“YUNAN KAZANSAYDI” DİYENLERE - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

22 Ağustos 2024 Perşembe

“YUNAN KAZANSAYDI” DİYENLERE


 “YUNAN KAZANSAYDI” DİYENLERE

İlhan ŞAHİN


     “Yunanlar, Türk topraklarına ayak basar basmaz Türk halkına karşı merhametsiz bir savaşa girişmişler ve tabii bu arada Yakın-Doğu’ya özgü vahşet hareketlerini de ihmal etmemişlerdi. Verimli Menderes vadisini işgal etmişler ve binlerce evsiz kalmış Türk’ü el koydukları toprakların ötesine sürmüşlerdir.”

Arnold Toynbee (İngiliz Tarihçi Yazar)

     Büyük Zafer’in ve Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümünü kutladığımız şu günlerde sosyal medyada bilende bilmeyende bir şeyler yazıyor çiziyor. Özellikle “fesli bir soytarının” yıllar önce ekranlara çıkıp söylediği yalanları gerçek sanıp alıp yürüyenlere üzülerek bakıyorum. Bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinin kaderidir bu. Bilginler susar cahiller konuşur. Biz Tarihçiler buna “Doğru Bilinen Yanlışlar (Galat-ı Meşhur)” diyoruz.

    Bu doğru bilinen yanlışlara en popüler örnek son günlerde sosyal medyada dolaşan Ömer Seyfettin’in Milli Mücadele döneminde yaşadığı bir hikâyeyi anlatması hadisesidir. Ömer Seyfettin’in “PİÇ” isimli eserinde anlattığı olay Trablusgarp’ta geçmiştir. Milli Mücadele ya da Cihan Harbi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Seyfettin, Balkan Savaşlarında esir düşmüş sonrada askerliği bırakmıştır. 1920 tarihin de de vefat etmiş, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencileri tarafından kimsesiz sanılarak kadavra olarak kullanılmıştır. Ömer Seyfettin, ne Birinci Dünya Savaşın da savaşmıştır nede Milli Mücadeleyi görmüştür. Milli Mücadele kazanılmadan önce vefat etmiştir. Yani sosyal medyada anlatıldığı gibi olayın Birinci Dünya Savaşı ya da Milli Mücadele döneminde geçmesi mümkün değildir.

      Şimdi gelelim esas meseleye. Sadece Milli Mücadeleyi aşağılamak, Kurtuluş Savaşı kahramanlarını kötülemek için yapılan iftira ve karamalar eleştiri ve düşünce özgürlüğünü aşmıştır. Artık bu söylemler art niyetli ve alçakça bir hal almaya başlamıştır. “Yunan kazansaydı” iftirasını atanlara ve bunu yayanlara Yunan, İngiliz ve Osmanlı Arşivlerinden aldığımız belgelerin bir kaçını noktasına virgülüne dokunmadan aşağıya yayınlıyorum.

    “Yunanların İzmir’e ayak basmaları tam bir vahşet ve zorbalık örneğidir. Sebepsiz yere Müslüman halkı tahkir etmişler, dövmüşler ve öldürmüşlerdir.”[1]

     Yunan Zulmüne bir başka örneği de İngiliz Tarihçi –Yazar Arnold Toynbee’nin Seyyah Eşi Rosalind Toynbee vermektedir. Rosalind Toynbee izlenimlerini bazen babasına mektup olarak göndermiş bazen de İngiltere’de yayınlanan Manchester Guardian gazetesinde yayınlatmıştır.[2]

   “Gemlik'te bir Yunan subayı, M. Gehri'ye katlettiği Türklerin cesetlerini göstermiş, kendisine bunların öldürülme nedeni sorulduğunda da "öldürmenin daha iyi olacağını düşündüm" şeklinde cevap vermiş. M. Gehri[3] ayrıca yakılıp yıkılan köyleri bizzat görmüş ve bunların failleri olan Yunan subayları ve çete liderleriyle karşılaşmıştı. Gehri, mutedil ve güngörmüş bir insan olmasına rağmen, tüm Müslüman nüfusun sistemli ve şeytanca metotlarla imhasına şahit olduğu için altüst olmuştu…”

     Bayan Toynbee “Yalova bölgesinde M. Gehri'nin rakamlarına göre 6 hafta önce 17 Müslüman köyü varken şu anda 1,5 köy mevcuttur (Bu demek oluyor ki 15 Türk Köyünün tamamında Türklere karşı soykırım uygulanmıştır)” Yalova bilgesinde işgal başladığında Müslüman nüfus 7.000 iken Bayan Toynbee’nin ziyareti sırasında Türk sayısı 1500’e kadar düştüğünü mektubunda vurguluyor. Bayan Toynbee “Buna göre son 6 haftada sadece bir bölgede 5.500 civarında Müslüman öldürülmüş demektir. Bu bölgede (Yalova) şu ana kadar hiçbir askeri operasyon olmamıştır. Bu operasyon mahalli Rum nüfusun bir kısmından oluşan ve Yunan ordusuyla işbirliği yapan profesyonel eşkıyaların da katıldığı, silahlandırılmış Rum çetelerinin organizeli olarak, silahsız Müslüman nüfusun toptan katledilmesi operasyonudur.”[4]

    Hatta bu zulüm ve soykırımları kendi hatıratlarına alıp yayınlayan çok sayıda Yunan askeri mevcuttur. Son olarak Osmanlı Arşivlerinden bir iki telgraf örneği vermekte yarar bulunmaktadır:

      Soma Kasabası Belediye Başkanı Osman Nuri Bey’in 20 Haziran 1919 (1335) tarihinde İstanbul’a ivedi bir şekilde çektiği telgraf: “ Bugün Bergama Kazası Yunan Askerleri tarafından işgal edildi. Menemen Kazasında Kaymakam Makamı dâhil işgal edildi. Bu işgal sırasında zavallı Müslüman halka taciz ve tecavüzler yapıldı. Adı geçen kazada yapılan zulüm nedeniyle 50 bine yakın genç, çocuk, kadın, ihtiyar kazayı terk etmek zorunda kaldı. Bu zulmün durdurulması için işgal devletlerinden yardım dilerim.”[5]

     Nazilli Kaymakam Vekili Hüseyin Bey’in 1 Temmuz 1919 tarihli telgrafı: “Nazilli’nin işgali sırasında Müslüman ahalimin tahliyesi sırasında Yunan Kuvvetleri’nin icra ettiği vahşice muameleleri bu defada Aydın’da uygulanmıştır. Nazilli, Atça ve Sultanhisar kazalarında 200 Müslüman hiçbir neden yokken keyfi olarak vahşice şehit edilmiştir.  Aydın tahliye edilirken Müslüman mahalleleri Yunan Kuvvetleri tarafından ateşe verilmiş binlerce Müslümanın katline neden olunmuştur. Osmanlı Devlet yöneticileri tutuklanmış hiçbirinden haber alınamamaktır.”[6]

    Yukarda örneklerini verdiğim belgeler Yunan zulmünün sadece bir kaçı. İnsanın okurken içini sızlatan çok sayıda belge mevcut. Şimdi tüm bu gerçekler ortadayken hâlâ “Yunan Kazansaydı” alçak iftirasına inanıyorsanız ya aptalsınız, ya cahil, ya da…

    Zafer Bayramlarınız Kutlu Olsun.



[1] Ahmet İzzet Paşa, Feryadım, II, Nehir Yay. İstanbul, 1993, s. 58

[2] Arnold J. Toynbee, The Western Question in Greece and Turkey. Second edition. London: Constable and Company Ltd., 1923.

[3] Maurice Gehri, Cenevre Uluslararası Kızılhaç Teşkilatı temsilcisi olarak Yunanlıların Batı Anadolu'da yaptıkları katliamları incelemek ve rapor hazırlamak üzere bölgeye gönderilmişti. Anadolu'dan dönüşünde bu raporu yayınlanmıştır.

[4] Mustafa Çufalı, “İstiklal Harbi Döneminde Batı Anadolu’da Yunan Zulmü, 1921. (Arnold Toynbee'nin eşi Bayan Rosalind Toynbee'nin İzlenimleri), Atatürk Yolu Dergisi, Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü, C 6, S 21, Ankara 1998, s 35.

[5] Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivleri. DH. KMS 52-2/2

[6] Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivleri. DH. KMS 52-2/83



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot