Sayın Akademi Tarih takipçileri. Hepinize mutlu ve Huzurlu bir bayram diliyoruz. Kurban bayramının Türk-İslam Alemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
İbrahim GÜLEŞEN
Kırıkkale Üniversitesi 4. Sınıf Öğrencisi
Sultân İbrahim devrinin semmûr
ve anber mücâdeleleriyle geçen siyâsî
hayâtı birçok sîmâların tezahürüne sebeb
oldu. Bu sîmâlar içinde harîs ve riyâ-kâr,
merd ve vatan-perver, mücâhid ve
hamiyyetli insanlar görüldüğü, ilmen
temeyyüz etmiş ricâlin de siyâsî hayâta
karışdıkları görüldü. Bu sîmâların en
mühimlerinden biri de, hiç şübhesiz,
Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi idi.
Abdülaziz Efendi Türklüğe
hizmet eden en eski ve en muʻteber bir
âiledendi. Ceddi Mevlânâ Hüsameddin,
Fatih devri vüzerâsından Sadr-ı aʻzam
Karamanî Mehmed Paşa’nın biraderi ve
Kemalpaşazâde’nin şerîki idi;Taşköprülüzâde’nin rivâyetine göre de
kölesi idi.
Mevlânâ Hüsameddin ilm ü
fazlı ile temeyyüz etmiş idi. Çelebi
Sultan Mehmed devri ulemâsından
“Şerh-i Hidâye” ye hâşiye yazan
Niğdeli Kara Yakub’un damadı idi.
Devrinde “umûmen diyâr-ı Karaman’ın
hâkim-i pâkîze-nihâdı” ola bu zât dokuz
yüz yirmide vefât etmişdi.
Hüsameddin Efendi’nin oğlu
Mehmed Hicrî Efendi idi. Hicrî Efendi,
babasının Kara Yakub âilesine
intisâbından dolayı Karaçelebi unvânını
aldı. Bu târîhden iʻtibâren tekmîl âile bu
nâm ile anıldı. Mehmed Hicrî Efendi
oğluna babasının adını, Hüseyin
Hüsameddin koydu. Hüsameddin
Efendi de, bütün âile gibi ulemâ mesleğinde, müteaddid kadılıklarda,
ilmen temeyyüz etdi. Mesâil-i
fıkhiyyede ihtisâs sâhibi olan bu zât,
Bursa’daki çiftliğinde altmış yedi
yaşında füc’eten vefât etdiği zaman iki
oğlu kalmışdı: Biri Mehmed, diğeri de
Abdülaziz Eefendi idi.




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.