Türk Anayasalarına Göre Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkileri - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

15 Şubat 2021 Pazartesi

Türk Anayasalarına Göre Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkileri

 

               

Türk Anayasalarına Göre Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkileri

                                     

M. Mine ÇUHADAR
Kırıkkale Üniversitesi
Tarih Bölümü


           GİRİŞ

 İlk Türkler devleti adalet üzerine kurmuştur. Devlet yöneticileri ülke içinde adaleti sağlamayı önemli bir yükümlülük olarak kabul ederken halkın devlet adamlarında aradığı ilk özellik ise herkese adil davranmaları olmuştur. lk Türk devletlerinde kağanlar yönetme yetkisini sadece kendi devletlerinde değil yeryüzündeki bütün insanlar üzerinde kullanmışlardır. Bu doğrultuda kağan, hâkimiyeti altına alarak yönettiği bütün insanları adaletli bir yönetim ile huzur, refah ve barış ortamında yaşatmayı görev olarak kabul etmiştir. “Türk cihan hâkimiyeti” olarak adlandırılan bu görev ilk Türk devletlerinden başlayarak süreklilik arz eden millî bir ülkü hâline gelmiştir.

 Devlet düşüncesi halkın bağımsızlığı için kutsal bir kavramdı ve devletin bağımsızlığının kaybedildiği dönemlerde Türk halkı esaret altında yaşamamak için canına kıymış ya da göç etmiştir. Türklerde devlet kurma düşüncesi her dönem kendisini göstermiş, yıkılan Türk devletlerinin yerine yenileri kurulmuştur.[1]

Devlet, milletin töresini yürütmek üzere, kut kazanmış iktidarlar tarafından yönetilen, milletin teşkilatlanmasıdır. Türk devlet geleneğinde meşruiyet bağlamında iki kavram öne çıkmaktadır: Töre ve Kut. Milleti ayakta tutan gücün töre olduğu; devletten önce geldiği Orhun Bengütaşları’ndan bugüne bilinir. Bir deyimimiz bunu çok güzel ifade eder, “il gider, töre kalır. Yani töre olduğu sürece devletin yeniden kurulabileceği, töreyi korumak olduğu esas alınır. Devletin varlık sebebi de esasen töreyi yürütmektir. Törenin temel değerleri vardır. Adalet, ahlak, bilgelik, cömertlik, yiğitlik vb. değerleri şahsında meczedebilen kimse “kut” kazanmış sayılır. Kut kazanmak, liyakat kesbedebilmek veya layık olma erdemi şeklinde tanımlanabilir. Dolayısıyla Türk devlet geleneğinde meşruiyet kut kazanmak şeklinde tecelli eden, törenin öngördüğü değerleri taşımak ve sürdürmek esasına bağlanmıştır.[2]


 

1921-1924-1961 ANAYASALARINA GÖRE CUMHURBAŞKANININ GÖREV YETKİ ve SORUMLULUKLARI

 

    1921 ANAYASALARINA GÖRE CUMHURBAŞKANININ GÖREV YETKİ  ve SORUMLULUKLARI

         1921 anayasası Meclis hükümet sistemini benimsediği için Cumhurbaşkanlığı makamı ve de meclis dışında yürütmeyi elinde bulunduran bir güce yer vermemiştir. Milli Mücadele yılları devam ediyor bir yanda Osmanlı Devleti bir yanda Türkiye Devleti ikiside devam ediyordu. Milli Mücadelenin başarıya ulaşması ve 1922 yılında Saltanatın kaldırılması ile 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan ediliyordu. Yine mevcut anayasa değiştirilmeden eklenen madde ile Cumhurbaşkanlığı makamı ihdas ediliyordu[7].

1921 Anayasasına 29 Ekim 1923’te eklenen üç madde ile gün ve 364 sayılı Teşkilat-ı Esasiye Kanunun bazı maddelerinin tavzihken tadiline kanun ile Cumhuriyet ilan edilmiş ve Cumhurbaşkanlığı makamı kabul edilmiştir. Bu Değişikliğe göre;

Madde 1: Devletin şekli cumhuriyettir.

Madde 10:TürkiyeCumhurbaşkanı, TBMM’nin üyelerinin tamamı tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim devresi için seçilir ve tekrar seçilmesi caizdir[8].

Burada görüldüğü gibi Cumhurbaşkanlığı seçimi için herhangi bir sınır konmamıştır. Daha sonra 1961 yasasında Cumhurbaşkanlarının seçilme sayısına sınır getirildiğini görüyoruz. Yine seçim süresi belirtilmediğini görmekteyiz. Ancak bu sürenin daha sonra düzenlemeler ile dört yıl olarak belirlendiğini biliyoruz.

Madde 11: Cumhurbaşkanı, Devletin başı olarak lüzum gördükçe Meclise ve bakanlar kuruluna başkanlık edebilecektir[9].

Madde 12:Cumhurbaşkanı, Meclis üyeleri arasından başbakanı seçecektir. Diğer bakanlar yine meclis üyeleri arasından başbakan tarafından seçildikten sonra Bakanlar Kurulunun tümü, Cumhurbaşkanı tarafından seçildikten sonra Bakanlar Kurulunun tümü, Cumhurbaşkanı tarafından Meclisin onayına arz olunur. Meclisin onayını alamayan Bakanlar Kurulu düşer[10].

 

1924 ANAYASALARINA GÖRE CUMHURBAŞKANININ GÖREV YETKİ ve SORUMLULUKLARI

1924 Anayasasına göre Cumhurbaşkanı bir seçim devresi yani dört yıl için TBMM’ce seçiliyordu. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için TBMM üyesi olmak yeterli sayılıyordu. Cumhurbaşkanı hastalık ve ülke dışında bulunması, vefat veya istifa gibi hallerde Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması durumunda Cumhurbaşkanlığı görevini vekâleten TBMM Başkanı tarafından yürütüleceği hükmü getirilmişti. Cumhurbaşkanlığı için sefer aday olup seçilme imkânı mevcuttur. 1924 Anayasasında izlerini görmek mümkündür. Yani meclis hükümet sistemi benimsenmiştir. Anayasaya göre egemenliğe giren yetkilerin birbirinden ayrılması, bunlar arasında denge diye birşey yoktur. Yasama yetkisi ile yürütme yetkisi, milletin yegane temsilcisi olan ve millet adına egemenlik hakkını kullanan Büyük Millet Meclisin de toplanmıştır.

Anayasanın yürütme yetkisini, Millet Meclisi’nin yetkisi dışında kalan bir salahiyet olarak karşılamamıştır. Anayasaya göre TBMM’ni yasama yetkisini direk olarak kullanabilir, yürütme yetkisini ise kendi içerisinden tayin ettiği Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu kanalıyla dolaylı olarak kullanabiliyordu. 1924 anayasasın da yer alan hükümlere göre, Cumhurbaşkanı gerek yürütme görevi ile ilgili yetkilere ve gerekse bu görevle ilgisi bulunmayan çeşitli imkânlara sahiptir. Cumhurbaşkanı yürütme ile ilgili görevleri sadece kendisi tek başına kullanmayı o yetkileri ilgili olan bakanlar kurulu üyesi bakanlarla birlikte kullanmaktadır. Bu gibi işlemleri Başbakan ve ilgili bakanın imzalı kararnamesi ile gerçekleştirmektedir. Böylece doğabilecek sorumluluk ilgili kararnamedeki imzası bulunan kişilere aittir.

Çünkü Cumhurbaşkanı vatana ihanet suçu dışında hiç bir sorumluluğu yoktur. Meclisin tatili esnasında lüzum görürse meclisi toplantıya çağırma Merasim-i Mahsusada (Özel Merasimlerde) Millet Meclisine başkanlık etme, her yıl meclisin yeni çalışma döneminin açılış konuşmasını yapma, Başbakanı tayin edip Başbakan tarafından atanan Bakanları onaylama, Yabancı Devletler nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi temsilcilerinin tayini ve yabancı devletlerinin siyasi temsilcilerini kabul ve bazı yüksek memurları atamalarını yapmak gibi yetkileri bulunmaktaydı. Bu yetkilerin bundan sonraki tüm anayasalarda yer aldığını görüyoruz.[11]

1924 Anayasası getirdiği hükümlerle Cumhurbaşkanını Meclis karşısında bir kuvvet, bir güç olarak değerlendirmiştir. Böyle bir güç olabilmesi için gerekli yetkiler tanınmamıştır. Sadece kanunları bir defa daha müzakere için meclise sevk yetkisi verilmiştir. Bu yetki yeterli olan bir yetki değildir. Cumhurbaşkanına verilen Başbakanı atama, Bakanlar Kurulunu tasdik etme yetkisi aktif rol oynamasına sebep olmuştur. Çünkü Bakanlar Kurulunun teşkili parlamento için önemli bir husus olup partileri yakından ilgilendiren bir konudur. Uygulamalar göstermiştir ki 1924 Anayasası ile Cumhurbaşkanı ülkedeki siyasal gelişmelerde aktif rol oynamıştır. Gerek tek partili dönemde, gerek çok partili dönemde Cumhurbaşkanının, aynı zamanda partilerin de lideri olması ve sıkı parti disiplini ile meclisteki guruplarınahâkim olması ile Cumhurbaşkanı, anayasanın özünde var olan yasamanın yürütmeye etkinliğini tesirsiz bırakmışyürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı yasamaya karşı etkin bir rol oynamıştır.[12] Görüldüğü gibi 1924 Anayasası devlet başkanı olarak Cumhurbaşkanına çok sınırlı yetkiler tanımıştır[13].

 

    1961  ANAYASALARINA GÖRE CUMHURBAŞKANININ GÖREV YETKİ ve SORUMLULUKLARI

 1961 Anayasası Cumhurbaşkanlığı kurumunu “yürütme” ye ayırdığı bölümde özel olarak düzenlemiştir. Parlamenter bir rejim karan 1961 anayasasında yürütme iki başlıdır. TBMM’ne karşı sorumsuz bir Cumhurbaşkanının yanı sıra, TBMM’nin denetimine tabi ve TBMM’ne karşı siyasal sorumluluğu olan bir Bakanlar Kurulu bulunuyordu. Bu özellik (sorumsuz Cumhurbaşkanı) parlamenter sistemin özelliğidir.  Yine 1961 Anayasası ile getirilen adaylık için sınırlama ve seçilenin partisinden istifa etmesi gibi özellikler yeni Anayasanın getirdiği parlamenter rejimdeki Cumhurbaşkanlığı statüsüne ait özelliklerdir.

 1961 Anayasası’nda durum önceki Anayasalara göre tümüyle değişmiştir. Artık TBMM, ulusal egemenliği doğrudan doğruya kullanabilen tek organ değildir. Anayasanın 4. Maddesine göre: “ Millet egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır.” Cumhurbaşkanı da bu yetkili organlardan biridir[14]

Madde 97:Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatı ile Türkiye Cumhuriyetini ve milletin birliğini temsil eder.

Madde 95/1: TBMM kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim görmüş kendi üyeleri arasından, üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla yedi yıllık bir süre için seçilir. İlk oylamada çoğunluk sağlanmazsa salt çoğunlukla yetinilir.

Madde 95/2:1961 Anayasası önemli bir yenilikle seçimin TBMM ve Cumhuriyet Senatosu yani her iki meclisin birleşik toplantısında mevsuf bir çoğunluk tarafından gizli oyla seçilmesi hükmünü getiriyor. Yine aday olabilmek için yükseköğrenim şartı ve kırk gibi olgunluk çağında olma özelliği aranmaktadır. Şahsi iktidar imkânlarını ortadan kaldırmak için Cumhurbaşkanının yedi yıllık bir süre için seçileceği ve arka arkaya kaidesi konmuştur[15].

1921-1924 Anayasalarında olmayan maddeler vardır.40 yaş şartı ile üniversite şartı getirilmiştir.Seçilme sayısı bir defa ile sınırlı kalıyor.

Madde 95/3:Cumhurbaşkanının tarafsız olabilmesi için Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir ve TBMM üyeliği sıfatı sona erer.

Cumhurbaşkanı’nın görevi Türkiye Cumhuriyetini ve Milletin birliğini temsil etmektir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı sembolik olarak başkomutanlığı da temsil eder. Yine 1924 anayasasında yer alan TBMM’ni toplantıya çağırmak ve kanunları yayınlamak, on gün içerisinde incelemek onaylamak ya da onaylamadan göndermek gibi yetkileri 1961 anayasasında yerini almıştır.[16].

Daha önceki Anayasalarda olmayan 1961 Anayasasında yapılan bir değişiklik ise TBMM’nin yenilenmesi yetkisidir.Parlamenter sistemde Meclisin hükümeti yani yürütme organını denetleme hatta icraatına son verme yetkisi mevcuttur. Buna karşılık hükümetinde meclise karşı fesih yetkisi mevcuttur.(Madde: 108)

“... On sekiz aylık süre içinde Bakanlar Kurulu iki defa düşmüş ve üçüncü defa güvensizlik oyu verilmiş olursa, Başbakan Cumhurbaşkanından TBMM seçimlerinin yenilenmesini isteyebilir. Bu istek üzerine Cumhurbaşkanı Meclis Başkanına danışarak seçimleri yenileyebilir.[17]

Anlaşmaları onaylamak ve yayınlamak. (Madde 65). Anlaşmaları onaylama ve yayınlama yetkisinin de 1961 Anayasası ile Cumhurbaşkanına verilen yeni bir yetki olduğunu görmekteyiz.

Anayasa Mahkemesine iptal davası açmakta 1961 Anayasası ile getirilen yeniliklerden bir tanesidir. Anayasanın 97. Maddesi Özel ve Af alan etme yetkisini Cumhurbaşkanına verdiğini görüyoruz. 1924 Anayasasında olan Bakanlar Kuruluna başkanlık eder ilkesi 1961 anayasasında tekrar edilen maddelerden bir tanesinin olduğunu görüyoruz. 1921 ve 1924 Anayasalarında olmayan Milli Güvenlik Kurulu (MGK)’ya da başkanlık etme yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiştir.

Çeşitli kuruluşlara üye seçimi. Hükümete üye seçimi. Senato konusunu yukarda açıklamıştık. Bu görev Anayasanın 102/2 maddesine göre Cumhurbaşkanına verilmiştir. 1961 Anayasasına göre Cumhurbaşkanının Başbakanı parlamentodan yani Türkiye Millet Meclisi veya Cumhuriyet Senatosundan seçmesi belirtilmiştir. Atanan Başbakanın Millet Meclisinden ya da Cumhuriyet Senatosundan olması arasında fark yoktur. Yeterki atanan şahıs TBMM’nin güvenine mazhar olsun ve meclisi arkasından sürükleyecek nitelikte bulunsun[18].

Madde 102/3: Bakanların Atanması

Madde 97/2: Diplomatik Temsilci gönderme ve kabul etme. Dış Ülkelerin Diplomatik Temsilcilerini kabul etme.

Madde 110/4: Genel Kurmay Başkanını Atama. TSK’nınresmen ve fiilen başı Genel Kurmay Başkanıdır. Genel Kurmay Başkanını Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Kuvvet komutanlığını asaleten yapmış general ve amiraller Genel Kurmay Başkanlığına atanabilir[19].

Madde 141 ve 145: Yargı organları ile ilgili atamalar. Yine Askeri Yargıtay’a üye seçmekte 1961 Anayasasının Cumhurbaşkanlığı makamına verdiği yetkiler arasındadır.

Sonuç olarak 1961 Anayasasında Cumhurbaşkanının yetki ve sorumluluklarını incelediğimiz vakit bize sistemde Cumhurbaşkanın yeri neresidir sorusu aklımıza geliyor. Bu anayasaya göre uzmanlar şöyle bir saptama yapmışlardır:

Cumhurbaşkanının ikili bir niteliği vardır. Hem devlet başkanıdır, hem de yürütmenin başıdır. Yürütmenin başı olarak sahip olduğu tüm görev ve yetkilerde, hükümete tabi durumdadır. Buna karşılık, devlet başkanı olarak, anayasanın koyduğu sınırlar içinde serbest bir hareket alanına sahiptir[20].

 

 

    1982 ANAYASALARINA GÖRE CUMHURBAŞKANININ GÖREV YETKİ ve SORUMLULUKLARI

1982 Anayasası, devletin temel kuruluşunu ve temel hakları ana hatlarıyla belirleyen bir “çerçeve anayasa” değil, her şeyi her ayrıntısına kadar düzenlemek isteyen bir “düzenleyici anayasa” dır.1982 Anayasası siyasal sitemde ortaya çıkan tıkanıklıkları giderici çözüm yolları öngörmüştür.

 Cumhurbaşkanına belli şartlarda Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimlerini yenileme yetkisi verilmiştir. Bu yolla, belli süre içinde hükûmetin kurulamamış olması nedeniyle ortaya çıkan kriz çözülebilecektir. 1961 Anayasasında benzer bir hüküm olsaydı, 1970’li yıllarda ortaya çıkan birçok hükûmet krizi çözülebilecektir 1961 Anayasası döneminde Cumhurbaşkanı seçiminde tıkanıklar ortaya çıkmıştır. 1980’de Cumhurbaşkanı altı ay boyunca seçilememişti. Cumhurbaşkanının seçiminde tıkanıklığı önleyici 102’nci maddede şu hüküm getirilmiştir: “Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir... En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır. Bu oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri yenilenir”. Bu hüküm sayesinde, 1961 Anayasası döneminde görüldüğü gibi Cumhurbaşkanının seçilememesi şeklinde bir tıkanıklığın ortaya çıkması mümkün değildir.[21]

 1961-1982 ANAYASALARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Türk anayasa hukuku kitaplarında yapılış süreçleri itibarıyla 1961 Anayasası ile 1982 Anayasasını karşılaştırmak adet olmuştur.

A. BENZERLIKLERI

Ergun Özbudun’u izleyerek bu iki Anayasanın hazırlanması konusunda benzerlikleri şu şekilde saptayabiliriz.

1. Her iki Anayasa da askerî müdahaleler sonucu hazırlanmıştır.

2. Her iki Anayasa da, bir kısmı askerî müdahaleyi yapan bir kuruldan (Millî Birlik Kurulu ve Millî Güvenlik Konseyi), diğer kısmı ise sivillerden (Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi) oluşan Kurucu Meclisler tarafından yapılmıştır.

3. Her iki Anayasanın hazırlanmasında da Kurucu Meclisin sivil kanadı (Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi) seçimle oluşmamıştır.

4. Her iki durumda da, Kurucu Meclis tarafından hazırlanan Anayasa, halk oyuna sunulmak suretiyle kesinleşmiştir.

5. Her iki durumda da sivil kanadın (Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi) Bakanlar Kurulunun kurulması ve düşürülmesine ilişkin yetkileri yoktur.[22]

B. FARKLARI

Yine Ergun Özbudun’u  izleyerek bu iki Anayasanın hazırlanmasındaki farkları ise şu şekilde sayabiliriz

1. 1961 Temsilciler Meclisi, 1982 Danışma Meclisine oranla daha temsili niteliktedir.

2. Temsilciler Meclisinde kapatılan Demokrat Parti dışındaki iki parti (CHP ve CKMP) Anayasanın hazırlanmasına katılmışlardır. Oysa 1982 Anayasasının hazırlanmasına hiçbir siyasal parti katılmamıştır. Zira, Danışma Meclisine üye olmanın bir koşulu 11 Eylül 1980 tarihinde herhangi bir siyasî partinin üyesi olmamaktır.

3. 1961 Anayasasında halkoylamasına sunulan metnin kabul edilmemesi durumunda ne yapılacağı belirtilmişti. Bu durumda yeni Temsilciler Meclisi seçilecek, Anayasa hazırlama çalışmalarına tekrar başlanacaktı. 1982 Anayasasının hazırlanması sisteminde ise, halkoylamasına sunulan Anayasanın reddi halinde ne olacağı belirtilmemiştir. Bu nedenle tasarı reddedildiğinde askerî idarenin bir süre daha sürme düşüncesinin akla geldiğine işaret edilmiştir.

4. 1961 halkoylamasında Demokrat Parti dışında siyasal partiler kamuoyu oluşturulmasında aktif rol oynamışlardır. Oysa 1982 Anayasasının oylanmasında siyasal partilerin bir rolü olmamıştır.

5. 1961 halkoylamasının aksine, 1982 halkoylamasında Anayasanın kabulü, Cumhurbaşkanının seçimiyle birleştirilmiştir. 1982 Anayasasının geçici birinci maddesine göre “Anayasanın, halkoylaması sonucu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak kabul edildiğinin usûlünce ilânı ile birlikte, halkoylaması tarihindeki Millî Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, yedi yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanına tanınan görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır”.[23]

 

        CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ

16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği ile anayasal altyapısı hazırlanan ve 24 Haziran 2014 tarihinde yapılan seçimlerle fiili olarak başlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin öncelikle Türkiye’nin tarihsel koşullarının bir ürünü olduğunu belirtmek gerekir. Özellikle Türk siyasal yaşamında liderlik özelliği ile ön plana çıkan siyasal liderlerin geçmişte dile getirmiş olduğu bu sistem önerisinin kabulü bu tarihsel koşullarla birlikte değerlendirilmelidir. Kuşkusuz yeni sistem önerisi ile birlikte karşılaşılan en temel eleştiri bu değişikliğin bir siyasal rejim değişikliğine yol açma olasılığı üzerine olmuştur. Ancak Anayasanın Devletin şeklini düzenleyen ilk üç maddesi ile bunu güvence altına alan 4. maddesinde bir değişiklik olmadığına göre, bölgeler veya iller düzeyinde siyasal özerkliğe yol açacak ve yasama gücü olan yerel parlamentolar kurulmadığına göre ve son olarak yalnızca yürütmeye ilişkin değişiklikleri içeren bir düzenleme olduğuna göre siyasal rejim tartışmalarının yersiz olduğu belirtilebilir. Bu anlamda Türkiye’nin yeni hükümet sistemini, halk tarafından seçilen bir devlet başkanına dayalı olan, parlamenter sistemde bulunan ve siyasal sorumluluğu olan bir hükümetin bulunmadığı, üniter devlet yapısı esasına dayalı bir hükümet sistemi olarak nitelendirmek doğru bir yaklaşım olacaktır.[24]

 

    CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNDE CUMHURBAŞKANININ GÖREV YETKİ ve SORUMLULUKLARI(104.Madde)

Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapar. Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir. Kanunları yayımlar. Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir. Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar. Cumhurbaşkanı Yardımcıları ile Bakanları atar ve görevlerine son verir.

Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler. Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder.

Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar. Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar. Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir. Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.

Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.

Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir.Kararnameler ve yönetmelikler, yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girer. Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.

 

 SONUÇ

Türk devlet geleneğinin temel kavramlarından töre; sosyal hayatı düzenleyen, geleneğe dayalı ‘mecburî’ kaideler bütünüdür. Milleti ayakta tutan gücün töre olduğu Orhun Bengütaşları’na kazınmıştır: “Türk Milleti öleceksin” vurgusunun sıkça yapıldığı metinde; yok oluştan kurtuluşun töreye uymakla; milli kültürü korumak, yani “Ötüken Ormanı’nda oturmakla” mümkün olacağı ifade edilmiştir. Töre adalettir. “Zulüm yanar ateştir, yaklaşanı yakar; kanun sudur, akarsa nimet yetişir.” “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!’’ sözünde dile getirilen halk, devleti yaşatan ve kağanı başarılı kılan en önemli unsurdur. İlk Türklerde ferdin adaletle yönetilmesi ve ekonomik olarak rahat bir yaşantıya sahip olması esastır .

Cumhuriyet döneminde de her cumhurbaşkanlığı seçimleri sorun olmuştur. Hatta 1980’de meclisin cumhurbaşkanı seçememesi askerin darbe yapması için sebep olmuştur. 1924 anayasasın da yer alan hükümlere göre, Cumhurbaşkanı gerek yürütme görevi ile ilgili yetkilere ve gerekse bu görevle ilgisi bulunmayan çeşitli imkânlara sahiptir. Cumhurbaşkanı yürütme ile ilgili görevleri sadece kendisi tek başına kullanmayı o yetkileri ilgili olan bakanlar kurulu üyesi bakanlarla birlikte kullanmaktadır. Askeri darbe ürünü olan 1961 ve 1982 anayasalarında Cumhurbaşkanının tarafsızlığına vurgu yapılmaktadır.

yaklaşık 20 defa değişen 1982 anayasası 2007 değişikliği ile siyasi partilerin aday göstermesine müsaade etmiştir. Sadece bununla kalmadığı gibi seçim kampanyasıiçinde maddi desteğe ihtiyaç duymak zorundadır. Yani aday olabilmek için sizi aday gösterecek bir siyasi organizasyona ve kampanyanızı yürütecek paraya ihtiyacınız var. En son Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle tarafsızlık ortadan kalkmış TBMM’nin yetkisi KHK ile azaltılmıştır. Artık Cumhurbaşkanlığı makamları siyasi bir makam haline gelmiştir.


 

                                                    KAYNAKÇA

Abdullah Demir, “Hukuk Tarihimiz Açısından Fatih Sultan Mehmet”, 1. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri, 12 Levha, İstanbul, 2014

A.Menaf Turan, Türkiye’nin Yeni Yönetim Düzeni: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, dergipark

Ahmet Kerse, “Türkiye’de 1961 Anayasasına göre Cumhurbaşkanı”, Sümer, İstanbul, 1973

Bahaattin Ögel, Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları, 2020

Cem Eroğul, “Cumhurbaşkanının Denetim İşlevi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Ankara, 1978

Fethi Kılıç, Yükek Lisans Tezi, “1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”, İstanbul, 1988

İsmail Göktürk’’Temel Kaynaklardan Hareketle Türk Devlet Geleneğinde Meşruluğun Dayanakları’’dergipark

Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları, 2000, s.93-103

Özkan Gökcan, “Machıavellı ve Nizamülmülk’te Devlet Yönetimi: Hükümdar (Prens) ve Siyasetname Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz”, Munzur Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl: 6,  Cilt: 6, Sayı: 12, 2018

Şafi Tekin, “Türklerde Devlet-Kimlik İlişkisi: Devlet Kimliği”, Milliyetçilik Araştırmaları Dergisi,Cilt: 1 Sayı: 2, Edirne, 2019



[1] Şafi Tekin, “Türklerde Devlet-Kimlik İlişkisi: Devlet Kimliği”, Milliyetçilik Araştırmaları Dergisi,Cilt: 1 Sayı: 2, Edirne, 2019, s. 99-100

[2] İsmail Göktürk’’Temel Kaynaklardan Hareketle Türk Devlet Geleneğinde Meşruluğun Dayanakları’’dergipark

[3]  İsmail Göktürk’’Temel Kaynaklardan Hareketle Türk Devlet Geleneğinde Meşruluğun Dayanakları’’dergipark

[4] Bahaattin Ögel, Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları, s.65

[5] Özkan Gökcan, “Machıavellı ve Nizamülmülk’te Devlet Yönetimi: Hükümdar (Prens) ve Siyasetname Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz”, Munzur Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl: 6,  Cilt: 6, Sayı: 12, 2018, s.37-39

[6] Abdullah Demir, “Hukuk Tarihimiz Açısından Fatih Sultan Mehmet”, 1. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri, 12 Levha, İstanbul, 2014, 118-119

[7] Fethi Kılıç, Yükek Lisans Tezi, “1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”, İstanbul, 1988, S. 2

 

[8] Fethi Kılıç, Yükek Lisans Tezi, “1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”, İstanbul, 1988, S. 2

 

 

 

 

[11] Fethi Kılıç, Yükek Lisans Tezi, “1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”, İstanbul, 1988, S. 7

 

[12] Fethi Kılıç, Yükek Lisans Tezi, “1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”, İstanbul, 1988, S. 7-10

 

[13] Cem Eroğul, “Cumhurbaşkanının Denetim İşlevi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Ankara, 1978, s. 39

[14] Cem Eroğul, “Cumhurbaşkanının Denetim İşlevi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Ankara, 1978, s. 39

[15] Fethi Kılıç, Yükek Lisans Tezi, “1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”, İstanbul, 1988, S.11

[16]  Fethi Kılıç, Yükek Lisans Tezi, “1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”, İstanbul, 1988, S.12

[17]  Fethi Kılıç, Yükek Lisans Tezi, “1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”, İstanbul, 1988, S.14

[18] Ahmet Kerse, “Türkiye’de 1961 Anayasasına göre Cumhurbaşkanı”, Sümer, İstanbul, 1973, s. 103

[19]  Fethi Kılıç, Yükek Lisans Tezi, “1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”, İstanbul, 1988 s. 17

[20]Eroğul, “Cumhurbaşkanının Denetim İşlevi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Ankara, 1978,s 57

[21] Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları, 2000, s.93-103

[22]  Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları, 2000, s.93-103

[23] Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları, 2000, s.93-103

[24] A.Menaf Turan, Türkiye’nin Yeni Yönetim Düzeni: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, dergipark

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot