DÎVÂN-Ü LUGĀT’İT-TÜRK’Ü BULAN TARİHÇİ-YAZAR - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

6 Şubat 2021 Cumartesi

DÎVÂN-Ü LUGĀT’İT-TÜRK’Ü BULAN TARİHÇİ-YAZAR

 

DÎVÂN-Ü LUGĀT’İT-TÜRK


DÎVÂN-Ü LUGĀT’İT-TÜRK’Ü BULAN TARİHÇİ-YAZAR*


Çelebi ÖZTÜRK

Araştırmacı -Yazar




    Geçtiğimiz 23 Ocak tarihi adı sanı bilinmeyen, doğum tarihi kutlanmayan önemli bir tarihçi ve yazarımızın ölüm tarihiydi! Peki, bu tarihçi yazarın önemi nereden geliyor? Çünkü o bir kültür mirasçısı, geçmişimizle gelecek arasında köprü kurulmasını sağlayan önemli bir zat.


       Türklerin Tarihi binlerce yıl gerisine gider. Hiçbir milletin tarihi bu kadar geriye gitmediğinden olsa Türk Tarihi zenginliğiyle dikkat çeker. Binlerce yıllık tarihi zenginliklerimiz zamanla ortaya çıkıyor: Kimi zaman tesadüflerle kimi zaman özel araştırmalarla ama bu zenginliklerimize ulaşmak her zaman mümkün olmuyor. Tarihi ve kültürel zenginliklerimiz bizim geçmişimizin kültürel izlerini taşırlar. O geçmişten kalan çeşitli kalıntılar o dönemin tarihi, kültürü vs. yaşantıları hakkında bilgi edinmemizi sağlar.

       Kültür mirasları günümüze kolay gelmez. Çünkü yapıları itibariyle kırılgandırlar yani binlerce yıllık hava, güneş, su, nem, ısı, ışık vs. elementlerin tahribatlarına uğrarlar. Zamana karşı direnen kültür varlıklarımız ise bize ulaşabilenlerdir. Bu varlıkların günümüze ulaşımı ise bazı iyi niyetli kültür aşığı insanların varlığı sayesinde oluyor. Bunlar, elde ettikleri kültürel varlıkları korumaya alır. Satmazlar, yok olup gitmesine izin vermez ve göz yummazlar.

       Bu yazımda geçmişimizin geleceğe taşınmasında önemli rol oynayan bir isimden söz etmek istiyorum. Kültür aşığı bu adam düzenli bir eğitim görmemiş, dönemin Osmanlı merkezlerinden biri olan Diyarbakır’da 1854 yılında doğmuştur. Ömrünü coğrafyanın çeşitli yerlerinde görev yaparak geçirmiş; Osmanlıya tabii olan coğrafyayı karış karış gezmiş her gittiği yerde kimsenin bilmediği kitapları toplamıştır. Bazı kitapları ise kendisi kopya ederek kaybolmaktan kurtarmıştır. “Kitaplar onun için bir koleksiyon malzemesi değil, okunarak geçmişi keşfetmenin birer aracıydı. Yaşadığı çağın modernleşme hareketlerine fazla ilgi duymadı. En büyük tutkusu, Osmanlı-Türk geçmişini yeni kuşaklara tanıtmaktı. Bunun için Millet Kütüphanesi`ni kurdu ve kitaplarını milletine bağışladı.”¹ Âlim, telgrafçı, müfettiş, şair, tarihçi, biyografi yazarı ve yayıncı olan bu isim Ali Emîrî Efendi’dir. Doğum ve ölüm tarihi unutulmuş, sıra dışı yaşantısıyla gündeme hiç gelmeyen sayısız kültür aşığı kahramanlarımızdan bir tanesi olarak sessiz sedasız göçüp gitmiştir! Hayatı boyuncu topladığı ferman, berat, Osmanlı padişahlarına ait dîvânlar; tıp, coğrafya, tarih ve tasavvuf konulu kitapları ve hatları kurduğu Millet Kütüphanesine bağışlayarak millete adayan bu büyük insan, toplayıp özenle koruduğu kültür varlıklarımızı bugüne taşıyan önemli bir isimdir.

       Dîvân-Ü Lugāt’it-Türk’ün bulunuşuyla ilgili olarak Türk Dil Kurumu’nun tdk.gov.tr isimli resmi web sitesinde şu bilgiler vardır: “Bugün tek nüshası İstanbul’daki Millet Kütüphanesinde olan Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün bulunuşu, yayımlanması ve çevirisi, ilgi çekici olaylar dizisidir. Eserin bulunuşu tamamen bir rastlantı sonucudur. Kitap dostu Ali Emiri’nin bilgisi, dikkati, kitap sevgisi ve çabaları olmasaydı eser bilgisiz ellerce belki de yok edilecek, dilimizin ve kültürümüzün en büyük hazinesinden mahrum kalacaktık”²

       Bu eserin yazılış amacı hakkında Mustafa S. Kaçalin isimli müellif islamansiklopedisi.org.tr web sitesinde şu bilgileri yazıyor: “Kâşgarlı Mahmud tarafından Araplar’a Türkçe’yi öğretmek ve Türkçe’nin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu göstermek maksadıyla yazılan ilk Türk dili sözlüğü.”3

       Kâşgarlı Mahmud’un 11. yy. da yazdığı önemli eseri Dîvân-ü Lügât-it-Türk adlı eserini bulup günümüze taşıyan Ali Emîrî Efendi’dir. Bu önemli eser için şöyle der:  ‘’Bu kitabı aldım; eve geldim. Yemeği içmeği unuttum. Bu kitabı sahaf Burhan 33 (altın) liraya sattı. Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığındaki elmaslara, zümrütlere değişmem.’’

       Kaynaklarda hiç evlenmediğinden söz edilir. Hayvan sevgisiyle dolu bu insan kitapları ve kedileriyle ömrünü geçirdi ve 23 Ocak 1924 yılında İstanbul’da öldü. Mezarı Fatih Cami haziresindedir.

       Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Kaynak:

¹ İstanbul Araştırmaları Enstitüsü (Ali Emiri Efendi maddesi)

² Türk Dil Kurumu (tdk.gov.tr)

3 islamansiklopedisi.org.tr


*BU ESER MEKTUP EDEBİYAT DERGİSİNDEN İZİN ALINARAK YAYINLANMIŞTIR. DAHA GENİŞ BİLİMSEL VE EDEBİ YAZILARI AŞAĞIDAKİ LİNKTEN ULAŞABİLİRSİNİZ... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot