazam yargılanmaktaydı, saray topraklarında padişah tarafından bizzat seçilen bir mahkeme kurulu tarafından yargılandı. Yargılamanın sonunda idama mahkûm edildi.

 

II. Abdülhamid bu cezayı ömür boyu hapis cezasına çevirdi. Arabistan’da Taif Kalesi’ne sürülen paşa, 3 yıl burada sıkı denetim altında yaşadıktan sonra 8 Mayıs 1884 gecesi muhafızları tarafından boğularak öldürüldü. Bu cinayetin padişahın emri ile gerçekleştiği ileri sürüldü ise de bu konuda 1909 ihtilalinden sonra araştırılan Yıldız Sarayı evrakı arasında dahî kanıt bulunamamıştır.

 

Mithat Paşa’nın cenazesi 1951’de Taif’ten getirildi ve 26 Haziran 1951’de cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın katıldığı bir törenle Âbide-i Hürriyet Tepesi’ne defnedildi.

 

KAYNAKLAR

Buz, Ayhan (2009) "Osmanlı Sadrazamları", İstanbul: Neden Kitap

Danișmend, İsmail Hâmi (1971), Osmanlı Devlet Erkânı, İstanbul: Türkiye Yayınevi

Kuneralp, Sinan (1999) Son Dönem Osmanlı Erkan ve Ricali (1839 - 1922) Prosopografik Rehber, İstanbul

Tektaş, Nazim (2002), Sadrâzamlar Osmanlı’da İkinci Adam Saltanatı, İstanbul:Çatı Yayınevi

1 yorum:

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot