BİR TOPONOMİ ÇALIŞMASI KİTAB-I BAHRİYE’DE YER İSİMLERİ - akademitarih

EN YENİ MAKALELER

Post Top Ad

Your Ad Spot

18 Mart 2021 Perşembe

BİR TOPONOMİ ÇALIŞMASI KİTAB-I BAHRİYE’DE YER İSİMLERİ

     




BİR TOPONOMİ ÇALIŞMASI KİTAB-I BAHRİYE’DE YER İSİMLERİ




Ömer Faruk Temizgül

Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi





Coğrafya’nın Tanımı:

            Matematik, Tıp, Astronomi gibi insanın ilk ortaya koyduğu bilimlerden biri olan Coğrafya, terim olarak ilk kez M.Ö 3. Yüzyılda Eratosten tarafından kullanılmıştır. Eski Yunancada yer anlamına gelen “geo” ile yazılarak, çizilerek tanımlama (yazı ve çizgiyle ifade) anlamına gelen “Graphi” sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuştur. İlk önce batı dillerine giren sözcük daha sonra İslam dünyasında ve Osmanlılarla birlikte Türk Dünyasında kullanılarak günümüze kadar gelmiştir. Tarihin akışı içinde coğrafya’nın çeşitli tanımları yapılmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir: “Yeryüzünün grafiği”, “Yer Bilimi”, “Yer Yüzünün Bilgisi”, “Yeryüzünün Beşeri ve fiziki özelliklerini araştıran Bilim”, “Yeryüzünün bütün özelliklerini araştıran ve ortaya koyan Bilim”, “Yeryüzündeki Fiziki ve Beşeri olayları araştırarak ortaya koyan Bilim” vb. tanımlamaları çoğaltmak mümkündür.

            Coğrafya; İnsanın yaşadığı çevrenin Dünya’nın doğal özelliklerini, İnsan doğal çevre etkileşimini ve bu etkileşim sonucu insanın ortaya koyduğu beşeri ve ekonomik etkinlikleri dağılış, nedensellik ve bağlılık (ilgi) prensipleri çerçevesinde inceleyerek sonuçlarını açıklayan Bilim’dir.[1]

Tarihi Coğrafya’nın Tanımı:

            Coğrafya Bilimin köklü geçmişinde, Tarihi Coğrafya bilinçsiz bir şekilde dolaylı ve kırıntılar halinde olsa da, daha İlk Çağ’ın Yunan Coğrafyacıları zamanından beri bilinmekte ve yapılmaktadır.

İlkçağ’ın meşhur Yunan coğrafyacılarından sonra, coğrafya biliminin genel gidişine uygun bir şekilde, İslam’ın Klasik dönem coğrafyacıları arasında da aynı şekilde değerlendirilip yazılmış olan tarihi coğrafya, bu dönemdeki araştırmacıların ve bilinenlerin sürekli bir şekilde artışına bağlı olarak, İlk Çağ’daki durumuna göre çok daha ileri bir seviyeye çıkmıştır denilebilir. Çünkü İslam coğrafyacılarının büyük bir çoğunluğu kendi araştırma ve gözlemlerine ilave, daha önceki birçok medeniyetin coğrafya eserlerini görüp onlardan faydalanmışlardır. Fakat bütün bu gelişmelere ve katkılara rağmen, coğrafyanın bütününde olduğu üzere, tarihi coğrafya’da da asıl gelişme ve modernleşme XVIII. Yüzyıl başlarından itibaren Avrupa’da gerçekleşmiştir. [2]

Kısaca geçmişin coğrafyası şeklinde de tanımlanan tarihi coğrafya’da asıl amaç, tarih öncesi ve tarihi dönemlere ait arkeolojik araştırmalar sonucunda kazılardan çıkan malzemeler ile geçmişe ait bütün belge ve bilgileri kullanarak coğrafi sentez yapmaktır. Gerçektende Tarihi coğrafya hem içeriği, hem kaynakları ile, yurt dışı ve Türkiye’deki uygulamaları ile tamamen “interdisipliner” bir karakter kazanmıştır. [3]

            Tarihi coğrafya modern bölgesel coğrafya metotları ile tarihi eleştirileri birleştirmiştir, tarihi coğrafya’nın gerçek rolü geçmişin bölgesel coğrafyasını yeniden inşa etmektir. [4]

Dünya’da coğrafya sahasında saygın bir yeri olan ve hatta Dünya coğrafyalarına yön veren The Association of American Geographers’in web sayfasında tarihi coğrafya şu şekilde tanımlanmıştır: “Tarihi coğrafyacılar, geçmiş zamanların coğrafyasını yeniden inşa etmekle/ yaratmakla ilgilenirler. Bunu yaparken, günümüz coğrafyasını anlamak için tarihçiler ve arşivcilere katkıda bulunarak onların yöntem ve tekniklerine çok yakın çalışırlar. [5]

Tarihi Coğrafya’nın amacı:

            Bütün disiplinler ve bütün interdisipliner alanlar gibi, tarihi coğrafya’nın da öncelikli amacı, bilime yenilik getirmek ve bu yenilik ile toplumsal fayda sağlamaktır. Çağdaş coğrafya insan mekân bağlamında günümüze ait sorunlara odaklanırken, tarihi coğrafya da geçmişteki sorunlara odaklanmaktadır. Başka bir ifade ile tarihi coğrafya yararlana bileceği bütün belge ve bilgilerden yararlanarak, geçmiş bir zaman periyodu için coğrafi sentezlere ulaşmaya çalışmaktadır. Bu bilgiler arşiv kayıtlarından başlamakta, arkeolojik kazılara kadar uzanmaktadır. Daha açık bir şekilde tarihi bilgi ve belgelerden yola çıkmak kaydıyla, modern coğrafya ilke ve yöntemlerini kullanarak geçmiş bir periyotta sınırları belli olan bir sahanın coğrafi araştırmasını yapmak onun asıl amacını oluşturmaktadır. [6]

Kültürel Coğrafya:

            İnsan ile çevrenin karşılıklı olarak birbirini ne şekilde etkilediği coğrafyanın ve coğrafyacının temel çıkış noktasıdır. Bu çıkış noktaları arasında kültürde yer almaktadır. Çünkü insan ve mekân ilişkilerini çeşitli boyutlarda ele alan, sentez yapan, ilişkiler kuran coğrafya, birçok bilim dalına göre avantajlı bir konuma sahiptir ve kültür ile yakından ilişkilidir. Kültür İnsan’ın doğa karşısında doğa ile birlikte yaşamını sürdüre bilmesi için ürettiği her şeydir. İnsan’ın mekân kullanma ve düzenlemesinde ekonomik, toplumsal ve siyasal faaliyetlerin etkili olduğu her nedenle beşeri coğrafya’nın oldukça dinamik ve güncel bir çalışma konusu olduğu bilinmektedir. Önceki yüzyıllarda yerbilimi (Fiziki coğrafya) ile gelişen coğrafya günümüzde kültür çevre ya da insan çevre konuları ile dikkat çekmektedir. [7]

Toponomi (Yer Adları):

            Yer Adları onomastik (ad bilimin) bir alt dalı olan toponomi’nin ilgi alanına girmektedir. Yer adı kavramı Yunancadaki toponim sözcüğünün Türkçe karşılığıdır. Yunancada “topos” yer ve “onoma” ad demektir. Toponim coğrafi ad demektir. Toponim Türkçeye toponomi diye geçmiştir. Terime Türkçe kaynaklarda yer adı denir. Bu terimin en kısa tanımı, yer adları ilminin inceleme konusu olan ve belli bir yeri belli bir yöreyi belirleyen ad demektir. Toponomi olarak da bilinen bu bilim tarihin, coğrafya’nın folklor ve vazı disiplinlerin yardımcısı olarak da bilim sisteminde oldukça önemli bir yeri bulunmaktadır. Ayrıca Toponomi, yer adlarının etimolojik, tarihi ve coğrafiverilere göre sınıflandırılarak incelenmesi olarakta tanımlanabilmektedir. Yer adı Bilimi veya Toponomi kendi bütünlüğü içinde, değişik bilim araştırma alanlarına ayrılır. Bunlar; Oronomi: Dağ adları ilmi. Hidronomi: Akarsu adları ilmi. Mikronimi: Kırsal geçici yerleşme adları ilmi. Odonimi: kent sokağı adları ilmi. Dünya üzerindeki belirli bir bölge bölüm yada yörenin vatan haline gelmesinde yerleşmelere verilen isimlerin son derece önemli bir rolü bulunmaktadır. [8]

Toponomi son dönemde Bilim dalları arasında özel bir yer almaya başlamıştır. Bu toponomi’nin önemli ilmi inceleme sahası olmasının yanında Bilim dalları içerisindeki öneminden ileri gelir. Son zamanlarda Toponomi’den bilim dalı gibi bahsedilsede onun pedogojik yönü pek dikkate alınmamıştır. Yüksekokullarda Toponomi’nin öğrenilmesi hem diğer ilimlerin öğrenilmesine tesir etmektedir, hemde öğrencilerin dünya görüşünün  gelişmesinde büyük rol oynamaktadır. [9]

            Gerçektende İnsanlar üzerinde yaşadıkları ve hâkimiyet kurdukları sahalardaki yerleşmelere isim verirken yerleşmenin bulunduğu yerin fiziki özelliklerinin yanı sıra beşeri ve iktisadi özelliklerini de dikkate almakta ve o yerleşmeye kendi dil, kültür, örf ve adetlerine en uygun isimleri vermektedir. Bu sebeple yerleşmenin coğrafi, tarihi ve genel karakterlerini tanımada rol oynayan yer adlarının önemi büyüktür.

Batı’da alt bilimin bir alt kolu olarak gelişmeye başlayan yer adları bilimi, yalnızca dil biliminin konusu olarak kalmamış, tarih, sosyoloji, antropoloji, biyoloji gibi değişik bilim dallarının da ilgilendikleri bir alan olarak dikkat çekmiştir. Verilişinde pek çok etkenin bulunduğu yer adları bir coğrafyanın toprak parçasının oraya yerleşen halklar tarafından vatanlaştırılmasının ilk ve en önemli aşamasını teşkil eder.[10]

            Adlandırma İnsanoğlu kadar eski bir eylemdir. Yaşanılan toplumun çeşitli objelerini toplumun kullandığı dille adlandırmak, coğrafi mekânla bütünleşme açısından önemlidir. Bu eylem sayesinde o yeryüzü üzerinde herhangi bir şeyi diğerinden ayırt etme kabiliyetine sahip olmuştur. Adlandırma ile yerler veya nesneler kişilik kazanmıştır. Yerin kişiliği doğal özellikler ile insan neslinin zamanla meydana getirdiği düzenlemelerin bileşkesidir. İnsan neslinin yaptığı düzenlemelerden biriside yer adlarıdır. Adlar ve lokosyonlar anlam kazanmakta ve yere dönüşmektedir.[11]

Yer adları ile ilgili çalışmalar çok eski zamanlarda başlamış olmakla birlikte ülkemizde 1960’lı yıllardan itibaren yapılan çalışmaların sayısında ciddi bir artış gözükmektedir. [12]

Çok geniş bir coğrafyada çoğu kez birbirinden irtibatsız yaşayan Türk Boylarının yer adlarında, boyların dahil oldukları kültürel coğrafyaya bağlı olarak köken ve anlam bakımından bazı farklılıkların bulunduğu gözlenmektedir. [13]

Piri Reis:

            Muhyiddin Piri Reis, Kramanlı (Konya) bir aileden olup, amcası Kemal Reis (Kemaleddin Bey) gibi Gelibolu’dsa doğdu, onun yanında yetişti, onun Endülüs ve Magrib seferlerine katıldı, Akdeniz’de görmediği kıyı, ada, limaz, kaya kalmadı, hepsinin haritalarını çizdi, amcası ölünce Oruç Reis’in ve daha sonra Hayreddin Paşa’nın yanında çalıştı. 1500’de genç yaşında Kaptan (Deniz Albayı) oldu. 2. Beyazidden sonra Sultan Selimile görüştü. Ünlü Kitab-ı Bahriye ve Sünya haritasını çizip takdim etti. Vezir-i Azam Damad İbrahim Paşa’nın Mısır’ı teftişinde bindiği baştardanın kaptanlığını yaptı ve bir yıllık Mısır refomu sırasında Müşaviri oldu. 1547’de Solak Ferhad Bey’in yerine Hind Kaptanlığına tayin edilerek Süveyş’e geldi. Portekizliler Aden’i işgal etmişlerdi. Piri Reis geri aldı.(1548) 31 parça gemi ile Maskat’a geldi. Burasınıda Portekizliler işgal etmişlerdi. 18 gün dayanan  Maskat’taki Portekiz Garnizonunu General Zoao de Lisboa ile beraber esir aldı. Şihr’e gelip Hadramut şeyhlerine zinhar Halife-i Ruy-i Zemin’in sözünden çıkmamalarını, Portekizlileri kabul etmemelerini istedi. İran’ın Laristan kıytısında Kişm adasını aldıktan sonra Portekiz’in elindeki Hürmüz kalesine geldi. Şiddetle muhasara etti alamadı. İran’ın sonradan Bender Abbas adını alan limanına girip, gösteriş yaptı ve Portekiz ile işbirliği yapan Müslümanları ayıpladı. Umman Emirliklerini, Katar ve Bahreyn’i gezip Osmanlı’ya tabi oldukları hakkında ahid aldı. Daha önce bu taraflarda Osmanlı metbuluğu sadece lafız’da idi. Basra Limanına girdi. 27 parça gemisini onarılmak üzere Basrada bırakıp üç kadırga ile Süveyş’e döndü. Basra Beylerbeyisi olarak Güney Irak, Kuveyt, Lahsa, Şammar, Necd taraflarını yöneten Ramazanoğlu Kubad Paşa, durumu aleyhine olacak şekilde Divan’a bildirdi. Divan’da Hind sularını bilmeyen vezirler gerekli onarım yapmadan gemileri geri getirmenin tehlikeli olacağı hakkındaki Piri Reis’in savunmasını kabul etmeyip, idamhükmü verdiler. 80 yaşlarındaki Amiral, Süveyşten Kahireye çağırılıp idam edildi. Kanuni devrinde meydana gelen en kötü hadiselerden biridir. [14]

 

 

 

PİRİ REİS KİTAB-I BAHRİYE’DE GEÇEN YER İSİMLERİ

1.      Habeş Ülkesinden bahsedilmiştir.[15]

2.      Çin Denizinde bahsedilmiştir. [16]

3.      Fil Kulaklı Adası: Burda yaşayan insanların kulaklarının büyüklüğünden dolayı bu adı almıştır. “Ey dost onlar iki kulağını bükerek, ensesinden toplar bağlarlar. Eğer kulaklarını çözerse dizlerine kadar iner; bazı günlerde onu üzerine örter.”[17]

4.      Hind Denizinden bahsedilmiştir.[18]

5.       Pars Denizi(Basra Körefezi): Pars denizine Hürmüz denizide derler. Bu deniz Hind denizine körfez olmuştur. 9 tane adası vardır. Heknam, Iarek, Lar, Hürmüz, Kişim, Kaysu Malik, Şeyh suri , Hinduva, Bahreyn. Bahreyn adasının şehirleri; Şehr-i Diraz, Şeyh Sehlan, Halfe, Tuylu, Mename, Busuva, Cidde, Eski.[19]

6.      Hürmüz adasından bahsedilir.[20]

7.      Derz Denizi (Zenc Denizi): “Zenc denen yer zencilerin ülkesidir der.” Aynı zamanda oraya Sudan’da denir. [21] 

8.      Habeş ülkesinde Mogadişu kıyılarındaki şehirler: Sofala: altın madenleri bol olan bir şehirdir. Monbasa, Manlide, Musebil, ve Kilve’dir. En ünlü şehir ise Mogadışu şehridir. [22]

9.      Zenc Denizi: Zengibar adı ile bilinen bir ada vardır. Bahr-i Zenc adı Zengibar’dan türetilmiştir. [23]

10.   Komar Adaları: Bu adanın adına Tinku derler. Avrupalılar bu adaya Sangörance derler, Araplar ise Komar adını verirler. [24] Komar adasında üç tane şehir vardır. Re’s-i Bimar, Sa’de, Lankani’dir. [25] Başka bir Ada Mu’ali derler. Üç büyük şehir vardır. İkici adaya ise Magata derler.[26] Üçüncü Ada’nın adı ise Züvani’dir. [27] Peyenye (Ahzer’de derler) ve Zengibar bu adalarda Komar adalarından sayılır.[28]

11.   Magrib (Atlas Okyanusu) anlatılır.[29]

12.  Antiller Ülkesi: Kristof Kolomp İskender döneminden kalma bir kitabı bulur ve okur. Onda Antiller ülkesinin yerini İspanya Kralına bildirir. İspanya Kralı orayı feth eder. [30]

13.  Sultaniye(Çanakkale) ve Kilitbahir adı ile anılan Kaleler: Sultaniye (Çanakkale) ismi nerden gelmektedir? Şehzade Sultan Mustafa’nın babası olan Fatih Sultan Mehmed bu kalenin üzerine gelerek, bir kale yaptırmışlardır. Rumeli tarafındaki kaleye Kilitbahir demelerinin sebebi ise şudur: Marmara’dan çıkan gemiler, boğazdan geçiş iznini Rumeli tarafındaki kaleden aldıkları için Rumeli’deki kaleye Bahr-i kilit demişlerdir. [31]

14.  Bozca ada: Bozca ada karşısında, Yani Anadolu kıyısında Eski İstanbulluk adı ile bilinen ve kâfirler arasında Truva olarak ün yapan bir kale vardır. [32]

15.  Hımar adasından bahsedilmiştir.[33]

16.  İmroz adası (Gökçe ada): İmroz Adsı eski dönemlerde denizi gözetlemek için kullanılırmış. İmroz Adasında iki tane kale vardır. Bunlardan biri İskinit, diğeri ise İmroz’dur.[34]

17.  Semadirek Adası: Sözü edilen bu adaya Türk dilinde Semadirek derler. Hıristiyanlar ise Santa Mendirike’der. [35]

18.  Limni Adası anlatılır.[36]

19.  Taşoz Adası: Bu adada üç tane kale vardır. Bunlar, Taşoz, Yenihisar, Kagırı’dır. Aynaroz Manastırı: sözü edilen yer uzun bir burundur. Yüksek konumundan dolayı yüksek yerlerinde hep kar vardır. [37]

20.  Selanik Şehri: Makedonya’nın güneyinde deniz kıyısında Yunanistan’ın en önemli şehirlerinden birisidir. Makedonya Kralı Kassandros tarafından kurulan şehin limanı çağlar boyunca bütün Yazarlar tarafından demirlemeye en elverişli liman olarak yazılmıştır. 1430 yılında Osmanlı Yönetimine giren şehir 1912’de Yunanistan’ın yönetimine geçmiştir. [38]

21.  Eğri Boz Adası: Eğri Boz adası önceleri Rumeli kıyılarına bitişik imiş. O zamanın tanınmış Bilgeleri, şöyle düşünmüşler: Bu ada ile Rumeli’nin arasını kazıp, denize akıtarak bogaz haline getirdileri takdirde, hem kalenin korunur hale geleceğini, hemde balık avından dolayı, Beylerine çok büyük kazanç sağlayacağını ifade ederek, bu ara yeri kazıp deniz akıntısını sağlamışlar. Neden sonra, her taraftan balıkçılar toplanmış ve burada dalyan kurmuşlar, ığrıp ve ağlar dökerek, pek çok balık elde etmişler. Bu yüzden de sözü geçen bu adaya İğripontu adı verilmiştir. Bu anlatılanlardan önce bu adaya Makri derlermiş. [39]

22.  Midilli adasından bahsedilmiştir.[40]

23.  Emek Yemez Burnu: Emek Yemez Baba adında bir ermişin namazgahı bu burunmuş, bu yüzden buraya Emek Yemez Burunu denilmiştir. [41]

24.  Foça Kaleleri İzmir ve Kraburun Kıyıları: Eski Foça’yı ilk olarak Venedik tüccarları inşa etmiştir. Yeni Foça’yı ise Ceneviz tüccarları yapmıştır. Bu Foça Kalellerinin kurulması ise Venedik ve Cenevizlilerin Anadolu Hükümdarından izin istemeleri ve almaları ile inşa edilmiştir. [42]

25.  Taşlık Burnu: Buradan Değirmen taşı kesildiği için buraya taşlık burnu denilmiştir. [43]

26.  Orak Adası: Bu adaya Orak adası demelerinin sebebi ise o Adanın kıble tarafında tamamaıyla orak biçiminde, alçak bir kum yeri vardır. O kumun iki tarafıda Orak biçimindedir hemde eğridir. Bu küçük ada’da Hızır İlyas Boğazı vardır. Sığdır ve gemiler geçemez.[44]

27.  Koyun Adaları: Hıristiyanlar bu adalara San Tarmo derler. [45]

28.  Kara Ada, Toprak Ada ve Sakız adasından bahsedilmiştir. [46]

29.  Sakız Adası: Yüksek Dağlı bir adadır. Ayrıca taşlık yerlerdir. Yıldız tarafında yüksek bir dağ vardır. Bu dağa Aya Pantalimu derler. [47]

30.  İpsara (Psara) Adası: Bu adada eski zamanlarda Hıristiyan Balıkçılar bulunurmuş. İpsara demelerinin sebebi bu adaya bundanmış. [48]

31.  Anadolu Kıyısında Sablıca Adlı Liman ve Alaca At Kıyıları: Alaca At kıbleye karşı bir körfezdir. O körfezin denizden işareti budur. İki tarafında ak süt gibi tepeler vardır. Bu limana iri gemiler yanaşamaz. İç kısmı sonuna kadar sığdır. Yine bu körfezden Sablıca beş mil uzaktadır. Gün doğusu keşişleme üzerinde bulunan Sablıca eşi bulunmaz genişlikte bir limandır. Büyük gemiler girerler. [49]

32.  Sığacık Limanı ve ona yakın Limanlar: Sözü edilen bu Sığacık limanı Aydın ilinde bulunan Sivri Hisar(Seferi Hisar) limanıdır. Sığacık bu limanın iç kısmının sonundaki sığlıga verilen addır. [50]

33.  Sisam Adsı: Bu ada dağlık sulak ve her türlü avı bol bir adadır. Bu ada ağaçları ile ünlüdür. Venedik gemicileri bu adadan ağaç keserek Rodosa kaçırırlardı. Bu ağaçlar hem Rodos’u doyurur hemde diğer gemicilere satarlardı.[51]

34.  Abanoz Adası: Ablak Abanoz ağacı yetişir ismi buradan gelir.[52]

35.  Sisam adası yakınında Keçi ve Bulamaç Adaları: Sisam Adası ıssız ve kara bir dağdır. [53]

36.  Eşek Adaları: Eşek adaları Batnus ve İllirius adasının ara yerinde bulunmaktadır. Hıristiyanlar bu adalara San Penye ve Fonte Moroza derler. Fonte Moroza demelerinin sebebi bu adalarda kıyıya yakın tai iki pınar bulunmasından kaynaklanmaktadır. [54]

37.  Hurşid ve Farnoz Adaları: Bu adalar eski zamanlarda Ruhban yerleri imiş. Hıristiyanlar bizim Hurşid dediğimiz adaya Hırsu adası derler.Gün batısındaki adaya Fornuz(Furni) derler.[55]

38.  Kerpe Kappori Adası: Bu ada uzun bir dağ gibidir. Güzel ve sulak bir yerdir. Sözü edilen bu adanın gün batısı tarafındaki küçük adacığa da Doğancık adası derler.Doğanlı sarp bir adadır.[56]

39.  Batnos(Patmos) Babas olarak bilinen ada: Bu sözü edilen ada boz bir adadır. Eski zamanlardan kalma manastırlıktır. İçinde Keşişler bulunur. Bu Keşişlerin büyükleri İstanbul’dan Patrikhanedenn gelir. Bu ada’da Papazlık yapar ve Patrige vergi verir. Çünkü bu ada’da Batnos Baba derler bir kimsenin kabri bulunmaktadır. Kilise içindeki o kişiye Hıristiyanlar San Palamuzo derler. Fakat Türk’ler Abatnos Papas derler. Onun hakkında şöyle hikayeler anlatılır; Bu Papazın cenazesini iki defa bu ada’dan alıp, Balat(Milet) şehrine götürüp defn eylemişler sonra yine bu adada bulundu derler. Bu sebepten Türklerden ve Hıristiyanlardan  hiç kimse, bu ada halkını ruhbanlardandır diyerek incitmez. [57]

40.  İllirius (Leros) Adası: Gün doğusuna karşı yüksek bir burunun üzerinde bir kalesi bulunmaktadır. Kale’nin önündeki Körfezin ismi Ayaz Meride’dir. Sözü edilen Kale’nin Körfezlerinin kesişiminde iki tane ada vardır. Bu adalardan birisine Aya Kiriki ikincisine ise Pilatos derler. Bu adanın gün batısı tarafında Portovinu Limanı vardır.[58] Portovinu bağlar limanı anlamına gelir. [59]

41.  Kelemez(Kalimnos) Adası: Kalimnos yüksek dağlı bir adadır. Kalimnos’a yakın kara ve yüksekçe bir ada bulunmaktadır. Bu adaya Talendu derler. Onun ile Kalimnos arasına ise Portonoda  derler, burası iyi limandır.[60]

42.  Leros adasına yakın beşmil gün doğusunda Sisi Kadın Körfezi vardır.[61]

43.  İstanköy yakınındaki Keçi Adası: Bu ada kara bir dağdır. İstanköy’le arası üç mildir. Bu Keçi adası’nın diğer ismi Kabrus’tur. Fakat Avrupa’lı denizciler bu adaya Apsarma adını verirler. [62]

44.  Siverilos Kıyıları: Bu kıyılar hep dağlık yerlerdir. Türlü türlü bucakları var. Hepside iyi limandır. Bir kara ada vardır. Bu kara ada’nın poyraz tarafında ise bir bucak vardır.  Adına Güvercinlik derler. Bunun Lodos tarafında ise Turve dedikleri bir Körfez bulunur.Bu Körfezin burnunun gün batısı tarafına dolaşınca, Sire Büke dedikleri bir küçük bucak vardır. Onun gün batısı tarafında Ilıca dedikleri bir liman bulunur.Bu limanın Lodos tarafında Çamça Burnu denilen bir burun vardır. Bunun gün batısı tarafına dolaşınca Gülür Körfezine gelinir. Bu körfezin içimde Palamut Büke dedikleri bir bucak vardır burada gemiler yatar.[63] Varilya ismini verdikleri körfezin gün batısı tarafında Kızıl Burun derler bir dağ vardır. Bu dağda çok kaplan vardır.[64]

45.  Kör Dil , Gümüşlük ve Karabağ Kıyıları: Kör Dil, yumru bir boz burundur. Kör dil burnuna yakın olan limanlara yakın Kızan adında bir ada vardır. Bu adanın otları çok boldur.  Ot zamanında yemyeşil bir ada olur. Bu adanın üç mil kadar kıble lodos yönünde Gümüş Limanı vardır. Gümüş Limanı demelerinin sebebi ise merhum Fatih Sultan Mehmed döneminde, bu liman yakınındaki gümüş madeninin işler durumda olması imiş. Sonra madenin işletmesinden vazgeçmişler. Bundan dolayı buraya gümüşlük derler. Bu kimanın bir mil uzağında Kızıl Burun denilen bir burun vardır.Bir buçuk mil kadar gün doğusu tarafında küçük bir ada vardır. Bu adaya Hacı adası derler. Donanma çoğunlukla buralara gelir yatar. Bu yerlere Karabağ derler. Bu yerin iki buçuk mil kadar karşı tarafında Çatal adası vardır.[65]

46.  İstanköy Adası ve Bodrum Adası: İstanköy adsı hemdağlık hemde ovalık bir adadır. Çok güzel yerleri vardır. Hıristiyanlar bu adaya Langu derler. Uzun anlamına gelir. Gerçekten uzun bir adadır. Adada dört tane kale vardır. Narince Kalesi, bu kalenin etrafındaki liman bağlı bahçeli su kuyuları olan bir limandır. Turunç ve Limon ile çeşitli meyveler çok bulunur. İkinci kale Andimahi, üçüncü kale ise Kifelos derler, dördüncü kale ise Bili’dir. [66] Narince kalesinden Bodrum Kalesi on sekiz mildir. [67]

47.  Kerme Körfezi: Kerme körfezinin başlangıcında Asyut (Kefeloka)  kalesi vardır. Bu kalenin üç mil kadar dogusunda Gümren adası vardır. Gün batısı tarafında bir bucak vardır. Buranın adına Bakla Büke derler. Gümren adasının üç mil kadar dogu tarafında Sığır Adası vardır. [68] Gökova suyunun beş mil lodos tarafında bir küçük ada vardır. Bu adaya Gelibolucuk derler. Onun üç mil lodos tarafında Ören Adası vardır. Bu adanın üzeri nar içi gibidir. [69] İçi binalarla kaplıdır eski zamanlarda şehir imiş.[70]

48.  Tekir Limanı Kıyıları: Buraya Dadya Bedya kıyılarıda derler. Buralar Menteşe Muğla ilidir. Ancak Dadya Bedya iki büyük köydür. Tekir burnuna Hıristiyanlar Kavu Kırıyu derler. [71]

49.  Değirmen Deresi: Değirmen Deresi bir bucaktır. O bucağın içinde bir su akar suyun üzerinde değirmenler vardır. [72]

50.  Sömbeki Adası: Bu ada yüce bir dağdır. Bu dağ Rodos kalesine otuz mildir. Fakat sözü edilen bu dağın çevresi yirmi beş mildir. Sağlambir kalesi vardır. Bu kaleye Hıristiyanlar Şimbud derler. Yüksek bir kayanın başında kurulmuştur.[73]

51.  Rodos Adası: Rodos adasına yazın gelecekler meltem zamanına denk geldikleri için, bu meltem günlerinde öncelikle Şilden Burnunu seçerler. Yahudda Meis üzerine gelirler. Çünkü oralarda Setih Kavuya gelinceye kadar rüzgar kolaylık gösterir. Bu Setih Kavuya Türkler Yedi Burun derler. Deniz üzerine sarkmış yüce bir dağdır. [74] Rodos adasının ise yarar limanı Mendirek limanı olup, bu limana da büyük gemiler giremez. Kale önünde bulunan limana Porto Muline derler. Değirmen limanı anlamına gelir. Bu limandan Faraklı Kalesi otuz mildir. Faraklı diye Tahtalı Kalesine de derler. Bu kalenin limanı yoktur. Ama o kalenin Lindos kalesi tarafında bir burun vardır bu buruna Ayamilato derler. [75]

52.  Harke Adası: Harke adası kara bir dağdır. Bu adaya Harke demelerinin sebebi ise eski zamanlarda bu ada’da demircilerin olmasından dolayıdır. Hatta bu adada kızlarını evlendirmek isteseler, ağırlık yerine Demir Kürek ve Çapa verirlermiş, varın siz işinizle meşgul olun diye. Çünkü bu ada taşlı bir yermiş. Bunun karşısında da Küçük Harke dedikleri bir Liman varmış. [76]

53.  İleki Adası: Bu adaya Rumca’da Tilo, Avrupa dillerinde ise Piskobiye derler. Her tarafı sarp kayalı dağlıktır. Dört yerde kalesi vardır. Sözü edilen Kalelerden birine İlniko, ikinci kaleye ise İlyadu derler, üçüncü kaleye Limni, dördüncüsüne ise Porto derler. [77]

54.  İncirli(Nisiros)  Adası: İncirli adasına Hıristiyanlar Nisari derler. İncirli adasındaki Mandirek Kalesine bizim Türkler Kara Hisar derler. Diğer bir kale ise Umburya kalesidir. Bu kalenin poyraz tarafında Sakarcalar denilen bir uzun ada vardır. Bu adaya Hıristiyanlar Yalı adını verirler. [78]

55.  Koç Papas Adası: Bu ada İstanköy adasının otuz mil gün batısı tarafında bulunmaktadır. Şimdi ıssız bir adadır. Koç Papas demelerinin sebebi ise şudur: Bu adada bir kilise var. O kilisede bir kişi yatar. O kişiye Türkler Koç Papas derler. Hıristiyanlar ise San Corc delibete derler. Bu kiliseye kim giderse, Türk olsun Hıristiyan olsun birer hediye bırakır giderler; bazısı bıçak, bazısı ok, bazısı zincir, bazısı para, bazısı havlu buna benzer daha bir çok eşya bırakıp giderler. Bu eşyalar yılda bir kere Patnos Adasının Keşişleri tarafından toplanır, Koç Papas’ın üzerine sarf edilir. Eski zamandan beri böyle adet olmuştur. Patnos Papas ile Koç Papas ikisi bir yerde yaşayan dost idiler diye Hıristiyanlar hikayeler anlatırlar.[79]

56.  Amorgos (Yomorlü) adas: Boksit yatakları ile ünlüdür. [80]

57.  Karos ve Ant: Karos Adaları: Bu adalar şimdilerde ıssızdır. Eski zamanlarda bakımlı adalar imiş. Bazılarında Rahipler bulunurmuş. [81]

58.  Baro (Paros) Adası: Venedik yönetimindedir. Naksos adasına ise altı mil uzaklıktadır. Adanın ortasında Perekiye Dağı vardır. O dağdan deniz kıyıları ak yerler gibi görünür. Çünkü bu adada mermer madeni çoktur. [82]

59.  Sira Syros Adası: Syros adasıda Venediklerin yönetimindedir. Avrupalılar bu adaya Suda derler. Rumlar ise Kapris adını verirler. Adanın sağlam bir kalesi vardır. [83]

60.  Sıgırcıklar adası: Bu sıgırcıklar adaları hakkında, en eski tarihlerde anlatıldığına göre Ayasofya’yı yapan İgnatu’nun oğlunu bu adaya getirip bırakmışlar oda burada ölmüştür. Bu Ayasofya’yı yaptıran Hükamdara Justianus derler. Justianusun ölümü üzerine bu bina kalır, daha sonra tahta çıkan Kostantin yaptırmıştır. Binayı yapan Mimarın adına İgnatu derlermiş. Bir gün İgnatu’yu Kostantin ziyafete çağırır. İgnatu’nun da bir oğlu varmış. Oğluna ben gelinceye kadar sen iş üstünde ol der ve kendisi davete gider. Ziyafet sürerken bir hademe gelir ve oğlana: “Gel seni İmparator ister” der. Bunun üzerine oğlan Babam beni  bir şey kaybolmasın diye burada bıraktı cevabını verir. Hademe’de, “sen gelmezsen bende buradan gitmem” diye yemin eder.Bunun üzerine oğlan İmparatorun sarayına gelerek babasını bulur. İgnatu, oğlunu görünce huzursuz olur. Niçin geldin? Diye sorar… [84] Oğlanda bütün olanı biteni babasına anlatır. Bu konuşmalar İmparatorun’da kulağına gider, meğer bu oğlana kimse haber göndermemiş, oğlanın önünden tüm hademeler geçirilir oğlan kendisine haber getiren kişiyi tanımaz. O zaman orada bulunan Bilgeler “o gelen Hademe değil melektir artık bu oğlanı o binanın üstüne hiç göndermeyelim böylece o melek bu binanın üzerinden hiç ayrılmasın biçiminde karar alırlar. Oradaki büyüklerde doğrudur diyerek İgnatu’nun oğlunu Sığırcıklar adalarına getirirler ve kendisine dirlik vererek orada bırakıp giderler. O zamanlar Ayasofya’nın yapımında kullanılan mermer taşlar sığırcıklar adasından kesilmiştir, bu gün bile o mermerlerin kesildiği yerler bellidir. [85]

61.  Mykonos Adsı anlatılır.[86]

62.  Andira (Andros) Adası: Eski zamanlarda bir Padişah varmış. Adına Kalumaku derlermiş. Bu adayı bu Padişah önce bayındır eylemiş. Sonunda bu Padişahın bir oğlu olmuş. Oğlunun adına Andirya derlermiş. Bu adaya uzun zamanlar Andirya hükmettiği için adanın ismi Andirya (Andros) kalmış.[87]

63.  İğribozdan aşağı Rumeli Kıyıları: Ada arası demekle tanınan ve Hıristiyanlar tarafındanda Arsu Paluga adı ile bilinen Ege adalarıdır. Rumeli’nin deniz kıyılarında İğriboz’un Kızıl Hisarına karşı tabi bir liman vardır. Bu limana Terzi Kayası derler. O limanın agzında bir yumru ada vardır. Eski zamanlarda terzi’nin birisi kendi heykelini o taştan yontturmuş derler. [88] Temaşalık dediğimiz ve deniz üzerine havale olmuş, İstanbuldaki At meydanındakiler gibi yüksekçe bir yerde kıbleye karşı dikilmiş mermer direkler vardır. Aynı İstanbul’daki At meydanındakiler gibi. Bu sebepten bu buruna Hıristiyanlar Kavu Kolon derler. Direk burnu anlamına gelir. [89]

64.  Gülür Adası: Gülür çam agaçlı bir adadır. Agana(Ekine,Aiginei) halkı gelip bu adadan çam sakızı elde ederler. Sivri sinekli bir yerdir. [90]

65.  Mora’da ki Ppiyode Kalesi ve Çamlıca Yakınları: Adına Piyode dediğimiz bu kale Mora’da Mora sancağına bağlıdır. Bu kale denizden bir mil kadar içerde yüksek bir yerde bulunmaktadır. Bu kale’nin içinde bir liman bulunmaktadır. Bu limanın ismi Portozine’dir. Çamlıca adası sarp bir dağdır. Hıristiyanlar ise bu adaya Sidere derler.[91] Suluca adaları vardır. Gerçekten sulu adalardır. [92]

66.  Mora Anabolusu: Sözü ettiğimiz bu Anadolu kalesine Mora Anabolusu derler. Türkler arasında da bu şekilde meşhur olmuştur. Şimdi sözü edilen kale, burun gibi bir yerin üzerindedir. Üç tarafı denizdir. Bir tarafı ise karadır. Kara tarafının üzerinde büyük bir dağ vardır. Sözü edilen bu dağ o kalenin üzerine asılmış gibidir. Bu dağdan Anabolu içinde insan yürütmek mümkündür. [93]

67.  Çuha Adası: Sözü edilen Çuha Adası Benefşe Burnu’nun on beş mil kadar Lodos tarafında bulunmaktadır. Burasının denizden nişanı ise, Körfeze karşı denizde bulunan bir küçük ada’dır. Bu küçük adaya Abugu derler. Küçük ada’nın poyraz tarafında Aya Nikola denilen bir kilise vardır.[94]

68.  Benefşe ile Manya Burunları arasındaki yerler; Bu buruna Benefşe demelerinin sebebi şudur; Bu burunun poyraz tarafında, deniz kıyısında Venedik Cumhuriyetinin bir kalesi vardır. O kaleye Rumcada Menevşiye derler. Menevişten bozmadır. Fakat bu kaleye Avrupalılar Merveziye derler. Benefşe Burnu’nun uç tarafında harap bir kilise bulunmaktadır. Bu kilisenin adına Santa Ancelo derler. Hatta bundan dolayı, Hıristiyanlar sözü edilen buruna da Kavu Santa Ancelo derler.[95]

69.  Bey Adsı: Avrupalılar buna Servi Adası adını verirler. Geyik adası anlamına gelir. [96]

70.  Aspire Potamo: Aksu’da derler. Yaz kış akan büyük bir ırmaktır. Kayıklar girer. Bu suyun her iki tarafı da eski zamanlarda şehirmiş. Şimdi ise haraptır. Bugün adına Aylos derler sözüne ettiğimiz bu şehri, Mevlay Yakub bin Mahsur, yıkıp harap etmiştir. Mevlay Yakub Bin Mansur, Hz. Ömer soyundan gelen büyük bir hükümdardır. Hicri tarih, 370 yılında ike sözü edilen bu Mevlay Yakub bin Mansur, Magrib ülkesi (Fas)ta bulunan Merakeş adlı şehirden bin parçalık yelkenli donanması ile Akdeniz’de dolaşıp, İstanbul’u almak için gelirken, Mora vilayetinde kışlamıştır. Bu Aylos şehrini de o zaman harap eylemiştir. Şimdiki zamanda şehrin pek çok binaları bulunmaktadır. Bu şehrin önü ise yufka sulu bir denizdir, içilebilir sudan Boynuz adası gün batısı yönünde on mil uzaklıktadır. [97]

71.  Modon ve Koron kıyıları: Manya Burunu, Mora vilayetinin dağlarını takip ederek gelip, kıyıya inmiş kara bir burundur. Bu buruna Avrupalılar Kavu Metapan derler. Manya demelerinin sebebi ise bu burunun tepesinde bulunan ve adı Manya olan kaledir. [98]

72.  Karon Kalesi: İki bölüp olup deniz kıyısında sarp bir yere kurulmuştur. Günümüzde bu kaleye Balat kalesi derler. [99]

73.  Kavu Galo Burnu: Horoz burnu’da denmektedir. [100]

74.  Modon Kalesi: Sultan II. Bayezıd tarafından feth olunmuştur.[101]

75.  Navarin Kalesi ve Zakinthos Adası anlatılır: Navarin Kalesi II. Bayezıd zamanında Kemal Reis tarafından fetih edilmiştir. [102]

76.  Porto Conko Limanı: Anlamı Kağa limanı demektir.  Çünkü bu limanın içine bir çay akar. Bu çayın her iki tarafı da sazlıktır. [103]

77.  İnebahtı Kıyıları: İnebahtı büyük bir kaledir. İnebahtı kalesinin poyraz tarafında adına deli su denilen, blok bir kayanın içinden çıkıp denize akan bir su vardır. Bu sudan iki yüz parça gemi bir anda su sağlayabilir. Tatlı ve soğuk bir sudur. [104]

78.  Keşişlik Adası: Keşişlik adasını Gazi Umur Bey fethetmiştir. Hatta oranın eski yerlilerinden dinlediğimize göre Gazi Umur Bey Atina Körfezinden İnebahtı Körfezine kadar olan altı millik mesafeyi, gemilerini karadan aşırarak geçirmiş ve inebahtı yakınlarında bazı yerleri fetih etmiştir. Daha sonra gemilerini oralarda ateşe vererek, aldığı esirleri karadan sürerek bu tarafa getirdiği söylenir. [105]

79.  Anatoluka (Misonglonhi) Köyü ve Koçlar Adaları: Anatoluka bir deniz kulağıdır; yani denizle birleşen bir göldür. Deniz kulağının iç kısmı sığlıktır. Köy o sığlıklara çakılı kazıkların üzerine inşa olunmuştur. Bu köye de Anatoluka (Misolonghi) derler. [106] Koçlar Adaları ıssız 3 ufak adadır. [107]

80.  Kefalonya Adası: Dağlık, sulak ve güzel bir adadır. [108]

81.  Ayamovri Adsında adına Porto Figu dedikleri bir liman vardır. Anlamı İncir Limanı demektir. [109]

82.  Ayamovri ve Preveze Kıyıları: Ayamovri, Rumeli kıyısında, Yanya vilayetine yakın, Lefka da denilen, dağlı ve sulak güzel bir ada’dır. Adanın kenarında, cephesi Rumeli kıyısına karşı olan bir kaledir. Rumeli ve Lefka adası arasındaki Boğaza Hızır İlyas Boğazı denir.[110]

83.  Korfu Adası: Bu ada dağlık sulak güzel bir adadır. Hz Muhammed’in hicret tarihi 931 iken bu ada’nın Venedikliler yönetiminde kaldığı süre 129 yılı bulmaktadır. Bundan önce Kargina dedikleri bir kadın burayı zabt etmiştir. Burasını Kargira’nın elinden Venedikliler almıştır. Bu ada hakkında Kemal Reis Venediklilerin iki gözü vardır. Biri Modon Kalesi diğeri Korfu adasıdır.[111]

84.  Huntu Limanı, Kasub Kalesi Porto Tamu Limanı anlatılır. [112] Korfu adasının lodos tarafında adına Kurusa denilen bir göl vardır. O gölde çok fazla yılan balığı vardır. Fakat bu gölün ağzı denize açık olduğu için denizden de Kefal Balığı gelip göle girer. [113]

85.  Avlonya Kıyıları: Avlonya büyük bir köy’dür. Avlonya’nın altı mil kadar kıble tarafında İrinç adı verilen büyük bir su vardır.[114] Pinazumu Limanı vardır.  Bu limana Türkler Tavşan Limanı derler. Sazana adasındadır.[115]

86.  Draç Kıyıları: Draç denilen yer deniz kıyısında bir kaledir. [116]

87.  Kotor Kıyıları: Kotor (Cattaro) on sekiz mil kadar bir körfezin en sonunda deniz kıyısında bulunan bir kaledir. [117]

88.  Dubrovnik Kıyıları anlatılır.[118]

89.  Melide (Mıjet adası): Melide adası düz dağlarla kaplı bir adadır. Dağlar uzaktan yılana benzemektedir. [119]

90.  Venedik Körfezinde bulunan Karsilya Adası: Bu ada aslında sekiz parçadır. [120] Karsile Adaları içinde Pilaguza adasında bir cins ufak balıklar olur, gemilerle gidip o balıkları avlarlar. Sonra variller içine koyarak salamura yaparlar. O salamurayı da çevredeki şehirlere götürüp satarlar. Bu salamuraya sardalya turşusu adını verirler. [121]

91.  Venedik Körfezinde Lisa Adası: İki tane kalesi vardır. Birine Yeni Lesina diğerinede Eski Lesina derler. [122]

92.  Venedik Körefezinde bulunan Kavu Figu Burnundan Şibenek’e kadar olan kıyılar: Kavu Fige’ye Türkler İncirlik Burnu derler. Burası Slovenya kıyılarıdır. Kavu Figu aslında bir burundur. O burunun ucunda Porto Santa dedikleri bir liman bulunmaktadır. Bu limanın burnuna Figalu demektedirler. Yani sağanaklı yr anlamına gelmektedir. Porto Santa limanının karşısında Figu, Ruzine Paguza ve Murtar adaları vardır. [123]

93.  Cara (Zadar) Kalesi: Cara (Zadar) iki ayrı kaledir. Bu kalelerin birisine Eski zadar derler. Bazısıda bu sözü edilen kalelere Zadire adını verir. Eski Cara, çok eski zamanlarda büyük bir kale imiş. [124]

94.  Venedik Körefezinde Çam Pontal Adası: Çam Pontal dört ada’dan oluşmaktadır. Çam Pontal, Santa Mariya, Miloda Adası.[125]

95.  Venedik Körefezinde Sam Paru Damanu Adası: Sam Paru Damanu iki ada’dan ibarettir. O adalardan birinden diğerine el oku ulaşır. [126]

96.  Venedik Körefezinde bulunan Ezni Adası anlatılır.[127]

97.  Venedik Körefezinde bulunan Porto Piremude Adası: Bu ada’da zengin bir köy vardır. Bu köyün Porto Piremude adında bir limanı vardır. O limanın karayel tarafında Santa Piremude adında bir kilise vardır. [128]

98.  Pagu adası: Rumeli kıyısına yakındır. Zadar Kalesinin öte yanında Rumeli kıyısında adına Ponte Dure dedikleri burun ve burunun önündeki körfezin ağzında bulunmaktadır bu ada. Bu adada Pagu adası bulunmaktadır. Gün batı tarafında bu adaya yakın bir ada vardır bu adaya Avliyupuvarda derler. Bu ada’nın yarım mil kadar gün batısı tarafında Selve (Silba) adı verilen bir ada vardır. Selve adasının gün batısı tarafında Peteni dedikleri uzun bir taş ada vardır. [129]

99.  Vage Adası: Vage adasının karşısında Macaristan’a ait, Sanya, Kastelnova adlı kaleler vardır. Bunların üzerinde denizden bir mil kadar içeride adına Lamurlaka denilen yüksek bir dağ vardır. Bu dağdan Venedik gemilerinin keresteleri kesilir. Yine bu dağdan kesilen ağaçlardan bütün Venedik’in su varilleri yapılır. Vage adası Macaristan’a ait bir ada imiş. Macaristan’a bir saldırı olduğu zaman Macarlar bu kaleyi Venediklilere altın karşılığı rehin verirmiş sonrada bu adayı almak için rehin verilen altınları vermedikleri için adaya Venedikliler el koyarlarmış. [130]

100.                   Karsu (Cres) Adası: Karsu Adası Köprülü adaların poyraz tarafında bulunan bir adadır. Bu adanın yıldıza karşı olan burnundan Rumeli kıyısında bulunan Portari Kilisesi üç mil kadar uzaktadır. [131]

101.                   Uniye Adası: Bu Ada Venedik Cumhuriyetine bağlıdır.  Fakat asıl Uniye denilen ada’da bir köy vardır. Porto Longo limanının keşişleme yönünde Kanı dulo dedikleri iki bölük taş adacık vardır. [132]

102.                   Medellin Kalesi: Bu kale Venedik Cumhuriyetine aittir. O kalenin iki mil karşısında iki küçük ada bulunmaktadır. Bu küçük adalara Merli derler. Polmantor kıble yönünde altı mil uzaklıkta ıssız beyaz bir adadır. [133]

103.                   Ulamusalu ve Ulamu Limanları: Ulamusalu Rumeli kıyısında bir limandır. Venedik tarafında bulunan Ulamu limanı iki mildir. Ulamu’dan Veruda Adası Venedik tarafında dört mildir. Bu Veruda Adası beyaz taşlı küçük bir adadır. O küçük adanın üzerinde bir kilise vardır. Bu kilise Santa Meriye Veruda derler.  [134]

104.                   Tarapola Kalesi: Venedik Cumhuriyetinin yönetimindedir. Adına Pola derler. Büyük bir kaledir. O kalenin önünde tabi geniş bir liman vardır. O limanın denizden işareti bir mil kadar dışarıda burun üzerinde bulunan bir kuledir. O kuleye Tur Dilanda derler. [135]

105.                   Rovine Kalesi: Venedik Cumhuriyetine bağlı bir kaledir. [136]

106.                   Orsara (Vrsar) Kalesi: Orsara Kalesi Venedik Cumhuriyetine ait bir kaledir. Ayrıca Venedik şehrin inde bir işareti yoktur.  Yalnızca San Marko Kilisesinin yüksek bir çan kulesi vardır. O çan kulesi gözükür. [137]

107.                   Site Nova Kalesi: Bu Site Nova kalesi Venedik Cumhuriyetine aittir. Bu kale aslında bir burun gibidir. O burun’un üzerinde sözü edilen kale burçlu ve borulu dört köşe bir kaledir. [138]

108.                   Umagu Kalesi: Umagu Kalesi üç tarafı deniz ve bir tarafı karada olan bir kaledir. Kalenin önünde bir liman bulunmaktadır. [139]

109.                   Paranu Piran Kalesi: Paramu Kalesi deniz kıyısında büyük bir kaledir. O kalenin içinde İstanbuldaki Kadırga limanına benzer bir liman vardır. Bu limanın çevresi burçlu bir kaledir. Bu limanın kıble tarafında bir burun vardır. Bu buruna Kavu Santa Meriya Roza derler, burada birde kilise vardır. Bu kilise’nin adınada Santa Meriya Roza derler. [140]

110.                   İzile Kalesi: İzili (İzale) Kalesi deniz kıyısında bir kaledir. Kaleye İzile demelerinin sebebi bir ada olmasından dolayıdır. Bu Kelenin önünde alçak küçük bir ada bulunmaktadır. Bu küçük ada hep bahçeliktir. Bu ada sözünü ettiğimiz Kaleyle bitişiktir. [141]

111.                   Deştirye Kalesi: Bu kale bir adaya benzer. Bundn dolayı Rumeli kıyısına bağlanan bir kıyısı vardır. [142]

112.                   Moya (Muggio) kalesi anlatılır.[143]

113.                   Reşti (Trieste) Kalesi: Bu kale deniz kıyısına kurulmuştur. Klenin önünde inşa edilmiş bir liman bulunmaktadır.[144]

114.                   Kavurlu Şehri: Kavurlu Şehri Venedik sığlıkları içinde yer alan bir alanda kurulmuştur. Bu şehrin Venedik tarafında bir mil mesafede Santa Katalina adlı bir liman bulunmaktadır.[145]

115.                   Venedik Şehri: Venedik Şehri on iki millik bir alanda kurulmuştur. Bunun bir kısmı karada bir kısmı denizde olmak üzere bir kıyı gölü meydana getirmiştir. Bu gölün ise bazı yerleri sığlıktır. Bu sığlıkların üzerine kazıklar çakmışlar, o kazıkların üzerinede şehri kurmuşlardır. Balıkçılığın ve Balıkçı evlerinin çoğalması ile orada bir şehir meydana gelmiştir. Daha sonra aralarındaki Bilge kişiler “işte bir şehir oldu, öyle bir iş yapalımki bu yaptığımız iş, ta kıyamete kadar şerefle anılsın derler.[146] Sonunda İskenderiye’ye giderler. Orada San Marko adında bir kişinin bir kızı varmış. Bunlar Havariyyun adı verilen Hz İsa’nın havarilerinden biriside San Marko’dur diyerek, onu İskenderiye’den kaçırırlar. ‘Domuz etidir’ diyerek, alıp sözü edilen Venedik şehrine getirmek üzere, İskenderiye kapısından dışarı çıkarırlar. Venedik şehrine getirdiklerinde de, gömdükleri yerde üzerine bir kilise yaparlar. İşte o zamandan bu zamana, bu San Marko ile övünürler. Böylece Marko’nun hazinesi, Marko’nun kalesi, Marko’nun gemileri diyerek geçimlerini sağlarlar. Bu arada öteki ülkenin Hıristiyanları, Venedik Beylerine Balıkçıdır diyerek onları küçümserler. Çünkü Venedik beyleri asil bir soydan gelerek Kral olmamıştır. Ticaretle bu duruma yükselmişlerdir. Onlar şimdiki zamanda on iki beydir. Bunların en büyüğüne Dozi derler. Dozi on iki beyin başkanı anlamına gelir. Başkanları olan Dozi ölünce zar atarak, kimin şansına çıkarsa onu beylerinin başı yaparlar.[147] Böylece Beylik işini sürdürüler. [148]

116.                   Ferrara Kıyıları: Ferrara ayrı bir ülkedir. Bu ülke Venedik ve Pulya sınırlarını oluşturur. Ferrara deniz kıyısında elli mil içeride büyük bir şehirdir. Burası Ferrara Dukalığının başkentidir. Bu şehirden kırk mil içeride Mantova denilen bir şehir vardır. [149]

117.                   Ravenna Kalesi: Papalığın birinci şehrine Ravennaa derler. Bu şehir denizden üç mil içeride karada bulunmaktadır. Bu şehrin ortasında büyük bir ırmak akar bu ırmağın adına Fiume de Rubiye derler. Bu akarsuyun keşişleme tarafında bir kilise vardır. Bu Kiliseye Santa Meriye İnurtu derler. Bu Kilisseninde keşişleme tarafında bir tuzla bulunur. Bu tuzlanında kara tarafında adına Cervia denilen Papa’ya ait bir kale bulunmaktadır. Bu tuzlanın keşişleme tarafında Sirina dedikleri Papa’ya ait bir şehir vardır. Bu şehrin karşısında Sirina Duka adında bir kale vardır. [150]

118.                   Rimini Kalesi: Rimini, deniz kıyısında büyük bir şehirdir. Bu şehrin ortasından bir ırmak akar. O ırmağa Marsaki suyu derler. Sözü edilen rımağın kıble tarafında Rimini şehri bulunmaktadır. Yıldız tarafında ise Varoşa vardır. Bu suyun  bir mil kadar yıldız tarafında sığlıklar içinde bir kule vardır. Bu kuleye Turmirata derler.[151]

119.                   Pesaro Kalesi: Pesaro Kalesi deniz kıyısında bir şehirdir. Bu şehrin önünde yıldız tarafında bir ırmak akar. Bu ırmağa Fulya derler. Yaprak suyu anlamına gelir. Pesaro şehri hakkındaki söylentilere göre eski zamanlarda bir kafir beyi varmış, bütün Frengistan ülkesine o bey hükmedermiş. Çevre ülkelerdeki malları tartıp sonra zapt edermiş. Bundan dolayı bu şehre Terazi Şehri ismini vermişlerdir. [152]

120.                   Urbin adlı Beyin Kaleleri: Sözü edilen bu kalelerin sahipleri başkalarıdır. Bu kalelere hükmeden beye Urbin Duka derler. Bu kalelerin yıldız tarafında Papalık ülkesi ile Urbina Dukalığının sınırını Metir suyu oluşturur.[153]

121.                   Ankona Kalesi: Karayele karşı, deniz kıyısında güzel bir kaledir. Ankona limanının yıldıza karşı olan burnuna yakın bir adacık vardır. Bu küçük adacığın sırtında adına Santaki Mantu dedikleri bir kilise bulunmaktadır. Bu kiliseden başka iki kilise daha vardır. Hıristiyanlar kendi düşünceleri doğrultusunda bu kiliseler hakkında şu hikayeyi anlatırlar. Eski zamanlarda asıl kilise dağın üzerinde olan Kilise imiş. Birgün zelzele olmuş o kilise yıkılmış kayarak aşagı inmiş ama o kilise binası hiç bozulmamıştır. [154] Bütünüyle gelip deniz kıyısında durmuş. Bunun üzerinde yukarıda dağ üzerinde bir kilise daha yapmışlar.[155]

122.                   Santa Meriye Loreto: Deniz kıyısından üç mil kadar karada bir manastırdır. [156]

123.                   Padazino Kalesi: Bu kaleler Ankona’dan bu yanı Pulya kıyıları yakınındadır. Ancak bunların karayel tarafındaki Kaleye Padazino derler. Onun tekrar keşişleme tarafında Maran adı verilen bir kale daha vardır. Bu kalelerin arası hep bahçeliktir. Turunç, limon ve çeşitli meyve bahçeleri olan yerlerdir. [157]

124.                   Altorvanto ile Pescara Kaleleri: Altorvanto Kalesi Pulya kıyılarında İspanya ile Papalığa bağlı kalelerin sınırını oluşturmaktadır. Bu kale şimdi İspanya’nın yönetimindedir. Bu kaleleri daha önce Napoli Beyleri yönetirlerdi. Sonra Napoli Beyleri yoksulluk içinde kaldılar. Bu yüzden kaleler İspanya’nın eline geçtiler. Bu kalelerin keşişleme tarafında ormanlık vardır. Ormanlığın keşişleme tarafında Pescara dedikleri kale vardır. [158]

125.                   Monto Sabya ve Şibiliye ve Ortona Kaleleri: Monto Sabya ve Şibiliye kalesi İspanya’ya tabidir. [159]

126.                   Alkasto (Vasto) Kalesi: Vasto kalesi deniz kıyısında bir kaledir. Kıble tarafında Fortur (Bijerna) adı verilen büyük bir su akar. [160]

127.                   Santa Meriye Tiremite Adaları: Bu adalar beş parçadır. Birisinin üzerinde sağlam bir manastır bulunmaktadır. Çevreden bazı beylerin çocukları gelip bu manastırda keşiş olmuşlardır. Bundan dolayı pek çok toplar kurmuşlar sağlam bir kale haline getirmişlerdir. Bunlardan üç ada bir saç ayağı gibidir. [161]

128.                   Beştiye ve Beştiye Kaleleri İspanya Kralına ait adalardır. [162]

129.                   Mandredonia Kalesi: Asıl Pulya olarak adlandırılan Manfredoni’a dan Otranto’ya kadar uzanan kalelere denir. [163]

130.                   Barletto ve Trani Kaleleri: Barletto alçak bir yerde deniz kıyısında bir kaledir. Bu kale İspanya Kralının elindedir. Bu Barletto’dan Trani kalesi gün doğusu keşişleme gün doğusu üzerine altı mildir. [164]

131.                   Pezaya ve Malfetto Kaleleri: alçak ve düz bir yerde kurulmuşlardır. Mofetta kalesi gün doğusu keşişleme yönünde altı mil uzaklıktadır. [165]

132.                   Giovinazzo ve Bari Kaleleri: Giovinazzo deniz kıyısında bir kaledir. Bu kale İspanya kralına aittir. Bari deniz kıyısında alçak bir yerde kaledir. [166]

133.                   Pulya kıyılarında Mola ve Santa Vite ile Monopoli Kaleleri: Bu kalelerin tamamı İspanya Kralının yönetimindedir. Bunlardan Mola dediğimiz kale, deniz kıyısında alçak bir yerde yapılmıştır. Bu kalenin gün doğusu keşişleme tarafında Santa Vite (Polignano) denilen bir kale daha vardır. Bu kalenin keşişleme tarafında Monopoli Kalesi vardır. Bu kaleden Birindisi Kalesi keşişleme yönünde elli mildir. [167]

134.                   Brindisi Kalesi: Brindisi limanları ile ünlü bir yerdir. Brindisi limanının ağzından dışarı bir ada vardır. Bu adanın üzerinde de bir burç binası yapılmıştır. Bu binaya pek çok top koymuşlardır. Bu adaya Santra Adriye derler. Keşişleme tarafında adacıklar vardır. O adacıklara ise Pedenya derler. Çevresindeki liman ağzındaki kuleyede Kovaline adını verirler.[168]

135.                   Otranto Kalesi: Otranto poraza karşı deniz kıyısında bir kaledir. O kalenin gün doğusu tarafında bir bucak vardır. O bucağa Fanu derler. Aynı zamanda Bilan Kalsa adınıda verirler. [169] Otranto limanının karşı tarafında Avlonya şehri bulunur. Otranto kalesinden Kavu Santa Meriye keşişleme yönünde otuz mildir. İki mil kara içerisinde bir kale vardır. Bu kaleye Tricase derler. Üç ev anlamına gelir. [170]

136.                   Galli Poli Kalesi: Gallipoli kıbleye karşı alçak bir burun üzerinde inşa edilmiştir. Ancak sözü edilen burun aslında bir adadır. [171]

137.                   Taranto Kalesi: Taranto Kalesi alçak bir adanın bütün çevresinin burç ve borularla kaplanması sonucu ortaya çıkmıştır. [172]

138.                   Taranto’dan ilerdeki Kalavri Kıyıları: Bu kıyılardan önce Taranto’nun on mil kadar lodos tarafında bir akarsu vardır. Bu suyun poyraz tarafına Pulya lodos tarafına ise Kalavri derler. Bahsedilen suyun lodos tarafında bir dağda Alkapo denilen bir kale vardır. Onun aşagısında keşişleme tarafında Kavu Kuyu dedikleri bir burun bulunmaktadır, onun kıble tarafında Kuligdurveşanpaya adı verilen başka bir koy vardır. Buralar iyi plaj yerleridir. Bu plajların üzerinde Rossana adı verilen bir kale bulunmaktadır. [173]

139.                   Crotone Kalesi: Crotone poyraza karşı deniz kıyısında kurulmuş bir kaledir. O kalenin önleri sığlıktır. Bu sığlıklara Samaryo adı verilir. Crotene şehrinin karşısında bulunan küçük adacıktaki San Nikola adını taşayan bir kilise vardır. Crotone kalesinin yedi sekiz mil keşişleme tarafında Cavu de Colonne adlı bir burun vardır.

140.                   Kastalu ve Budye Kaleleri: Kastalu kalesinin her iki yanında iki bucak vardır. Onun bir mil karşısında iki küçük ada daha vardır. Kastalu kalesinin yanında iki dağın arasında bir dere bulunur. Bu derenin her iki yanında da birer çay akar. Bu çayın diğer yanına Kuligdu İskilaçi derler. Buranın üç mil kadar kara tarafında bir tepe üzerinde İskilaçi dedikleri bir kale bulunmaktadır. Burası kestaneli yerdir bu yüzden etrafına küçük gemiler gelir. [174]

141.                   Calabria Kıyılarında Spartivanto Kıyıları: Spartivanto rüzgar beklenecek burun anlamına gelmektedir. Pulya kıyılarının kıble tarafındaki sınır burunudur. Bu burunda denize karşı bir kale vardır. Kaleye Burusan derler. Onunda kıble tarafında iki dağın arasında bir yumru burun vardır. Onada Kavu Burusan derler. Deniz kıyısında bu yolda Palizzrio kalesi vardır. Onunda gün batısı tarafında iki dağın arasında Fiyumi Palizzio adı verilen bir büyük ırmak akar. [175]

142.                   Sicilya Adası: Sicilya adası dağlık, sulak ve verimli bir adadır. Ada’nın bütün çevresi yedi yüz mildir. Bu ada çok bayındır bir adadır. Büyüklü küçüklü yediyüz kalesi vardır. Her yıl yüzlerve gemi, bu ada’dan buğday yükletirler. Şeker imalethaneleride çoktur, Ada şimdilerde İspanya Kralının yönetiminde bulunmaktadır. Mesina, Sicilya adasında alçak düz bir yerde kurulmuş bir kaledir. Sicilya adasında, denizden içeride kara kesiminde cebel adı verilen yüksek ve büyük bir dağ vardır. O dağ gece gündüz sürekli yanar. Geceleri ateşleri görünür, gündüzleri dumanları çıkar. Mesina limanının gün doğusu tarafında Kavu Vine adı verilen Bağlar burnu bulunmaktadır. Katania şehri placlık bir şehirdir. Bu şehrin kıyılarında Kulyura adı verilen bir bucak vardır. Buruka’dan Alakosna yedi mildir. Alakosna da bir kaledir. [176]

143.                   Siracuza: Siracuza adı verilen şehir büyük bir şehirdir. Siracuza kalesi vardır. Bu kale aslında bir adaya benzer. [177] Passero Burnundan Kornati Adacığı lodos yönünde üç mil uzaklıktadır. Bu Kornati adası kıyıya yakındır. Türkler bu adaya Boynuz adası derler. Sözünü ettiğimniz Boynuz adasından Alamarsa yakın yerdedir. Alamarsa bir kaledir. Bu Marsa’dan Puzu adası yani Pırasa adası poyraz lodos yönünde on bir mil uzaklıktadır. Bu Rasaran burnu alçak düz bir yerdedir. [178]

144.                   Taranuva Kalesi: Taranuva alçak bir yerde kaledir.  Taranuva Yenişehir anlamına gelmektedir.  Licata deniz kıyısında bir kaledir. Gemi yatakları o kalenin gün doğusu tarafında bulunmaktadır. Bu gün doğusu tarafında o kaleden yarım mil uzaklıkta büyük bir akarsu vardır. Bu ırmaga Salso derler.

145.                   Agrigento şehri: Büyk bir şehirdir. Bu şehir deniz kıyısından uzakta kara içinde üç mil yerdedir. Bir bayır üzerinde keşişlemeye karşı kurulmuş bir şehirdir. O şehrin önleri placlık yerlerdir. Gemiler Buğday yükletirler. Bu Buğday yüklenen yere karşı deniz kıyısında bir kule yaptırmışlardır. Bu kuleye forsa kulesi derler. Yani Ürkülmeyen kule anlamına gelmektedir. [179]

146.                   Katalonya Adalarından Malta Adası: Malta adası  İspanya Kralının yönetimi altındadır. Çevresi altmış nil kadardır. Alçak ve verimli yerdir. 60 adet köyü bulunmaktadır. Moranso adlı körfezin burnuna yakın gün batısına karşı harab bir kale yapılmıştır. Bu kalenin adına Buruka derler. Bu körfezin gün batısı tarafında bir tane daha körfez vardır. Bu körfezinde ismine Alsanto derler. Malta adasının Sarsal Şuluk denilen doğal bir limanı vardır. Malta adasının lodosa karşı olan burnundaki akarsu’da Çuka işlerler. Bazı su değirmenleride bulunmaktadır. Daha sonra bu sözü edilen yerlerin karşısında Gozo adı verilen bir küçük ada bulunmaktadır. Bu adaya Türkler küçük Malta derler. [180]

147.                   Sardinya Adası: Sardinya adası büyük bir adadır. Çevresinin uzunluğu yediyüz mildir. Günümüzde bu ada İspanya kralına aittir. Dağlık sulak bir yerdir. Sardinya adasının ilk büyük şehrine Sarsari derler. Bu şehir Sardinya adasının yıldız tarafında Asinara Adasına karşı olan kıyıda on iki mil kadar kara içerisindedir. Bu adada bir küçük cins ceylanlar çok bulunur. Bu adanın asıl yatagı sözü edilen adanın keşişleme tarafında Porto Nirabuka denilen bir bucaktır. Bu bucaga aynı zamanda Porto Uskudalu da derler. Çanak Limanı anlamına gelir. [181] Sardinya dasında bulunan Kavu Falkon Burnu’nun yani Doğan Burnu’nun arasında Kavalu adası denilen at at adası anlamına gelen alçak otlu küçük bir adacık vardır. [182] Selina Burnundan beş mil kadar deniz tarafında ik adet alçak küçük ada vardır. Bu adalardan birisine Kuşaduna yani Kadın budu derler. İkicisine ise Maldi Ventre derler. [183]

148.                   Korsika Adası: Korsika adası eski zamanlarda Ceneviz Beylerinin yönetiminde idi. Daha sonra Fransa Cenevizi ele geçirince bu ada’da Fransa Kralına tabi oldu. Adalar içinde en yüksek ada Korsiko adası’dır. Bu ada’nın üzerinde yıldız kıbleye doğru uzanmış büyük bir dağ vardır. Bir tarihte gün doğusu tarafından geçerken bu dağın testere biçiminde görünen 25 kulesini saydım. Her kulenin üstündede her mevsimde kar üstünden eksik olmazdı. [184]

149.                   Minorka Adası: Minorka Adası İspanya Kralına aittir. Çevresi yüz otuz mildir. Orta yükseklikte dağları vardır. Bu adanın asıl ünlü olan şehrine Site Dale derler. Bu şehir adı geçen adanın gün batısı tarafında kurulmuştur. Şehri deniz kıyısındadır, onunda limanı hemen önündedir. İstanbul’un Kadırga limanının aynısıdır. Daha sonra bu limanın yıldız karayel tarafında Kavu Dol adını verdikleri bir bucak vardır. [185]

150.                   Mayorka Adası: İspanya Kralı’nın yönetimi altındadır. Sulak verimli bir adadır. Adanın asıl ünlü şehri lodos tarafında kurulmuştur. Bu şehrin önünde sonradan yapılmış adına Porto Bin denilen bir liman vardır. Bu şehrin üç mil kadar karayel tarafında yüksekçe bir yerde Mayorka denilen bir kale vardır. [186] Cabrera adasına Türkler Keçi adası derler.  Bu adanın Santa meriye adında bir limanı vardır. [187] Bir gözcü kulesi vardır. Bu kaleden altı mil karşısında Tuzla Köyü bulunmaktadır. Keçi adasında Moyorka adasındaki Kala Fikara bucağı on beş mildir. Kala Fikara İncirlik bucağı anlamına gelmektedir. [188]

151.                   İbiza Adası: Bu ada İspanya Kralına aittir. Çevresi yüz kırk mildir. Asıl şehir keşişleme yönünde kurulmuştur. İbiza Limanında Formentara kıble keşişleme üzerine on bir mildir. Formentara uzun bir adadır. Bu adanın uxzunluğu gün doğusu keşişleme yönündedir. Onun gün batısı tarafında iyi bir yatak yeri vardır. Bu yatağa Salanur derler. Orada gün batısına karşı olan burna Rukodi Fontoliye derler.[189] İbiza adasının bir tuzlası vardır. Bu tuzla bir iskeledir. Gemiler tuz yüklerler. Daha sonra bu tuzlanın gün batısı tarafından kıyı boyunca dolaşıp karayel tarafına gelince orada yüksekçe bir ada vardır. Bu küçük adaya Vidi Ram (Vedra) derler. İbiza adasında bir liman bulunmaktadır. Bu limana Porto Mano derler. Onun içinde bir kilise vardır. Bu kiliseyede Santo Anton derler.[190]

152.                   Policastro Kıyıları: Palicastro, İskalka ve Tropea, Napolinin kalelerindendir. Napoli ile Mesina Boğazı arasında kalan kıyılardır. Policastro aynı zamanda bir şehirdir. Onun yakınlarında keşişleme tarafında Piyasa Burnu vardır. Bu burundan İzili Dini, yani Dini adacığı iyi bir yataktır. Dini adasından San Nikola burnu beş mil uzaklıktadır. Bu sözü edilen yerler, yukarıda sözünü ettiğimiz Policastro ile İshalka şehrinin arasında bulunmaktadır. Çünkü Policastro’dan kıblenin çeyrek keşişleme yönünde İshalka otuz mil uzaklıktadır. İshalka bir şehirdir. Bu şehirden Sitarko dört mildir. Bu dört millik yerde iki tane iskele bulunmaktadır gemilerin yüklendiği Ciralu ve Suyalvi, Evfemia ırmağına soğuk suda derler. Evfemia’dan kıblenin çeyrek keşişleme yönünde Alamite altı mildir. Alamite bir kaledir. [191] Bu kalenin önündeki küçük adacığa Dale Lusinata derler. Oradan Amocurato iki mil uzaklıktadır. Daha sonra bu Amocurato’dan Kavu Suvarisu on sekiz mil uzaklıktadır. Santo Femiye bir mil mesafededir. Bu Santo Femiye’den Rukalda Situla bulunur. Buradanda Montaliyonu, yani Arslan burnu bir mildir. Santo Femiye’den Dibuna bir mildir. Dibuna bir şehirdir. [192] Tropea’dan Vaticano Burnu yani Karpuz Burnu poyraz üzerine beş mildir. [193]

153.                   Napoli’den Policastro’ya kadar olan kıyılar: Pulya Anabolusu (Napoli)’na Avrupalılar Napoli’de Riyamo derler. Çünkü o zamanlar bu şehir Napoli ülkesinin başkenti idi. Şimdiki halde bu şehre İspanya Karlı hükmetmektedir. Ancak bu şehir Avrupa ülkesinde eşi bulunmaz bir şehirdir. Halkıda yüz güzelliği ile şöhret bulmuştur. Bu şehrin içinde akarsuları olan her biri diğerinden güzel çeşmeler vardır. Bu çeşmelerden sular bir kısmı arslan ağzından, bazıları memesinden bazılarıda insan ağzından akar. Hepsi ayrı ayrı sanatkârane mermerden yontulmuş lülelerden akarlar. Napoli şehrinden Capri Adacığı otuz mil uzaklıktadır. Bu sözü edilen Capri Napoli’nin gün doğusu tarafında bulunan burunun ucundadır. Capri yüksek bir adacıktır. Capri tarafında Castellamare adı verilen bir kale vardır. [194] Castellamare’den Viku şehri Capri tarafında beş mildir. Viku şehrinden de Sorrento şehri Kıblenin çeyrek lodos yönünde altı mildir. Sorrento’dan ise Amalfi şehri gün doğusu poyraz yönünde on beş mildir. Viku şehrinden Pasatato, Malfi tarafında beş mil uzaklıktadır. Bu Pasatato körfez içinde bir köydür. Onunda karşısında kıbleye karşı iki küçük adacık vardır. Bu adacıkların gün doğusu tarafında bulunana Galli derler, diğerine ise San Paru (Vivara) derler. [195] Salerno, sözüne ettiğimiz Napoli’nin şehirlerindendir. Salerno limanından Kastalo Pato (Castellabate) gün doğusu keşişleme yönünde yirmi mildir. [196] Palinura Burnu yüksek bir burundur. O burunun ucunda küçük taş adacık anlamına gelen bir Uskulato vardır. Karayel tarafında da bir küçük ada vardır. Firaste Burnundan Policastro Burnu poyrazın çeyrek yıldız yönünde altı mildir. [197]

154.                   Civitavecchia Kalesi ile Roma Kıyıları: Civitavechia lodosa karşı deniz kıyısında eski bir şehirdir. Saten Civitavecchia “eski şehir” anlamına gelmektedir. Şehrin limanında Marsuk adında bir kule vardır. Limanın bir tarafıda dağdır. O dağa Pedagoz dağı derler. Civitavechia şehrinden Linora Burnu beş mildir. Linora burnu ince bir burundur. Bu buruna aynı zamanda Pilasa Romana da derler. Onun uzunluğu keşişlemeye karşı on iki mildir. [198] Linora Burnundan Roma suyunun ağzı gün doğusundan çeyrek keşişleme üzerine otuz iki mildir. Bu Roma suyuna Tevere derler. Tevere suyunun denize akan iki ağzı vardır. Bunlardan birine Büyük Ağız diğerine ise Küçük ağız derler. Bu küçük ağızın karşısındaki burunun üzerinde eski bir bina bulunmaktadır. Bu binaya Turuvedi Roma derler. Eski zamanlarda büyk bir şehir imiş şimdi burasını deniz basmıştır. Eski zamanlarda bu binaların önleri eski Turuye şehrinin limanı imiş. Romaya gelen gemiler o limanda yatarlarmış. Bu Roma şehrinin ortasında yukarıda sözünü ettiğimiz Tevere ırmağı akar. [199] Roma şehrinde tarihi eserler çoktur ama Roma’nın bu kadar ünlü olmasının sebebi çok eski zamanlarda, Samparu adlı bir kişi, bu şehirde yatarmış. Bu Samparu Hz. İsa’nın on iki havarisinden biri olup, adına Sam paru bersi derlermiş. İşte Roma şehrinin bu derece meşhur olmasının sebebi budur. Roma suyunun ağzından Dansa Burnu keşişleme yönünde kırk mildir. Dansa burnundan Usturan keşişlemenin çeyrek gün doğusu üzereine yirmi mildir. Usturan akarsudur. Bu sudan keşişleme üzerine on bir mil uzaklıkta Terracina şehri vardır. Gaeta şehri deniz kıyısında gün doğusuna karşı bir kaledir. Gaeta şehrinden sonra Ponza adası lodosun çeyrek kıble yönünde kırk mildir. [200]

155.                   Ponza Adası: Issız bir ada’dır. Gün doğusu tarafında tabi bir limanı vardır. Bu limanın bir buçuk mil kadar gün doğusunun çeyrek keşişleme yönünde bir döküntü vardır. Bunun adına Firmiga (Formua) derler. Ponza adasının gün batısı tarafındaki döküntüye de Sinufiyu (Sinufuş)derler. Burada adına Datalu dedikleri küçük bir ada vardır. Bu adaya aynı zamanda San İstifanu (Stefano) da derler. [201]

156.                   Pisa Şehri Piombina Kıyıları ve ve Argen Tario Kenarları: Pisa şehri deniz kıyısında dört mil kara içerisinde büyük bir şehirdir. Bu şehrin orta yerinde Arno ırmağı akar. Bir dağdan çıkar Firantin (Firenze) şehrinin ortasından geçerek gelir. Arno ırmağının ağzından üç mil içerde Porta Pizan dedikleri bir iskele vardır. [202] Arno ırmağının ağzından Gorkana (Gorgona) adası lodosun çeyrek batı yönünde kırk mil uzaklıktadır. Gorgona adasına Türkler Kestaneli ada derler. Kestaneli ada’dan Capraia adası yani Keçi adası kıblenin çeyrek lodos yönünde otuz beş mil uzaklıktadır. [203] Porto Paratu limanında bir kilise vardır. Bu kiliseden Kampana Kulesi yani Çanlık kulesindende Piombino Burnu beş mildir. Piombino lodosa karşı kurulmuş bir burunun üzerindeki bir şehirdir. Bu şehri başka bir neyin idaresindedir. Herkes onu Piombino olarak bilir. Bu şehirden başka denizde iki adası vardır. Bu adanın birisine Elbe (Lalba) derler. Bu adanın dağlarında mıknatıs madeni bulunur. Gemiciler kullandıkları mıknatısları bu adadan elde eder. Piombi beyinin idare ettiği diğer adaya Pianosa derler.[204]

157.                   Cenova Kıyıları: Cenova şehri deniz kıyısında, kıbleye karşı bir bayır üzerinde kurulmuş büyük bir şehirdir. Bu şehrin üstü dağdır. [205]

158.                   Fransa ülkesinde Nice Şehri: Bizim Nitse dediğimiz şehre Fransızlar Nice derler. Nice şehri deniz kıyısında açık bir yerde büyük bir şehirdir. Nice şehrinin gemileri gün doğusu poyraz tarafında Vinile Franko denilen bir kale vardır. Nice şehrinin gemileri bu kalenin etrafında yatarlar. [206]Bu limanın gün doğusu burnuna Kavu Firanda Burnu derler. Bu burunda Porto de Ponanti yani gün batısı limanı, gün batısı karayel yönünde bir mil uzaklıktadır. [207]

159.                   Noli şehri: Noli şehrinin Noli kalesine yakın bir yerde bir döküntü vardır. O döküntüye San Kula Almu derler. Noli kalesinden beş mil yıldızın çeyrek poyraz yönünde Porto de vay denilen bir liman bulunmaktadır. Porto de vay’dan Savona şehri yıldızın çeyrek poyraz üzerine dört mildir. [208] Savona şehri iyi şehirdir. Bu şehrin önünde bina ile yapılmış bir liman bulunmaktadır. Bu şehirden Vaçi sekiz mil uzaklıktadır. [209]

160.                   Fansa ülkesindeki D’hyerer Adaları ile diğer şehirler: D’hyerer adalarına Türkler, üç adalar adını verirler. Fransa Ülkesinde bulunan bu adalar meşhurdur. Sözü edilen bu üç adalar aslında irili ufaklı on adadır. Ancak asıl bilinenleri bu üç ada’dır. Ortadaki büyük ada’da karayele karşı Porto Uskudalu adında bir liman vardır. Çanak limanı anlamına gelir. Bu limandan başka adanın poyraz tarafında birde bucak bulunmaktadır. Bu bucağa Porta Korsa derler. [210] Gün doğusunda bulunan Adaya Ban H’uomo derler. İyi adam anlamına gelir. Ancak bu bir isimdir. Ada ise sarp bir kara adadır. Bu sözü edilen adaların üçüncüsü gün batısı tarafında bulunan ada’dır. Bu adaya Pontara derler. Bu adanın karayel tarafında olan burnu ile Ana kıtanın arasında Riyalid denilen bir küçük adacık vardır. [211] Fransa ülkesinde yüksek bir dağ gözükür. Bu dağa Monto Rosa derler. Yani Kızıl dağ anlamına gelir. Fransa kıyısında Dibaldis denilen kıbleye karşı bir burun vardır. O burunun poyraz tarafında, keşişlemeye karşı büyük bir şehir bulunmaktadır. Bu şehre İres derler. Ancak Arap’lar Lariş adını verirler. [212] Berkansor (Bregançan) denilen bir kale bulunmaktadır. Bu kaleye altı mil gün doğusu yönünde dolaşınca, Kavalayru (Cavalaire) derler, yüksek yerde kale bulunmaktadır. Bu kale ile ortada bulunan kalenin boğazı ortasında büyük bir taş vardır. Bu taşa karınca adını verirler.[213] Üç adaların ortasındsa bulunan büyük bo adanın gün doğusu tarafında olan kara ada’dan karşısındaki Fransa kıyısında Tes de Kan, yani Köpek Başı, poyraz üzerinde dokuz mildir. Bu köpek başı olarak tanınan burun yumru bir burundur. O burundan Landara burnu poyrazın çeyrek gün doğusu yönünde on bir mildir. Landara burnundan da Kornato burnu bir mildir. Kornato’dan Afarine ise karayel yıldız üzerine on bir mil uzaklıktadır. Afarine körfez içinde bir kaledir. Bu kaleden Santa Rafale üç mildir. Santa Rafale’nin karşısında üç döküntü bulunmaktadır. Bu döküntüler kıble lodos yönünde uzantılıdır. Onlara Likoronto derler. Oradan Karçol kalesi gün doğusunun çeyrek keşişleme yönünde on bir mil uzaklıktadır. Korona limanı vardır. Gün doğusu yönünde kara döküntü adı verilen bir döküntü vardır. [214] Porto Manuga Limanından Porto Kolombini yani güvercin limanına bir Polomar uzunluğu kadar uzaktan dolaşılır. Ondan sonra dönüp bir buçuk mil kadar yıldız üzerine yürürlerse Tulan şehrini bulurlar. Bu şehrin yıldız tarafında bir dağ vardır. O dağa Siyabra derler. Bu dağa yakın bir dağ daha bulunmaktadır. Bu dağ’a da Galine derler yani tavuk dağı anlamına gelir. [215]

161.                   Fransa ülkesinden Kırıyu Burnuna kadar Akvamort kıyıları anlatılır: Kırıyu Creus burnu gün doğusuna karşı bir adaya benzeyen bir burundur. Bu burunun üzerinde mermer bir direk dikilmiştir. O direkte de bir haç dikili durmaktadır. Buraya bu direğin dikilmesinin sebebi Fransa ülkesi ile Katolonya’nın sınırını oluşturmasıdır. Önce iki ülke arasında sınır olan Kırıyu burnunun gün doğusunda Kuliyuri sekiz mil uzaklıktadır. Kuliyuri Fransa yönetiminde olan küçük bir kaledir. Bu kalenin önünde küçük bir liman bulunmaktadır. Bu limana Porto Dinaru derler. Kuliyuru kalesinden Fiyumi poyraz yıldız yönünde sekiz mildir. [216] Narbonna bir kaledir. Bu kalenin önünde sığlık bir liman vardır. Fiyumi’den Serinye yıldızın çeyrek poyraz yönünde yirmi iki mil uzaklıktadır. Serinye denen ada yıldızın çeyrek poyraz yönünde yirmi dört mildir. Bu ada’da kaledir. Sözü edilen ada kalesinden Konko burnu gün doğusu üzerine beş mildir. Sözü edilen Konko burnundan iki mil kadar lodos tarafında bir küçük adacık vardır. Bu küçük adacığa Berşike derler. [217] Konko burnundan sonra Seticun Burnu denilen bir burun vardır. Bu burun Mağalonya ve Yakalonya’ya yakındır. Mağalonya ve Yakalonya burnundan Akvamort iki mil kadar uzaktadır. Akvamort büyük su anlamına gelmektedir. Bu ırmak Fransa ülkesinde Sembir Tezdin adı verilen büyük bir dağ’dan çıkar. Aslında bu dağdan üç ırmak çıkar. Biri Tuna Nehri’dir Karadeniz’e gelir ve dökülür. İkincisi Fiyumin ırmağıdır. Fılandıra tarafından denize dökülür. Üçüncü ırmağa ise Akvamort (Rhone) ırmağının ağzında deniz kıyısında karaya doğru yarım mil kadar yerde Akvamort adı verilen büyük bir şehir vardır. [218] Kavu’dan Koroza kıyıları yıldız yönünde elli mil kadardır. Yine Akvamort burnundan Dele Ponta kıblenin çeyrek keşişleme yönünde on bir mil uzaklıktadır. Bu Dele Ponta’dan da Karadu, gün doğusunun çeyrek poyraz yönünde kırk mildir. Karadu’dan Oder, gün doğusu yönünde beş mildir. Bu Oder’in yanında gün batısından beri tarafta büyük bir su gelip denize akar. Bu boğazdan içeri Darla’nın şehri iki mil uzaklıktadır. [219]

162.                   İspanya (Katalonya) ülkesinde Valencia’dan Barcelona’ya kadar olan kıyılar: Valencia şehri karadan üç mil kadar genişlikte bir ovada kurulmuş büyük bir şehirdir. Şehrin her tarafı şeker kamışları ile kablıdır. Kamışlar arasından büyük bir su (Guadalaviar) akar ve denize dökülür. Bu yerden Kolombara adası poyrazın çeyrek gün doğusu yönünde yetmiş mildir. Bu küçük adaya Türkler yılan adası derler. Çünkü Karadeniz deki yılan adası gibi içinde sayısız yılan bulunmaktadır.[220] Sözü edilen bu adacığa Martı yumurtası çok bulunduğu için Kolombara adası derler. Yılan adasından İspanya kıyısındaki Pansikara (Peşkara Benicarlo) karayel üzerine kırkbeş mil uzaklıktadır. Benicarlo adaya benzer bir burundur. Tortosa şehri deniz kıyısından içeride karada beş mil uzaklıktadır. Büyük bir şehirdir. Bir ovada kurulmuştur. Bu şehrin önünde Pornala (Ebro) adı verilen bir ırmak akar ve denize dökülür. Bu ırmağın karada bir köprüsü vardır. Bu köprü on üç geminin üzerine kurulmuştur. Bu gemilerin birisi eksik olsa Beylikten hemen bir gemi daha yaparlar. On gemiden eksik olmaz. [221] Bu ırmağın ağzında dil gibi alçak bir burun vardır. Bu burnun lodos tarafında bir liman vardır. Bu limana Porto Kanko derler. Balçık limanı anlamına gelir. Gerçektende Balçıklı bir limandır. Tortosa limanından Salon Karta burnu poyraz yıldız yönünde elli mil uzaklıktadır. Tarragona büyük bir kaledir. Denizden yarım mil kadar karada denize karşı kurulmuştur. [222] Barselona deniz kıyısında büyük bir şehirdir. Barselona şehrinden Pilanis beş mil uzaklıktadır. Pilanis bir kale olup önünde bir limanı vardır. Ondan sonra Samfilipe Kalesine gelinir. Samfilipenin gün doğusu poyraz yönünde Palamuza limanı adı verilen bir liman vardır. Bu limandan Kavu Akva Feridu, yani soğuk su burnu poyraz yıldız yönünde on sekiz mildir. [223] Rosa deniz kıyısında bir kaledir. Kılı Mari Onlı adlı bir korsan bu kalede yetişmiştir. Bu kalenin önündeki burundan Kadakiş on bir mil uzaklıktadır. [224]

163.                   Cartagena’dan Valencia’ya kadar olan kıyılar: Bu Cartagena şehri Endülüs İspanya ülkesindedir. Buralar önceleri Arapların idi. Şimdiki halde İspanya Kralına aittir. Bu kalenin önünde bir liman bulunmaktadır. Bu limanın ağzında küçük bir ada bulunmaktadır. O küçük adaya Uskuvi Roda derler. Cartagena limanından Porto Fiyasu keşişleme yönünde on iki mil uzaklıktadır. Buraya Kavu Palu derler. Yani kazık burnu anlamına gelir. [225] Kazık burnunun önündeki ada’dan Albufere yıldız karayel yönünde beş mildir. Kazık burnundan Sarur burnu yıldız üzerindedir. Sarur Burnundan Porto Vodire de Balzuk, yıldız karayel üzerine on sekiz mildir. Porto Zuvi’den Alicante on iki mil uzaklıktadır. Alicante deniz kıyısında alçak bir yerde kurulmuş bir şehirdir. [226] Bu şehrin önüne gelen gemiler incir yüklerler. Bu şehir alçak bir yerde kurulmuştur, onun üzerinde de bir dağ vardır. Bu şehir sınırından Martin burnu poyraz üzerine altmış mil uzaklıktadır.  Alicante şehrinin sınırından İrkantiye altı mildir. İrkantiye’den Ciyuze (Joyasa) kıyı boyunca on sekiz mil uzaklıktadır. Ciyuze’den ise Bene Dürmi (Benidarm) on sekiz mildir. Burada yumru bir burun vardır. Bu buruna Kavu Albir derler.[227] Denia deniz kıyısında poyraza karşı bir kaledir. Kandiye burnundan Kolara (Cvellera) on mildir. Kolara bit kıyı gölü olduğu gibi orada bulunan bir kaleninde adıdır. Oradan içeride bir göl bulunmaktadır. O gölün orta yerinde Cezire adı verilen bir kale vardır. Bu Kolera’dan Albufere on beş mil uzaklıktadır. [228]

164.                   Almeria Kalelerinin Kıyıları: Malaga deniz kıyısında kıble keşişlemeye karşı burçlu ve surları olan büyük bir şehirdir. Bu şehir Endülüs ülkesinin şehirlerindendir. Bu şehrin Plajlarındaki küçük gemiler oraya incir yüklemek için gelirler. Çünkü bu Endülüs (İspanya) kıyıları inciri bol yerlerdir. Malaga şehrinden Falcon gün doğusu poyraz yönünde otuz sekiz mildir. Yine Malaga şehrinden Menkib Kalesi (Matril) gün doğusu üzerine yetmiş iki mildir. Menkib kalesinin kara yolunda Gırnata (Granata) şehrine bir günlük yol olduğu söylenir. Gırnata şehri hakkında ise anlatılanlar şunlardır; Gırnata iki dağın arasında bir derenin içinde doksan bin evin bulunduğu büyük bir şehirdir. [229] Menkib kalesinden Almeria kalesi gün doğusunun çeyrek poyraz yönünde yetmiş mildir. Almeria deniz kıyısında büyük bir Endülüs şehridir.  Almeria şehrinin burnunda Kata (Gata) burnu, yani kedi başı burnu on sekiz mildir. Bu burundan Ciniviz (Cnevas) limanı, poyraz lodos üzerine on beş mildir. [230] Baru kalesine Araplar Muhakırı adını verirler. Bu Muhakırı’dan da Lokola on dört mildir. Lokola üç küçük adacıktır. Bu küçük adalardan Capri poyrazın çeyrek gün doğusu yönünde on iki mildir. Bu Capri burnundan Mazarron on beş mildir. Mazarron burnundan da Cartagena on beş mil uzaklıktadır.[231]

165.                   Cebel-i Feth adlı şehir ve Yakınında bulunan şehirler: Bu kaleye (Cebel-i Feth) Avrupalılar Mon Cebel derler. Araplar ise Cebel-i Feth derler. Bu raya Cebel-i Feth demelerinin sebebi şudur; Magrib ülkesinde Marakeş adlı şehirden Emirül müminin Tarık Bin Ziyad adlı Sultan pek çok asker ve gemilerle Septe adlı kalenin önünden denize açılıp on sekiz mil uzaklıktaki Avrupa kıyısındaki ilk önce Cebel-i Fethi almıştır. O tarihten sonra bu şehre Araplar Cebel-i Feth derler. Bu şehir bir dağ üzerine kurulmuştur. [232] Uzun müddet sonra bu Endülüs ülkesini de İspanyollar zapt eyledi. Çünkü bu Endülüs ülkesinin Seydi Ebu’l Hasan adında bir hükümdarı varmış. Bu Padişah kendine Gırnata şehrini başkent edinir ve buradan öteki Endülüs şehirlerini yönetirmiş. Sonunda bu Padişahın gözleri görmez olup, kendiside ihtiyarlayınca bu ülkeyi yönetecek bir adam gerektir diye çareler aranmaya başlanmıştır. O zamanlar kendisinin hizmetinde Abdulah adında kardeşi ve iki oğlu vardı. Abdullah, çok akıllı ve adaletli biri olduğundan tahta oturtmuş ama Seydi Ebu’l Hasan’ın iki oğlu Abdullah hakkında çeşitli dedikodular yaydıktan sonra babasının yönetiminde bulunan Almeria kentinde fitne çıkarırlar. Abdullah bu çocuklardan birini yakalayıp öldürdükten sonra diğeri İspanya Kralının yanına kaçar. Gelişmeleri birer birer İspanya Kralına anlatır. İspanya Karalıda Şeyh Ebu’l Hasan’ın yaşlanıp gözlerinin görmez olduğunu anlayınca orduları hazırlayıp bütün Endülüs ülkesini ele geçirir. [233] Daha sonra Gırnata şehri üzerine yönelerek dört yıl süren kuşatmadan sonra, şehri ele geçirir. Bu dört yıldan sonra altı yıl daha kuşatmayı sürdürerek Gırnata kalesini zabt eder. Çünkü aç ve silahsız kaldıkları için şehri Gırnata ülkesine teslim etmek zorunda kalırlar. Sultan Abdullah’da bütün askerlerine izin vererek Magrib ülkesine geçmelerini sağlar. Daha sonra kendide Magrib’e geçer. [234] Cebel-i Fethi’n gün batısında Tarifa adı verilen bir kale vardır. Bu kaleden Magrib kıyısında bulunan Kavu de Mor on mil uzaklıktadır. Cebel-i Feth ülkesinden Sopana (Estepona) poyrazın çeyrek gün doğusu yönünde yirmi sekiz mildir. [235]

166.                   Septe Kalesi: Bu bogaza Septe demelerinin sebebi şudur: Bu boğazın Magrib tarafında bir kale vardır. Bu kaleye Araplar Septe derler. Sete Septe kelimesinden bozularak meydana gelmiştir. Bu kale önceleri Arapların idi. Fakat sonraları Arapların elinden Portekizliler almıştır. Bu kalenin Magrib ülkesinde bulunan halkın söylentilerine göre bu Septe kalesi içinde Ebu’l Abbas Sebti adında bir ermiş varmış. Bu ermiş sözü edilen Septe kalesinde bir mermere bir yazıt yazarak bırakmış: Yazıtında Anadolu’dan bir Padişah bütn bu Magrib ülkesini feth edip ondan sonra bu Septeyide ele geçirerek benim zaviyemi yaptıra, daha sonra nice zaman adalet üzere zaman geçire diyerek, bir müjdeyi haber vermiştir. Bu yazıt şimdi bile Septe’de yazılı durur derler. Daha sonra bu Septe Kalesinin inşa olunduğu yer deniz üzerine sarkmış bir dağdır. [236] Septe Kalesinden Tetvan on mil kadar uzaklıktadır. Bu Tetvan kara içerisinde sekiz mildir. [237]

167.                   Tetvan ve Badis Kaleleri: Tetvan Kalesi deniz kıyısından kara içerisinde sekiz mil yerde bir Arap kalesidir. Fakat bu kale bağlık, bahçelik ve şeker kamışları ile turunç ve limonu bol yerdir. Onun gün doğusu tarafında Targo adı verilen bir dağın üzerinde evler bulunmaktadır. Torga kıyısından Badis kalesi gün doğusunun çeyrek keşişleme yönünde altmış mil uzaklıktadır. Badis Magrib kıyılarında bulunan Arap kalelerinden biridir. [238] Badis kalesinden Zimbe limanı otuz beş mildir. Bu Zimbe limanı ıssız bir limandır. Bu liman aslında bir körfezdir. Bu körfezin içinde büyük bir ırmak akar. Bu ırmağın batı tarafında Martirine adı verilen harap bir kale bulunmaktadır. Buadan Hisasa gün doğusu poyraz yönünde otuz beş mildir. Bu Hisasa poyraz tarafında Kavu de Tiri Fortu adı verilen bir burun vardır. Bu buruna Araplar Tarsiga burnu derler. Bu burun yıldız tarafında Alburam adı verilen ıssız küçük bir ada bulunur. [239]

168.                   Melile ve Huneyn Kaleleri: Melile adını taşıyan kale deniz kıyısında gün doğusuna karşı alçak bir yerde kurulmuştur. Şimdiki halde kaleye İspanya Kralı hükmetmektedir. Arapların elinden zapt etmiştir. Melile kalesinden Meluviye gün doğusu yönünde kırk beş mildir. Bu Meluviye büyük bir ırmaktır. Bu ırmagın çevresinde değirmenler kurulmuştur. Bu su değirmenlerinin varlığından dolayı etrafında pek çok Yörük gelerek Irmağın iki tarafında da yerleşmişlerdir. Bu ırmak Cebel-i Karyan adı verilen büyük bir dağdan çıkar. Akarak Tilimsan’a uğrar, oradan geçerek Tonta kalesinin önünden denize akar. Bu Tonta kalesi bir dağ üzerine kurulmuş Aarap kalesidir. Huneyn Meluviye ırmağından poyraz yönünde elli mildir. [240] Huneyn Kalesi yıldıza karşı deniz üzerine sarkmış bir burun üzerinde inşa edilmiştir. Bu kalenin gün doğusu tarafında bir küçük ada vardır. Küçük adanın gün doğusu tarafında Arcakon adında akarsu vardır. Bu suyun önünde Serik denilen harabe bir kale bulunmaktadır. Bu kaleye Araplar Arslan adını verirler.  Arslan kalesinin yıldız poyraz tarafında İncirlik burnu vardır. Avrupalılar bu buruna Kavu Figalu derler. Bu burunun gün doğusu tarafında küçük bir adacık vardır. Bu küçük adaya Arzagül adını verirler. Bu küçük adanın gün doğusu yönünde Cebiye adası vardır. [241]

169.                   Marsal Kebir Limanı ve Oran Şehri: Marsal Kebir poyraza karşı geniş bir limandır. Magrib ülkesinde bu limandan ünlü liman yoktur. Bu limanın içinin yıldız tarafında Marsal Kebir adı verilen bir kalesi vardır. Bu kale önceleri Arapların idi ama şimdi İspanyollarındır. Bu kalenin sekiz mil kadar gün doğusu tarafında üç mil kara içerisinde Oran dedikleri büyük bir şehir vardır. Bunun gün doğusunda Sub’a Fir’oun adı verilen bir dağ vardır. [242]

170.                   Magrib ülkesinde Müstaganem adlı Kale ve Tenes Kalesi: Müstaganem, denizden biraz içeride karada kurulmuş bir kaledir. Bu kaleden Tenes, gün doğusunun çeyrek poyrazı üzerine otuz mil uzaklıktadır. Tenes Kalesi bir burun üzerindedir. Oradan iki mil kadar içeride, karada derenin sonunda ise Tenes köyü bulunur. Köyün karşısında küçük bir ada vardır. Bu küçük adanın yirmi mil poyraz tarafında büyük bir yumru burun vardır. Bu Burna Nakus Burnu derler. Bu burunun üzerinde bir ermiş yatar. O burunun keşişleme tarafında poyraza karşı bir liman bulunmaktadır. Bu limana Ezliyan adını verirler. Bu limanın gün doğusu tarafında bir akarsu vardır. Bu suya Vadide Mus derler. Büyük bir ırmaktır. Nakus burnundan Birşik gün doğusu yönünde kırk mil uzaklıktadır. [243]

171.                   Magrib ülkesinde Birşik ve Şirşal Kaleleri: Birşik deniz kıyısında yüksek bir yerde kurulmuş bir kaledir. Birşik kalesinin yıkıntıları çok fazladır. Endülüs halkı çoğunlukla bu kaleyi kendine mekân edinmiştir. Birşik kalesinden Şirşal gün doğusu poyraz yönünde yirmi mil uzaklıktadır. Bu Şirşal önceleri büyük bir şehir imiş, sonraları harabe olmuştur. İspanyollar Gırnatayı ele geçirince buradan Arap ülkesine geçen halk Şirşal kalesini tamir ederek içine yerleşmiştir. Şirşal kalesinden Cezayir kalesi poyraz yönünde kırk mildir. [244]

172.                   Magrib ülkesinde Cezayir ve Tilis (Dellys) Kaleleri: Cezayir gün doğusuna karşı, bir parça bayıra ve birazda deniz kıyısında düz yerde uzanmış bir kaledir. Bu ada’dan Tilis kalesi gün doğusu poyraz yönünde kırk beş mildir. Tilis deniz üzerine sarkmış bir yumru burnun üzerinde inşa edilmiş bir kaledir. [245]

173.                   Magrib ülkesinde Becaye ve Cicelli Kaleleri: Becaye şehri, Bizler bu şehre geldiğimiz zamanlarda on sekiz bin evlik üç kat burç ve surlarla çevrili büyük bir kale idi. Bu kalenin hükümdarına Sultan Abdurrahman derlerdi. Tunus Sultanının soyundan gelmekte idi. O zamanlar o şehre merhum Kemal Reis ile gelmiştir. Bu şehirde Seydi Muhammed Tuvalli adında yüz yirmi yıl yaşamış bir ermiş vardı. Bu ermişin zaviyesine gidip, kendisini ziyaret ettik. Bize birer değnek verdi. Benim elime verdiği değnek taze ağaçtan idi. Kemal Reis’in eline verdiği değnek ise kuruydu. O ermişin sevgisi yüzünden iki kış bu şehirde kışladık. Yaz gelince denize sefere çıkardık. O şehir halkı bu ermişin duası sayesinde korkusuz şekilde yaşarlardı. O ermiş ölünce, İspanyollar altmış parça gemi ile gelip, Baceye’yi almak istemişler. Şehirde yaşayan halk hep dağlara kaçmışlar. Sultan Abdurrahman bile çıkıp gitmiş. İspanyollar ise şehri ele geçirmişlerdir. [246] Şimdi bu sözü edilen Baceye şehrine Avrupalılar, Bougie, Türk denizcileri Bicuyi, Araplar ise Becaye derler. Bu şehrin yarısı bir dağın üzerine kurulmuştur, şehrin diğer bir kısmı ise aşagıda deniz kıyısında düz bir yerdedir. [247] Becaye önünde Cicelli kalesi gün doğusunun çeyrek poyraz yönünde seksen mildir. Bu yol üzerinde on mil kadar yerde Vadi’el Kebir adı verilen büyük bir ırmak bulunmaktadır. [248] Bu ırmağın poyraz tarafında Mansure denilen bir ırmak vardır. Bu ırmagın çevresi büyük ağaçlı yerlerdir. Becayeliler buradan gemilerine ağaç keserler. Onun yine poyraz tarafında at adası dedikleri küçük bir adacık vardır. Bu küçük adanın on mil kadar Becaye tarafında bir ada daha vardır. Bu küçük adaya da Belegiyse derler. [249] Cicelli kara yele karşı deniz kıyısında bir kaledir. Bu kalenin üzerinde dağlar bulunur. Bu dağlara Zavara adını verirler. Cicelli kalesinin poyraz tarafında bir burun vardır. Bu buruna Maymunluk burnu derler. Gerçektende Maymunu bol bir burundur. Bu buruna Araplar Astar burnu derler. Avrupalılar ise Kavu Beremuin adını verirler. [250] Bu burnun dört mil kadar keşişleme tarafında gün doğusuna karşı bir bucak vardır. Bu bucağın içeriye doğru kısmında deniz kıyısında Kol adı verilen büyük bir Arap köyü vardır. O köyden keşişleme yönünde Ustura on beş mildir. Ustura deniz kıyısında harap bir kaledir. Bu kaleye Araplar Sekike adını verirler. Onun önünde eski zamanlardan kalmış bir liman yıkıntısı bulunmaktadır. Bu limanın önünde bir ırmak akar. Bazıları bu ırmak için Nil nehrinden kopup gelmiş der. Çünkü ırmağın başını kimse bilmez. Suyunun tadı da tıpkı Nil nehrinin tadına benzer. Bu ırmak sahradan çıkan Konstantiniyye şehrinin önüne uğrar; oradan geçtikten sonra Ustur’anın önünde denize dökülür. Bu Kostantiniyye Tunus Hükümdarının yönetimi altındadır. Ayrıca yüksek ve sarp bir yerde kurulmuştur. Ustura şehrinden Kavu Faru yıldız poyraz yönünde otuz mildir. [251]

 

 

Son Söz

            Piri Reis’in Kitab’ı Bahriye adlı, eserindeki yer isimlerinden bahsettiğim bu çalışmam bilimsel yönü çok olan yeni çıkarım ve düşünceleri olan bir çalışmadan daha çok bir derleme çalışmasına benzemektedir. Kendime karşı bu özeleştiriyi bir borç bilirim.

            Piri Reis’in Kitab’ı Bahriyesi yazıldığı dönem itibarı ile döneminin en güzel toponomi (yer Bilimi) çalışmalarından biridir. Bende bu çalışmadan istifade ederek Kitab-ı Bahriyedeki yer isimlerinden elimden geldiğince bahsetmeye çalıştım. Çalışmam da Kitab-ı Bahriyedeki yer isimlerinin yanında, bahsedilen yerlerdeki hikâyeleri de anlattım.

Son olarak böyle bir eseri İlim Dünyasına bırakan Piri Reis’i saygı ve minnet ile yâd ediyorum.

İnsanların Fiziksel Özelliklerine Göre Yapılan İsimlendirmeler

1

Fil Kulaklı Adası

2

Sisi Kadın Körfezi

3

Kol Köyü

4

Kuşaduna (Kadın Budu)

5

Napoli (Halkının yüz güzelliği)

 

Milletlere Göre verilen İsimlendirmeler

1

Pars Denizi

2

Hind Denizi

3

Çin Denizi

4

Zenc Denizi

5

Antiller Ülkesi

 

Şahsa Bağlı olarak verilen İsimlendirmeler

1

Sultaniye Kalesi

2

Selanik Şehri

3

Emek Yemez Burnu

4

Hurşid Adaları

5

Batnos Papas Adası

6

Koç Papas Adası

7

Andira Adası

8

Terzi Adası

9

Hızır İlyas Bogazı

10

Urbin Beyin Kaleleri

11

Nakus Burnu

 

Şekil Özelliklerine göre verilen İsimler

1

Kilit Bahir Kalesi

2

Orak Adası

3

Langu Adası

4

İleki Adası

5

Porto Uskudalu (Çanak Limanı)

6

Suluca Adalar

7

Aspire Potamo

8

Boynuz adası

9

Melide Adası

10

Spartivanto Kıyıları

11

Porto Conko Limanı

12

Anatoluka

13

Kefalonya Adası

14

İzili Kalesi

15

Deştiri Kalesi

16

Kavu Kolon

17

Paruna Piran Kalesi

18

Santo Meriye Loreto

19

Taranuva (Yenişehir)

20

Santo Meriye Tiremite Adaları

21

Kampana Kulesi (Çanlık kulesi)

22

Porto Uskudalu (Çanak limanı)

23

Porto Kanko (Balçık Limanı)

24

Kavu Palu (Kazık burnu)

 

 

Ekonomik Kaynaklar ve Madenlere göre verilen İsimler

1

Egri Boz Adası

2

Taşlık Burnu

3

İpsara Adası

4

Karsilya Adası

5

Gümüşlük Limanı

6

Değirmen Deresi

7

Harke Adası

8

Amargos Yomorki adası

9

Perekiye Dağı

10

Alsanto (Çuka işlemeciliği)

11

Sicilya Adası

12

Elbe Adası (Dağlarında Mıknatıs Madeni bulunur)

 

Yetişen Ürüne göre İsim alan yerler

1

Sisam Adası

2

Abanoz Adası

3

Kala Fikara (İncirlik Burnu)

4

Portovinu Limanı

5

Gülür Adası

6

Kızan Adası

7

Narince Kalesi

8

Puzu(Pırasa)

 

 

 

 

 

Hayvan İsimleri verilen Yerler

1

Dogancık Adası

2

Keçi Adası

3

Eşek Adası

4

Güvercinlik Bucak

5

Kavula Adası (At Adası)

6

Servi Adası (Geyik Adası)

7

Kavu Galu (Horoz Burnu)

8

Koçlar Adası

9

Sıgır Adası

10

Sıgırcıklar Adası

11

Poinazumu Limanı (Tavşan Limanı)

12

Cabrera (Keçi Adası)

13

Karınca Taşı

14

Tes de Kan (Köpek Başı anlamına gelir)

15

Porto Kolombini (Güvercin Limanı)

16

Galine (Tavuk Dağı)

17

Kolombara adası (martı yumurtasının çokluğundan bu ismi almıştır.)

18

Maymunluk Burnu

 

Dil Kaynaklı İsimlendirmeler

1

Maneviş Burnu

2

Manya

3

Fulya Irmağı (Yaprak Suyu)

4

Nice şehri

5

Ban h’uomo (iyi adam anlamına gelir)

6

Septe Kalesi

 

 

 

 

Hikayeleri ile Bilinen Şehirler

1

Venedik

2

Terazi Şehri

3

Atina Körfezi İnebahtı Körfezi

4

Cebel-i feth

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

1.      ŞAHİN, Cemalettin, “Coğrafya’ya Giriş”, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara, 2003.

 

2.      GÜMÜŞÇÜ, Osman, “Tarihi Coğrafya”, Yedi Tepe Yayınları, İstanbul, 2006.

 

3.      GÜMÜŞÇÜ, Osman, ŞENKUL, Çetin, YILMAZ, Hasan Hüseyin, “Temelleri, Gelişimi ve Yapısıyla Tarihi Coğrafya”, Yedi Tepe Yayınevi, İstanbul, 2014.

 

 

4.      TANRIKULU, Murat, “Coğrafya ve Kültür mekan, kültür, tarih, coğrafi işaret”, Eva Yayınları, Ankara, 2014.

 

5.      KAYSERİLİ, Alperen, “Bir Toponomi Çalışması Ağrı’da yer adları”, www.turansam.org

 

6.      YUSİFOV, Yusuf, KERİMOV, Serraf, “Toponominin esasları üzerine bir inceleme” Asas Yayınları, Ankara, 2017.

 

7.      ALİAĞAOĞLU, Alparslan, UZUN, Alper, “Şehirsel Toponomi (Hodonimi) Türkiye için bir Tipoloji denemesi”, www.acarindex.com

 

8.      ŞAHİN, Güven, “Adıyaman Üniverstesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl3, sayı 4,” Adıyaman, Haziran 2010.

 

9.      ŞAHİN, İbrahim, “Türkçe yer adlarının yapısı üzerine”, www.türkiyatjournal.com

 

10.  ÖKTE, Ertuğrul Zekai, “Piri Reis Kitab-ı Bahriye”, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 1988.

 

11.  ÖZTUNA, Yılmaz, “Kanuni Sultan Süleyman”, Babıâli Yayınları, İstanbul, 2006.



[1] Cemalettin Şahin,  Coğrafya’ya Giriş, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara 2003, s.11.

[2] Osman Gümüşçü, Tarihi Coğrafya, Yedi Tepe Yayınları, İstanbul 2006, s.133.

[3] Gümüşçü, a.g.e, s.135.

[4] Gümüşçü, a.g.e, s.136.

[5] Gümüşçü, a.g.e, s.137.

[6] Osman Gümüşçü, Çetin Şenkul, Hasan Hüseyin Yılmaz, Temelleri gelişimi ve Yapısıyla Tarihi Coğrafya, Yedi tepe yayınevi, İstanbul 2014, s. 353.

[7] Murat Tanrıkulu, Coğrafya ve Kültür mekân, kültür, tarih, coğrafi işaret, Eva Yayınları, Ankara 2014, s.113.

[8] Alperen Kayserili, Bir toponomi araştırması Ağrı’da yer adları, www.turansam.org s.22.

[9] Yusif Yusifov, Serraf Kerimov, Toponomi’nin esasları üzerine bir inceleme , Asas Yayınları, Ankara 2017, s.8.

[10] Alperen Kayserili, Bir toponomi araştırması Ağrı’da yer adları, www.turansam.org s.22.

[11] Alparslan Aliağaoğlu, Alper Uzun, Şehirsel Toponomi (Hodonimi) Türkiye için bir Tipoloji denemesi,        

 www.acarindex.com , s.124.

[12] Güven Şahin, Adıyaman Üniverstesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl3, sayı 4, Haziran 2010, www.acarindex.com  , s.135.

[13] İbrahim Şahin, Türkçe yer adlarının yapısı üzerine, www.türkiyatjournal.com s.3.

[14] Yılmaz Öztuna, Kanuni Sultan Süleyman, Babıali Kültür Yayınları, İstanbul, 2016, s.113,114.

[15] Ertuğrul Zekai Ökte, Piri Reis Kitab-ı Bahriye, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara 1988, s.99.

[16] Ökte, a.g.e, s.137.

[17] Ökte, a.g.e, s.145.

[18] Ökte, a.g.e, s.145.

[19] Ökte, a.g.e, s.157-159.

[20] Ökte, a.g.e, s.164.

[21] Ökte, a.g.e, s.165

[22] Ökte, a.g.e, s.169.

[23] Ökte, a.g.e, s.171.

[24] Ökte, a.g.e, s.173.

[25] Ökte, a.g.e, s.177.

[26] Ökte, a.g.e, s.179.

[27] Ökte, a.g.e, s.183.

[28] Ökte, a.g.e, s.187.

[29] Ökte, a.g.e, s.188.

[30] Ökte, a.g.e, s.197.

[31] Ökte, a.g.e, s.205.

[32] Ökte, a.g.e, s.209.

[33] Ökte, a.g.e, s.216.

[34] Ökte, a.g.e, s.223.

[35] Ökte, a.g.e, s.227.

[36] Ökte, a.g.e, s.233.

[37] Ökte, a.g.e, s.255.

[38] Ökte, a.g.e, s.265.

[39] Ökte, a.g.e, s.271.

[40] Ökte, a.g.e, s.292.

[41] Ökte, a.g.e, s.309.

[42] Ökte, a.g.e, s.325.

[43] Ökte, a.g.e, s.327.

[44] Ökte, a.g.e, s.329.

[45] Ökte, a.g.e, s.349.

[46] Ökte, a.g.e, s.353.

[47] Ökte, a.g.e, s.360.

[48] Ökte, a.g.e, s.373.

[49] Ökte, a.g.e, s.377.

[50] Ökte, a.g.e, s.385.

[51] Ökte, a.g.e, s.393.

[52] Ökte, a.g.e, s.395.

[53] Ökte, a.g.e, s.405.

[54] Ökte, a.g.e, s.411.

[55] Ökte, a.g.e, s.415.

[56] Ökte, a.g.e, s.419.

[57] Ökte, a.g.e, s.423.

[58] Ökte, a.g.e, s.427.

[59] Ökte, a.g.e, s.229.

[60] Ökte, a.g.e, s.433.

[61] Ökte, a.g.e, s.435.

[62] Ökte, a.g.e, s.443.

[63] Ökte, a.g.e, s.477.

[64] Ökte, a.g.e, s.479.

[65] Ökte, a.g.e, s.485.

[66] Ökte, a.g.e, s.491.

[67] Ökte, a.g.e, s.495.

[68] Ökte, a.g.e, s.499.

[69] Ökte, a.g.e, s.505.

[70] Ökte, a.g.e, s.507.

[71] Ökte, a.g.e, s.511.

[72] Ökte, a.g.e, s.513.

[73] Ökte, a.g.e, s.517.

[74] Ökte, a.g.e, s.525.

[75] Ökte, a.g.e, s.527.

[76] Ökte, a.g.e, s.535.

[77] Ökte, a.g.e, s.539.

[78] Ökte, a.g.e, s.545.

[79] Ökte, a.g.e, s.549.

[80] Ökte, a.g.e, s.553.

[81] Ökte, a.g.e, s.557.

[82] Ökte, a.g.e, s.565.

[83] Ökte, a.g.e, s.575.

[84] Ökte, a.g.e, s.581.

[85] Ökte, a.g.e, s.583.

[86] Ökte, a.g.e, s.589.

[87] Ökte, a.g.e, s.597.

[88] Ökte, a.g.e, s.603.

[89] Ökte, a.g.e, s.607.

[90] Ökte, a.g.e, s.611.

[91] Ökte, a.g.e, s.617.

[92] Ökte, a.g.e, s.621.

[93] Ökte, a.g.e, s.625.

[94] Ökte, a.g.e, s.631.

[95] Ökte, a.g.e, s.635.

[96] Ökte, a.g.e, s.637.

[97] Ökte, a.g.e, s.641.

[98] Ökte, a.g.e, s.649.

[99] Ökte, a.g.e, s.651.

[100] Ökte, a.g.e, s.653.

[101] Ökte, a.g.e, s.655.

[102] Ökte, a.g.e, s.661.

[103] Ökte, a.g.e, s.663.

[104] Ökte, a.g.e, s.675.

[105] Ökte, a.g.e, s.679.

[106] Ökte, a.g.e, s.683.

[107] Ökte, a.g.e, s.685.

[108] Ökte, a.g.e, s.687.

[109] Ökte, a.g.e, s.691.

[110] Ökte, a.g.e, s.695.

[111] Ökte, a.g.e, s.709.

[112] Ökte, a.g.e, s.713.

[113] Ökte, a.g.e, s.715.

[114] Ökte, a.g.e, s.725.

[115] Ökte, a.g.e, s.727.

[116] Ökte, a.g.e, s.735.

[117] Ökte, a.g.e, s.739.

[118] Ökte, a.g.e, s.745.

[119] Ökte, a.g.e, s.753.

[120] Ökte, a.g.e, s.761.

[121] Ökte, a.g.e, s.763.

[122] Ökte, a.g.e, s.773.

[123] Ökte, a.g.e, s.779.

[124] Ökte, a.g.e, s.785.

[125] Ökte, a.g.e, s.795.

[126] Ökte, a.g.e, s.801.

[127] Ökte, a.g.e, s.805.

[128] Ökte, a.g.e, s.809.

[129] Ökte, a.g.e, s.813.

[130] Ökte, a.g.e, s.817.

[131] Ökte, a.g.e, s.821.

[132] Ökte, a.g.e, s.829.

[133] Ökte, a.g.e, s.833.

[134] Ökte, a.g.e, s.837.

[135] Ökte, a.g.e, s.841.

[136] Ökte, a.g.e, s.847.

[137] Ökte, a.g.e, s.855.

[138] Ökte, a.g.e, s.861.

[139] Ökte, a.g.e, s.865.

[140] Ökte, a.g.e, s.869.

[141] Ökte, a.g.e, s.873.

[142] Ökte, a.g.e, s.877.

[143] Ökte, a.g.e, s.881.

[144] Ökte, a.g.e, s.885.

[145] Ökte, a.g.e, s.889.

[146] Ökte, a.g.e, s.893.

[147] Ökte, a.g.e, s.895.

[148] Ökte, a.g.e, s.897.

[149] Ökte, a.g.e, s.929.

[150] Ökte, a.g.e, s.933.

[151] Ökte, a.g.e, s.937.

[152] Ökte, a.g.e, s.941.

[153] Ökte, a.g.e, s.945.

[154] Ökte, a.g.e, s.949.

[155] Ökte, a.g.e, s.951.

[156] Ökte, a.g.e, s.955.

[157] Ökte, a.g.e, s.959.

[158] Ökte, a.g.e, s.963.

[159] Ökte, a.g.e, s.969.

[160] Ökte, a.g.e, s.973.

[161] Ökte, a.g.e, s.977.

[162] Ökte, a.g.e, s.981.

[163] Ökte, a.g.e, s.985.

[164] Ökte, a.g.e, s.989.

[165] Ökte, a.g.e, s.993.

[166] Ökte, a.g.e, s.997.

[167] Ökte, a.g.e, s.1001.

[168] Ökte, a.g.e, s.1005.

[169] Ökte, a.g.e, s.1009.

[170] Ökte, a.g.e, s.1011.

[171] Ökte, a.g.e, s.1015.

[172] Ökte, a.g.e, s.1019.

[173] Ökte, a.g.e, s.1023.

[174] Ökte, a.g.e, s.1033.

[175] Ökte, a.g.e, s.1037.

[176] Ökte, a.g.e, s.1041-1047.

[177] Ökte, a.g.e, s.1049.

[178] Ökte, a.g.e, s.1053.

[179] Ökte, a.g.e, s.1057.

[180] Ökte, a.g.e, s.1079-1081.

[181] Ökte, a.g.e, s.1087.

[182] Ökte, a.g.e, s.1089.

[183] Ökte, a.g.e, s.1095.

[184] Ökte, a.g.e, s.1111.

[185] Ökte, a.g.e, s.1125.

[186] Ökte, a.g.e, s.1133.

[187] Ökte, a.g.e, s.1135.

[188] Ökte, a.g.e, s.1137.

[189] Ökte, a.g.e, s.1147.

[190] Ökte, a.g.e, s.1149.

[191] Ökte, a.g.e, s.1155.

[192] Ökte, a.g.e, s.1157.

[193] Ökte, a.g.e, s.1159.

[194] Ökte, a.g.e, s.1163.

[195] Ökte, a.g.e, s.1165.

[196] Ökte, a.g.e, s.1167.

[197] Ökte, a.g.e, s.1167.

[198] Ökte, a.g.e, s.1171.

[199] Ökte, a.g.e, s.1173.

[200] Ökte, a.g.e, s.1175.

[201] Ökte, a.g.e, s.1177.

[202] Ökte, a.g.e, s.1181.

[203] Ökte, a.g.e, s.1183.

[204] Ökte, a.g.e, s.1187.

[205] Ökte, a.g.e, s.1199.

[206] Ökte, a.g.e, s.1209.

[207] Ökte, a.g.e, s.1211.

[208] Ökte, a.g.e, s.1215.

[209] Ökte, a.g.e, s.1217.

[210] Ökte, a.g.e, s.1221.

[211] Ökte, a.g.e, s.1223.

[212] Ökte, a.g.e, s.1225.

[213] Ökte, a.g.e, s.1227.

[214] Ökte, a.g.e, s.1229.

[215] Ökte, a.g.e, s.1243.

[216] Ökte, a.g.e, s.1247.

[217] Ökte, a.g.e, s.1249.

[218] Ökte, a.g.e, s.1251.

[219] Ökte, a.g.e, s.1253.

[220] Ökte, a.g.e, s.1257.

[221] Ökte, a.g.e, s.1259.

[222] Ökte, a.g.e, s.1261.

[223] Ökte, a.g.e, s.1263.

[224] Ökte, a.g.e, s.1265.

[225] Ökte, a.g.e, s.1269.

[226] Ökte, a.g.e, s.1271.

[227] Ökte, a.g.e, s.1273.

[228] Ökte, a.g.e, s.1275.

[229] Ökte, a.g.e, s.1279.

[230] Ökte, a.g.e, s.1281.

[231] Ökte, a.g.e, s.1283.

[232] Ökte, a.g.e, s.1287.

[233] Ökte, a.g.e, s.1289.

[234] Ökte, a.g.e, s.1291.

[235] Ökte, a.g.e, s.1295.

[236] Ökte, a.g.e, s.1299.

[237] Ökte, a.g.e, s.1301.

[238] Ökte, a.g.e, s.1305.

[239] Ökte, a.g.e, s.1307.

[240] Ökte, a.g.e, s.1311.

[241] Ökte, a.g.e, s.1313.

[242] Ökte, a.g.e, s.1317.

[243] Ökte, a.g.e, s.1321.

[244] Ökte, a.g.e, s.1325.

[245] Ökte, a.g.e, s.1329.

[246] Ökte, a.g.e, s.1333.

[247] Ökte, a.g.e, s.1335.

[248] Ökte, a.g.e, s.1337.

[249] Ökte, a.g.e, s.1339.

[250] Ökte, a.g.e, s.1339.

[251] Ökte, a.g.e, s.1341.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.

Post Top Ad

Your Ad Spot