Hellen Dünyasında Kölelik |
HELLEN DÜNYASINDA KÖLELİK
Öz: İktisadiyatta ücretsiz
iş gücünü sağlayan, siyasal ve hukuksal haklardan yoksun, devletin ya da
bireyin malı sayılan köle, birçok eskiçağ medeniyetinde de olduğu gibi
Hellenlerde de mevcuttur. Hellenlerde MÖ XIII. ve MÖ XII. yüzyıl Miken
yerleşimlerinde görünmeye başlayan köleler, ağırlıklı olarak toprak ve ev
işlerinde kullanılırlardı. MÖ VII. ve MÖ VI. yüzyıllarda cereyan eden Büyük Kolonizasyon Dönemi’nde ticareti genişleyen ve sanayisi gelişen
Hellenler, Trakya ve güney Rusya gibi coğrafyalardan köleler getirmeye başladılar;
lakin bu gelişmeler sayesinde aristokrat sınıf ile halk arasında uçurum arttı
ve halk köle statüsüne düştü. MÖ 594’te Atina’da arkhon seçilen Solon,
toprak köleliğini kaldırdı; böylece köleler dış ülkelerden tedarik edilmeye
başlandı. Sparta’da ise devlet kölesi olarak tanımlanan Heliot’lar bulunmaktaydı. Bu köle nüfusunun sayısının fazlalığından
dolayı endişe duyan Sparta, kölelerin denetimi için çok sert ve kanlı
uygulamalar yapmaktaydı. Hellenistik
dönemde ise savaşlar neticesinde birçok coğrafyadan köleler gelmekteydi.
Anahtar Kelimeler: Köle,
Kölelik, Hellenler, Atina, Sparta
Giriş
Hellenlerde toplum; hür, yarı hür
ve köleler olmak üzere üç sınıftan mürekkep idi. Anlaşılacağı üzere kölelik, en
aşağı sınıftı ve hiçbir siyasal hakları yoktu. Bizde bu çalışmamızda
Hellenlerdeki köleliğe bakacağız; lakin Hellen siyasal dünyası polis kavramı ve
teşkilatının merkezinde geliştiğinden mütevellit sadece, iki büyük polis olan,
Sparta ve Atina temel alınarak bakılacaktır.
Hellenlerin tipik siyasal
birimleri polistir ve hem farklı uygulamalar gözüktüğünden hem de sayıları epeyce
fazla olmasından mütevellit sadece birbirlerine rakip olan ve iki zıt siyasal
teşebbüsü oluşturan Sparta ve Atina’nın temel alınması daha sıhhatli olacaktır;
binaenaleyh Atina ve Sparta merkezinde köleliğe bakılacaktır.
Kölelik Kavramı
En genel manada kölelik; kadın,
erkek ayrımı olmaksızın hür olmayan, mal/mülk değeri gören, iktisadi bir araç
olarak görülen, ehliyetsiz, diğer insanlarla eşit haklara sahip olmayan ve bir
efendiye bağımlı olan insanı belirtmek için kullanılan toplumsal bir kavramdır.[1]
Kölelik bütün eskiçağ
medeniyetlerinde mevcuttur. Bunun nedeni genel manada ekonomide yatar. Eskiçağ
devletleri, egemenliklerini ilelebet muhafaza etmek için savaşan ve genişleyen
organizasyonlardı. Bu uygarlıklar savaş tutsaklarını öldürmek yerine, iktisadiyatlarına
katkı sağlamak için köleleştirirlerdi; binaenaleyh kölelik kurumu, eskiçağ
iktisadiyatının getirdiği bir sonuçtu.[2]
Hasılıkelam kölelik; eskiçağ
iktisadiyatında ücretsiz iş gücünü sağlayan, siyasal ve hukuksal haklardan
yoksun, devletin ya da bireyin malı sayılan toplumsal bir kurumdur.
Hellenlerde Kölelik Kurumu
Hellenlerde kölelik kurumunu, yukarıda
da bahsettiğimiz gibi, hem iyi bilinen hem Türkiye’de yeterli sayıda kaynak
bulunabildiğinden mütevellit Atina ve Sparta üzerinden bakacağız. Evvela,
Hellenlerdeki genel kölelik anlayışına bakalım; akabinde Hellen tarihinde
köleliğin tarihsel sürecini işleyelim.
Hellenlerde de, diğer antik
toplumlarda olduğu gibi, köleler en alt sosyal tabakaydılar, tüm haklardan
yoksundular ve hukuk açısından mal değeri görürlerdi. Sahibi, köleye her
istediği işkenceyi yapabilir ve gerektiğinde öldürebilirdi; ilaveten kölenin
verdiği zararlardan da sahibi mesuldü. Her hür yurttaşın kölesi mevcuttu.
Ağırlıklı olarak toprak ve ev işlerinde kullanılsalar da kâtiplik, hocalık,
doktorluk gibi yüksek işlerde de kullanılırlardı; ilaveten imalâthanelerde de
işçi ve usta olarak çalıştırılırlardı; mamafih kamu işlerinde çalıştıkları da
olurdu; misal Atina, asayişi sağlamak için 1200 köleden mürekkep bir güvenlik
kadrosu kurmuştur. Bununla birlikte hukukta kölelere bazı imtiyazlar da
tanınmıştır; bu imtiyazlardan bazıları: Köle, sahibinin izni ile para
biriktirebilir (Bu parayla özgürlüklerini satın alırlardı.), zulme karşı
mahkemede haklarını arayabilir ve başkasına satılmayı isteyebilirdi.
Hellenlerde köleler; efendisinin izniyle, vasiyetiyle, meclisin alacağı
kararla, azatladığını kamusal alanlarda şahitlerin önünde söylemesiyle hürriyetlerini
kazanabilirlerdi; fakat azat olan köle vatandaşlık haklarından mahrum olurdu.[3]
Peki, bir insan nasıl köle
olurdu? Hellen toplumunda bir insanın köle olmasının sebepleri şunlardı:[4]
·
Küçük bir çiftçi, borcunu ödeyemediği takdirde,
alacaklısının kölesi olurdu; bu uygulamayı Solon,
Atina’da yasaklasa da diğer polislerde uygulanmaya devam etmiştir.
·
Yoksul bir aile, çocuğunu köle olarak
satabilirdi; mamafih sahipsiz çocukta, bulunduğu kişi tarafından
köleleştirilebilirdi.
·
Savaş sonunda kazanan taraf, kaybeden tarafı
köleleştirebilirdi; misal II. Philippos, Olynth’la
yaptığı savaşı kazanmasından sonra bütün ahaliyi köleleştirmiştir. İlaveten,
korsanlarda el koydukları geminin tayfasını köle orak satarlardı; MÖ I. yüzyıl
gezgin ve yazarlarından Strabon, Kilikyalı korsanların zenginliklerini
köle satma yoluyla elde ettiklerini söyler.[5]
·
Köle bir ailede doğan insan, köle olarak kabul
edilirdi; ayrıyeten Atina’da yurttaşlığı zorla alan bir kimse, mahkemece köle
olarak cezalandırılırdı.
Hellenlerde Köleliğin Gelişimi
Hellenlerde köleliğin ilk
ibareleri, MÖ XIII. ve MÖ XII. yüzyıl Miken yerleşimlerinde bulunan Linear B tabletlerinde rastlanır. Bu
tabletlerde, sahiplerinin adlarıyla anılan “doero/doera” adlı köle gruplarından
ve tanrıların köleleri olarak bahsedilen “Teoje doero/doera” adlı gruptan söz
edilir. MÖ IX. yüzyılda, Homeros döneminde,
erkek köleler için “dmos”, kadın köleler için “dmoe” olarak adlandırılırken;
ilerleyen süreçte standart terim olan “doulos – douleia” kullanılır. Homeros’un
şiirlerinden hareketle, erkek kölelerin çobanlıkta, kadın kölelerin ev işlerin
çalıştıkları belirtilir; lakin bu dönem kölelik pek yaygın değildir, köylüler
köle sınıfına girmeyen ücretli “thetes” adlı gündelik işçileri kullanırlardı.
Homeros kölelerin nasıl elde edildiklerini de bizlere anlatır. Eserlerinde savaş
esirlerinin, tüccar ve korsanların ele geçirdiği kişilerin köle yapıldığı
aktarılır. Hesiodos’un (MÖ VII. yüzyıl) İşler
ve Günler adlı eserinde, Boeotia’da köylülerin köle kullanımından bahseder;
anlaşılacağı gibi MÖ VII. yüzyılda köle kullanımı yaygınlaşmıştır.[6]
MÖ VII. ve MÖ VI. yüzyıllara denk
gelindiğinde, köleliğin arttığını görmekteyiz. Bu artışın en büyük nedenleri
kolonizasyon hareketleri ve gelişen ekonomiydi. Büyük Kolonizasyon Dönemi
sayesinde Hellen ticareti geniş alana yayıldı ve ticaret hacmi arttı;
binaenaleyh Hellenli işçiler, gelişen sanayinin (Bilhassa sanayisi gelişen Ionia’da köle nüfusu artmıştır.) iş gücünü karşılamaz hale gelince Trakya ve
güney Rusya gibi coğrafyadan köleler getirilmeye başlandı.[7] Bu gelişimle aristokrat
sınıf ile halk arasında uçurum arttı. Hellen köylüsü, işlerini sürdürmek
gayesiyle tüccarlardan borç para almaya başladı; fakat ödeyemeyince köle
oldular ve köle olarak satılmaya başladılar. Bu vesileyle kölelik Hellas’ta
artmaya başladı; köle kullanan ilk kent MÖ VI. yüzyılda Khios (Sakız Adası) olmuştur.[8]
Bu dönemde Atina’da büyük bir
siyasal ve ekonomik kriz hâsıl idi; aristokrat kesim fakir köylülerin sırtından
zenginleşiyor, köylülerde bu durum karşısında köle duruma düşüyorlardı ve hatta
diğer kolonilere satılıyorlardı. Bu durumu düzeltmek için Atinalılar, gayesi bu
buhranı gidermek olan, aristokrat ve tüccar Solon’u
MÖ 594’te arkhon olarak seçtiler. Solon, MÖ 570’te Areopagos Meclisi’nin desteğini de alarak reformlara başladı ve ilk
işi sınıflar arasındaki dengesizliği ve sömürüyü kaldırmak oldu. Evvela,
köylünün lehine düzenlemeler yapmaya öncelik verdi. Bir kısım borçları
kaldırarak borcundan dolayı köle durumuna düşen köylü özgürlüğüne kavuşturdu; köle
olarak dışarı satılan Atinalıları da devlet adına geri alarak özgürlüklerini
sağlamıştır. Toprak köleliğini
lağvetti.[9]
Solon’un bu düzenlemeleri
neticesinde, köleler dış ülkelerden tedarik edilmeye başlandı. Bu tedarikler ya
satın alınarak ya savaşta tutsak edilerek ya da korsanlar tarafından
kaçırılanlardan sağlanırdı. Binaenaleyh MÖ V. yüzyıl Atina’sının 300.000
nüfusunun 100.000’nini Trakyalı, İllyrialı, Kafkasyalı, Anadolulu, Karyalı,
Suriyeli, Mısırlı ve Arabistanlılardan mürekkep barbar-kölelerden oluşmaktaydı.[10] Solon, köle olanlara
jimnastiği yasaklamıştır; zira bu hür yurttaşın hakkıydı.[11]
Sparta’da ise MÖ VIII. yüzyılda
Peloponnesos’un güneyindeki Lakonia
ve Messenia bölgelerinden getirilen
ve devlet kölesi olarak tanımlanan Heliot’lar
bulunmaktaydı. Devlet, her Spartalı yurttaşa kleros denilen bir toprak ve bu toprağı işlemesi için Heliot’lar
verirdi; lakin toprak sahibi Heliot’u satamazdı. Heliot’lar, Sparta nüfusunun
önemli bir kısmını oluştururlardı; sayıları 9.000 civarında olan Spartalı
erkekler de onları denetim altında tutmak için sert tedbir, politika
uygularlardı. Bu uygulama, Heliot’ların güneş battıktan sonra dışarı
çıkmalarını yasaklardı; aksi takdirde öldürülürlerdi.[12] Plutarkhos’un Lykurgos’un Hayatı adlı eserinde, Krypteia adında bir törenden bahseder;
Plutarkhos’un eserinde bu tören için şunlar yazmaktadır:
“… Aristoteles’e göre bu töreyi Lykurgos kurmuştur ve doğruysa, Platon
da Isparta yasaları ve Lykurgos üstüne bundan esinlenmiştir. Krypteia dedikleri
şöyle bir şeydi. Delikanlıların başları zaman zaman en zeki tanınmış olanları,
sadece birer hançer ve biraz yiyecekle kırlarda öteye beriye yolluyorlardı.
Gündüzün bu delikanlılar dağılıp çalılar arasında saklanıyor, dinleniyorlardı.
Geceleyinse yollara inip yakalayabildikleri hilotları öldürüyorlardı. Tarlalara
da gidip en güçlülerini ve en iyilerini öldürdükleri çok oluyordu… Bana kalırsa
Ispartalılar bu türlü hoyratlıklara sonraları, özellikle depremden sonra
düşmüşlerdir… Çünkü Krypteia gibi korkunç bir törenin Lykurgos’tan geleceğine
akıl erdiremem, o Lykurgos ki başka her yerde ruh büyüklüğü ve doğruluğuyla tanınmıştır
ve tanrı bile ondan yana tanıklık etmektedir. ”[13]
Bu metinden de anlaşılacağı gibi Sparta,
köle nüfusuna çok sert davranmaktaydı. Belki bu sert tedbirin nedeni, köle
nüfusunun azımsanmayacak bir nüfusa sahip olmasıydı.
Büyük İskender döneminde de kölelik
devam etti. İskender, MÖ 333 Issos Savaşı
sonrasında Dareios’un annesini, karısını ve çocuklarını esir edip köleleştirdi;
MÖ 331 Gaugamela Savaşı sonucunda da
birçok esiri Hellas’a yolladı. Hellenistik dönemde Hellas, köle göçü almıştır,
bir hanede birden fazla köle mevcuttur; ilaveten yasalarca düzenlenen köle
kurumu da bu dönemde bozulmuştur, sistem gözetilmemektedir.[14]
Sonuç
Hellenlerde kölelik önemli bir
toplumsal kurumdur. Hemen hemen ilk dönemlerinden beri görülen kölelik,
yasalarca da düzenlenen ve çerçevesi belirlenen bir husus olmuştur; Atina’da
Solon’un, Sparta’da Lykurgos’un yasalarınca kölelik müessesesi düzenlemelere
tabi tutulmuştur. Ancak bu yasalar onların faydalandığı bir nitelik
taşımasından ziyade, daha çok polis yurttaşlarının istifadesini sağlayan
kurallar olmuştur; yani yurttaşları kölelerden ve kölelikten koruyan bir
nitelik taşıdığı anlaşılmaktadır.
Hasılıkelam Hellenler, kölelerden
hem sosyal hem iş hayatlarında yararlanmışlardır. Hukuksal ve sosyal hayatları
bulunmayan kölelik kurumu, Hellenlerin rahat ve refah içerisinde yaşamalarına
olanak sağlamaları için barbarların
oluşturduğu büyük bir sosyal kurum olduğu anlaşılmaktadır.
Kaynakça
Bilgin, Nihat, Felsefeden
Ekonomiye Antik Yunan Dünyası, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 1. baskı,
İstanbul, 2004
Bozkurt, Gülnihal, Eski
Hukuk Sisteminde Kölelik, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, c.
38, S. 1, 1981
Çelik, Ekin Ulaş, Üreten, Hüseyin, Eski Batı’da (Hellas) Kölelik, Anasay Dergisi, S. 24, 2020
Erol, Ayşe F., Arkaik
Dönem Atina’sında Kölelik Sistemi, Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi
Dergisi, c. 27, S. 1, 2007
Gözlü, Ahmet, Yılmazcan, Deniz, Antik Yunanda Kölelik: Atina ve Sparta Örneği, Çankırı Karatekin
Üniversitesi, Karatekin Edebiyat Fakültesi Dergisi, c. 5, S. 2, 2017
Mansel, Arif Müfid, Ege
ve Yunan Tarihi, TTK Yayınları, 10. baskı, Ankara, 2014
Plutarkhos, Lykurgos’un
Hayatı, çev. Sabahattin Eyüboğlu – Vedat Günyol, Türkiye Kültür Bankası Kültür
Yayınları, 2. baskı, İstanbul, 2010
Tekin, Oğuz, Eski
Yunan ve Roma Tarihi, İletişim Yayınları, 10. baskı, İstanbul, 2016
[1] Ahmet Gözlü, Deniz Yılmazcan, Antik Yunanda Kölelik: Atina ve Sparta
Örneği, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Karatekin Edebiyat Fakültesi
Dergisi, c. 5, S. 2, 2017, s. 119
[2] Gülnihal Bozkurt, Eski Hukuk Sisteminde Kölelik, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, c. 38, S. 1, 1981, ss. 66-67
[3] Gülnihal Bozkurt, Eski Hukuk Sisteminde Kölelik, ss.
88-90
[4] Nihat Bilgin, Felsefeden Ekonomiye Antik Yunan Dünyası, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, 1. baskı, İstanbul, 2004, ss. 56-57
[5] Ayşe F. Erol, Arkaik Dönem Atina’sında Kölelik Sistemi, Gazi Üniversitesi, Gazi
Eğitim Fakültesi Dergisi, c. 27, S. 1, 2007, s. 253
[6] Ayşe F. Erol, Arkaik Dönem Atina’sında Kölelik Sistemi, ss. 250-251
[7] Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, TTK Yayınları, 10.
baskı, Ankara, 2014, ss. 183-184
[8] Nihat Bilgin, Felsefeden Ekonomiye Antik Yunan Dünyası, s. 51
[9] Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, s. 197; Oğuz Tekin, Eski Yunan ve Roma Tarihi, İletişim Yayınları, 10. baskı, İstanbul,
2016, s. 83
[10] Ayşe F. Erol, Arkaik Dönem Atina’sında Kölelik Sistemi, s. 253; Nihat Bilgin, Felsefeden Ekonomiye Antik Yunan Dünyası,
s. 51; Oğuz Tekin, Eski Yunan ve Roma
Tarihi, s. 65
[11] Gülnihal Bozkurt, Eski Hukuk Sisteminde Kölelik, s. 89
[12] Oğuz Tekin, Eski Yunan ve Roma Tarihi, s. 71; Ahmet Gözlü, Deniz Yılmazcan, Antik Yunanda Kölelik: Atina ve Sparta
Örneği, s. 130
[13] Plutarkhos, Lykurgos’un Hayatı, çev. Sabahattin Eyüboğlu – Vedat Günyol, Türkiye
Kültür Bankası Kültür Yayınları, 2. baskı, İstanbul, 2010, ss. 47-48
[14] Ekin Ulaş Çelik, Hüseyin Üreten, Eski Batı’da (Hellas) Kölelik, Anasay
Dergisi, S. 24, 2020, ss. 14-15
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.