İbrahim GÜLEŞEN
Tarih
Araştırmacısı |
Birçok
teknolojik gelişmeyi Avrupalıların bulduğu sanılır ancak Dünya’nın ilk araba vapurunun
ülkemizde kullanıldığını biliyormuydunuz?
Osmanlı
döneminde daha doğrusu 19. Yüzyılda İstanbul’da kayıklar ulaşımda yetersiz
kalınca dünyada eşi benzeri olmayan bir araba vapuru tasarlandı. İşte
"Suhulet"in hikâyesi böyle başladı.
Biz
Osmanlı’yı üç kıtaya hükmetmiş bir cihan ve savaş devleti olarak biliriz ancak,
icatlarıyla da bir döneme damga vurdu Osmanlı İmparatorluğu. Osmanlı'nın en
önemli icatlarından biri de araba vapuruydu. "Suhulet" ismi verilen
arabalı vapur dünyada eşi benzeri olmayan bir tarzda tasarlanmıştı.
Coğrafi
konum itibarıyla iki kıtayı birbirine bağlayan İstanbul'da, 19. yüzyıl
ortalarına kadar Avrupa ve Anadolu yakaları arasındaki ulaşım kayıklarla
sağlanıyordu. Şehri ortasından ikiye bölen suyolu, onu şüphesiz diğer
şehirlerden ayıran en önemli özellikti. Kara Deniz ve Ak denizi birbirine
bağlayan, kendine özgü kritik değerler barındıran bu suyolu, çok kıymetli bir
geçiş noktasıydı.
İstanbul
Boğazı’nda ilk vapur 1828 yılında İngiltere’den satın alınan “Swift” adlı vapur
oldu. İdare, vapura “Sür’at” ismini verdi ama vapur bacasından buharlar salarak
ilerlediği için halk buna "buğu vapuru” dedi. Bu gemiyi 1843’te
“Hümapervaz” adlı vapur izledi. Pazar kayıklarıyla hayli uzun süren gidiş ve
dönüşler bu vapurlarla hem daha kısa hem de daha rahat ve güvenli şekilde
yapılıyordu. Ancak bu durum bazıları için mesleklerinin sona gelindiğinin
habercisiydi. Kayıkçı esnafı bu durumdan hiç memnun olmadı.
Tanzimat
Dönemi'nin ünlü ve kudretli devlet adamları Fuad Paşa ve Ahmet Cevdet Paşa,
İstanbul'daki ulaşımı kolaylaştırmak ve artan yolculuk talebini karşılamak için
Şirket-i Hayriye'nin (Şehir Hatları) kurulması girişimlerine başladı. Çok
geçmeden Sultan Abdulmecid'in onayıyla 17 Ocak 1851'de şirket resmen kuruldu. İlk
anonim şirket unvanına sahip Şirket-i Hayriye, faaliyet süresi boyunca 3 araba,
74 yolcu, 3 kömür vapuru ve 1 gezinti teknesi olmak üzere 81 araca sahipti.
Kurulduktan 3 sene sonra, 1854’te resmi olarak çalışmaya başlayan şirketin
bünyesinde, ilk başlarda 6 yolcu gemisi vardı. Ancak Şirket-i Hayriye’nin deniz
araçları sadece yolcu taşıma amacıyla kullanılan küçük ve orta ölçekli
teknelerdi. Tarihin en güçlü donanmasına sahip Türkler, Osmanlı'nın altın
çağında sayısız deniz taşıtı tasarladı. Bunlardan en ilginci ise ilk araba
vapuru Suhulet oldu. 86 yıldan fazla İstanbullulara hizmet verdi, Çanakkale
Savaşı’nda önemli başarılara imza attı.
İşte
Suhulet, atların, arabaların, yüklerin iki yakada taşınması için geminin
olmadığı bir dönemde devreye girdi. Şirket-i Hayriye Genel Müdürü Hüseyin Haki
Bey tarafından, güvertesi arabaların geçişini kolaylaştırmak için dümdüz olacak
şekilde tasarlandı. Yani dünyada eşi benzeri olmayan bir tarzda, burnundan
rıhtıma yanaşacak, her iki ucundan da araç ve yük alabilecek şekilde inşa
edilecekti. 1869 yılında Şirket-i Hayriye’nin başına, Giritli Hüseyin Haki
Efendi getirildi. O tarihlerde şirket, İstanbul’da yaklaşık 20 yıldan beri
yolcu taşımacılığı yapmaktaydı. Vapurlarla yolcu ve beraberindeki yüklerin
taşınması kısmen yapılıyor olsa da atların, arabaların, askeri techizatın,
boğazın iki yakasına yayılmış bu şehirde karşıdan karşıya geçirilmesi için
farklı bir deniz taşıtına ihtiyaç vardı.
Şirket-i Hayriye Genel Müdürü Hüseyin Haki Bey |
Bu nedenle Hüseyin Haki Efendi yeni bir vapur için taslak çizimler hazırladı. Beraber çalıştığı İskender Efendi ve Mehmet Usta ile birlikte çizimlere son halini verdi. Hüseyin Haki, teknenin inşasını İngiltere’ye giderek imal edildiği tersanede bizzat takip etti. İşte bu çift taraflı simetrik gemi çizimleri günümüzde “araba vapuru”, “arabalı vapur” veya “feribot” dediğimiz gemilerin ilk prototipleriydi. Yeni vapurlardan ilki İngiltere’ye ısmarlandı. Maudslay Sons and Fields isimli tersanede yaptırılan gemi yandan çarklıydı. İstanbul’un önceki vapurlarının aksamı ahşap olmasına rağmen, “26” baca numaralı bu vapurun tamamı sacdan yapıldı ve 1872 senesinde zorlu bir deniz yolculuğundan sonra yurda getirildi.
Geminin ismini şair Namık Kemal verdi.
“Suhulet”; kolaylık, yumuşaklık anlamına gelmekteydi. Meşhur şairimiz, yepyeni
bir tasarıma sahip olan bu vapurun araçları ve yolcuları bir yakadan diğerine
kolayca naklettiğine atıfta bulunmuştu.
Kuşkusuz, Suhulet’in devreye girmesi
kayıkçıların, mavnacıların tepkisini çekti. Suhulet, ilk seferini 1872 yılında
Üsküdar ile Kabataş arasında gerçekleştirdi. Suhulet araba vapurunun Üsküdar
ile Kabataş arasında yük ve malzeme taşıyacağını duyan mavnacılar duruma tepki
gösterdiler ve tören günü teknelerini Üsküdar önlerinde zincirlerle birbirine
bağlayarak vapurun çalışmasını engelleyecekleri yönünde bir karar aldılar. Hüseyin
Haki Efendi de bunları duyup ilk sefer esnasında Seraskerlik'ten yardım istedi
ve iskelede bir topçu kıtası bulundurarak mavnacıları yıldırmayı başardı.
Kayıkçılar, birbirlerine zincirledikleri mavnalarının toplarla yok edileceğini
anlayınca aceleyle zincirleri çözdüler ve Suhulet’in ilk seferi sorunsuz
gerçekleştirildi. Bu başarı karşısında Sultan Aziz Hüseyin Haki Efendi'ye
Rütbe-i Evvel-i Sınıfı Sanisi nişanıyla, üçüncü rütbeden Mecidi Nişanı ihsan
etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayın takipçilerimiz hakaret etmeden yorumlarınızı yapabilirsiniz.