İlhan ŞAHİN Tarihçi-Yazar |
Neden Sadece Malazgirt Zaferi ve İstanbul’un Fethi Kutlanıyor?
Hiç düşündünüz mü neden sadece Malazgirt Zaferi ve İstanbul’un
Fethini coşkuyla kutluyoruz. Oysa Türk tarihi saysız zaferlerle dolu. Örnek
olarak neden Niğbolu Zaferini kutlamıyoruz? Ya da Kosova, Haçova, Dandanakan,
Mercidabık, Ridaniye?
Bu zaferleri artırmak mümkün. Ancak bu işte bir keramet
olmalı. Türk tarihini parçalı düşünemezsiniz. Bazı gönülden ve zekâdan
özürlülerin yaptığı gibi Türk tarihinin bir kısmını alıp diğer kısmını
atamazsınız. Çünkü tarih bir bilimdir ve kuralları vardır. Göktürkler nasıl bir
medeniyete sahipse Selçuklu ’da, Avrupa Hun Devleti de, Mısır’da kurulan Memlûklü
de, Hindistan’da kurulan Babürlüler de aynı kültürün mensubudur ve Türk
tarihinin önemli bir parçasıdır. Hatta Göktürklerden sonra Türk İsmi ile
kurulan ikinci devlette “ed-Devletü’t-Türkiyye” ismiyle anılan Memlûklü
devletidir.
Bunları neden anlatıyorum? Ülkemizde nedense herkes tarihçi,
herkes ilahiyatçı, herkes siyasetçidir. Bu konu için dirsek çürüten insanlara
hiç saygı duyulmaz. Hatta sosyal medya ve dizi bilgilerini gerçek sanıp
Tarihçilere ayar vermeye kalkışan birçok densizi de gördü bu gözler.
Çok uzattık yine meseleyi. Gelelim asıl konumuza… Bugün
sadece Çanakkale, İstanbul’un fethi ve Malazgirt Zaferlerini büyük bir coşkuyla
kutlayıp yukardaki sayısız zaferi görmzelikten geliyorsak bunun sebebi coğrafi
sınırlarımızdır. Çünkü Milli Mücadele de zafer kazanılmış Çanakkale, Malazgirt
ve İstanbul yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yer almıştır.
Kaldı ki Mondros ve Sevr sonrası ne Çanakkale, ne de İstanbul elimizde bulunmuyordu.
Binlerce şehit vererek kapattığımız Çanakkale’den düşman Mondros sonrası gemilerinde
vals eşliğinde şarap içerek geçmişti. Birileri belki bundan rahatsız olmamıştı
ancak bundan rahatsız olan o düşmanı Anafartalar da denize döken Mustafa Kemal
ve arkadaşlarıydı.
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyoruz. Üç gün önce
Malazgirt’i kutladık, Dört ay öce İstanbul’u, Altı Ay öncede Çanakkale’yi…
Ancak Kosova ve diğer zaferleri hatırlayan bile yok. Çünkü onlar bizim
sınırlarımız içerisinde değil. Eğer Milli Mücadele verilmeseydi kimse ne Malazgirt’i,
ne Çanakkale’yi, ne de İstanbul’u hatırlayacaktı. Eğer Milli Mücadele olmasaydı
çocuklarımıza ne Alparslan, ne de Fatih ismini koyamayacaktık. Eğer Milli
Mücadele olmasaydı bu üç şehir de pasaportla gidecektik. Bugün Kosova ve diğer
yerlere gittiğimiz gibi.
Kısacası dostlar 30 Ağustos olmasaydı, 29 Mayısta, 26
Ağustosta, 18 Martta olmayacaktı. Eğer 30 Ağustos olmasaydı, okullarımız da
Abdülhamit’ten, Fatih’ten, Oğuz Kağan’dan, hatta Hazret-i Muhammed’den söz
edilmeyecekti. Eğer 30 Ağustos olmasaydı, 30 Ağustos’u gerçekleştirenlere
hakaret etme özgürlüğümüz olmayacaktı.
Sözün özü “Olmasalardı, olmazdık!”
Harika bir anlatım olmuş. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.👏👏
YanıtlaSil