
Akademi Tarih sayfamızın bugün ki konuğu Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü 4.Sınıf Öğrencisi İbrahim GÜLEŞEN sizlere Osmanlı Türkçesi belgesi sunuyor. Keyifli okumalar dileriz.

İbrahim GÜLEŞEN
Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi
XVII. YÜZYILIN İLK YARISINDA MALÎ DURUM
Kezâlik yurtluk ve ocaklık ashâbı olan ümerâ hudûd-ı hâkānî muhâfazası hidmetini
edâ ederek taraf-ı devletden bir şey almayıp dirlikleri hâsılâtıyla geçinirler idi.
Sâdisen tersâne-i âmire mesârifi olan bin altı yüz kesenin dokuz yüz bu kadar kesesi
cânib-i hazîneden i‘tâ ve mâ-adâsı tersâne ocaklıklarından istîfâ kılınageldiği sâlifü’z-zikr
bin altmış dört senesi muvazenesinde mastûrdur.
Sâbi‘an selâtîn-i mâzıye vüzerâ ve ümerâ ve sâir ashâb-ı hayrât gerek İstanbul’da ve
gerek memâlik-i Devlet-i aliyyenin her cânibinde pek çok cevâmi‘ ve medâris ve mekâtib ve
köprü ve han ve hamâm misillü ebniye-i hayriyye vü lâzime inşâ ve sular icrâ ederek hem
bilâd ve kasabâtı i‘mâr ve tezyîn ve ve hem de intişâr-ı ulûm ü fünûn zımnında müderris ve
hâce ve talebe-i ulûm ve hademe-i vakfa vazîfe-i nakdiyye ve ayniyye tertîb ü ta‘yîn idüp
hattâ mekteb çocuklarına bile kapama ta‘bîr olunur elbise ve sâire tahsîs eylemişlerdir ve
ba‘zı mühimm tarîk ve cisrlerin tathîr ü ta‘mîri içün civârında bulunan köyler tekâlif-i
örfiyyeden muâf tutulmağla anlar dahi dâimâ vazîfelerini icrâ ederler idi. Binâ
Kezâlik Merzifonî Kara Mustafa Paşa mağzûben maktul olduğu ve bi’l-cümle nukūd
[ve] eşyâsı mirîye kabz olunduğu hâlde oğlu Ali Bey ki sonraları Maktûl-zâde Ali Paşa
nâmıyla kesb-i iştihâr etmişdir Dîvân-yolu’nda olan medrese ve müteferriâtını pederinin
akab-i i‘dâmında inşâ etdirip bunların ise ne kadar masraf ve servete mevkūf idiği muhtâc-ı
beyân değildir ve daha pek çok vüzerâ-zâdeler babalarından kalan emvâl ü emlâk ile
müreffehen evkāt-güzâr olmuşlardır ki her birinin ityânı mûcib-i tafsîl olacağından terk
kılınmış ve zann olunduğu gibi her vezîrin vefâtında kâffe-i emvâl ü emlâki müsâdere
olunmak ve ıyâl ü evlâdı sokaklara atılmak vâkı‘ olmamışdır. Bir de hadd-i ma‘rûfu tecâvüz


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.